Bazen öyle anlar vardır ki, boğazınız düğümlenir, duygu dünyanız enkaz altında kalır. Mantığınız sükut-u hayale uğrar, iflas bayrağını çeker.
Güzelim ülkem, Anadolum...
Toprağından evliya, sahabe, şehit fışkıran coğrafyam.
Tarihiyle, geleceği aydınlatan, medeniyetiyle varlığını sürdüren, kıyamete dek devam edecek bitmez tükenmez şiirimiz.
Sevgili dostlar!
Bu ülke ne çektiyse, vatanımızın havasını soluyup, ekmeğinden faydalanıp, kana kana suyundan içen hainlerden çekti desek yanlış söylemiş olur muyum?
"Hele dur! Kitabın ortasından konuştun. Demek istediğin ne?" söylemlerinizi duyar gibiyim.
Dertliyiz dostlar. Dertli... Kanayan bir yürek var. Merhem sürecek olanlar hangi meselelerle uğraşacaklarını şaşırırken, bazıları da kanatmaya, yarayı oymaya devam ediyor.
Son zamanlarda salyalarını akıtan aç gözlü, tıyneti bozuk güruhun sayısı git gide artıyor. "Düşmanımın düşmanı dostumdur." akımına kapılan reziller sürüsü var. Bu sürü ise hamurunun mayasını Avrupa ve Amerika denilen kan emici şeytanlardan alanlarla kolkola...
İşin enteresan tarafı ise bu iki güruh karşılıklı çiçekleşerek aşklarını tüm dünyaya gösterdiler.
Kimse kusura bakmasın ama; aşkları yerin dibine batsın. Bunların ayak bastığı yerde ot bitmez. Toprak utanır, yüzünü döker.
Nice anaların gözyaşlarını bunlar akıtmadı mı? Nice evlatlarımız, gençliğinin baharında, çok sevdiği vatanının toprağını üstüne yorgan yapmadı mı?
Nice çocuklar, bebeler hayatın "H"sini dahi göremeden, daha adını bilmediği kurşunların hedefi olmadı mı?
Çaputlarından akan kanın, söylemlerindeki zehrin, müziklerindeki nefreti fazlasıyla müşahede ettik, etmeye de devam ediyoruz.
Dertliyiz dostlar, dertli.
"Her evden HDP'ye bir oy" kampanyasıyla, dişine kan bulaşmış Terör örgütünün siyasi uzantısına oy istendi bu ülkede...
Bu siyasi uzantı, sırtlarını YPG'ye, YPJ'ye, PYD'ye dayarken, diğer aşık ise üç maymunu oynadı.
Tertemiz, pırıl pırıl çocuklar dağlara kaçırılırken oralı bile olmadılar. Ama söze gelince vatan millet sevgisinden dem vurdular.
PKK'nın siyasi uzantısının genel başkanı:
"Buna alışsanız iyi olur. Çünkü daha biz, başkan aponun hekelini dikeceğiz, heykelini." söylemini kullanmışken, bugün birileri çıkıp anıra anıra, "Selahattin Demirtaş'a özgürlük." ifadelerini kullanmalarına şaşmamalı.
Çünkü kolkolalar. Çünkü onlar her ay aşk tazeliyor. Üç maymunu oynamaları gayet tabii bir olay.
Akabinde "Kandili başlarına yıkacağım" sözleriyle toplumu kandıracağını zannediyorlar; ama yanılıyorlar.
Bunlar değil mi dolar yükseldikçe ellerini ovuşturan, enflasyon fırlayınca bıyık altı gülen, toplumun ve ülkenin menfaatine olan her yenilik ve gelişmeye karşı çıkan, çeşitli algı operasyonlarıyla, yalan yanlış bilgilerle toplumun yapısını zedeleyip kutuplaştıran?
Bunlar değil mi kendi ülkesini Avrupa'ya şikayet eden...
Neresinden tutup neresinden kaldıralım siz söyleyin dostlar. Söylenecek o kadar çok şey var ki.
Bizim payımıza da düşen: Zihinlerini ve ruhlarını şeytana satanlarla aynı havayı solumak...
Ancak bilmedikleri, gözden kaçırdıkları, hesap edemedikleri bir şey var:
Yasin Börü'nün annesinin, şehit anaları ve yakınlarının, Diyarbakır annelerinin iki eli bunların yakasında olacak. Hiç merak etmeyin dostlar!
Milletimiz bunlara öyle bir sille atacak ki, Osmanlı Tokadı gibi gelecek.
Bakmayın onların "Biz bu ülkeyi bu sıkıntılardan kurtaracağız" sözlerine. Şu ana kadar ne yaptılar da ne söylüyorlar...
Bu söylemlerine en güzel cevabı, hedefini on ikiden vururcasına, lafı gediğine oturturcasına ifade eden Ziya Paşa veriyor:
"Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz, Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde"
Mealen: İnsanın aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi, yaptığı işte görünür.
Satır arası bizden olsun... Selam ve dua ile…