Ayçiçek yağı krizini kim çıkardı?

Seyfullah Koyuncu
Dönüyoruz dolaşıyoruz aynı konuları yine konuşuyoruz. Yaza yaza bir hal olduk, söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Neredeyse 3 yıldır aynı sıkıntılarla uğraşıp duruyoruz.
 
Yapanın yanına kâr kaldığı gerçeği yine değişmiyor. Fırsatçılar fırsatçılık yapıyor, bu işin faturası da kimseye kesilmiyor.
 
Türkiye’de ticari faaliyetlerde yapılan manipülasyon ve fırsatçılık furyası bence hükümete çok büyük zarar veriyor. Muhalefetin yap(a)madığı etkiyi, bazı marketçiler ve yan sektörleri çok net bir şekilde yapıyor.
 
Bir gün bakıyorsunuz yumurtayla oynuyorlar, ertesi gün bakıyorsunuz sebze-meyveyle oynuyorlar. Şimdi de yine ayçiçek yağı ile oyun oynamaya başladılar…
 
Önceki gün, Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle piyasalarda ayçiçek yağı arzında sorun oluştuğu ve bu sebeple Türkiye’nin de çok zor durumda kalacağı yönünde ortaya bir haber atıldı. Hatta Türkiye’nin elinde sadece 1 aylık yağ stokunun bulunduğu söylendi.
 
Bunun üzerine çok sayıda vatandaş, marketlere giderek ayçiçek yağına hücum etti.
 
Cumartesi gün ben de hem A101’e hem de Metro Market’e bu yağ karmaşasını izlemeye gittim. Metro Market’te raflarda yağ eksikliği yoktu. Fiyatlar da normal seviyedeydi. Fakat panikleyen halkımız, kıtlıkta kalmış gibi yağ alma derdine düşmüştü.
 
Bakın inanın abartmıyorum, alışveriş arabasına 10 teneke 5 litrelik yağ sıralayan bir vatandaş gördüm. Kasadaki bayanın 2’den fazla satış yapmayacaklarını söylemesi üzerine ortalık biraz gerildi. Bu vatandaş gibi 5’er, 6’şar teneke yağ alan herkes kasiyer arkadaşlarımızla sürekli tartışma halindeydi.
 
Burada manzara böyleydi…
 
Metro Market’e gelmeden önce yolda uğradığım A101’de ise henüz sabah saatleri olduğundan mı bilmiyorum, fazla bir vatandaş yoğunluğu yoktu. A101’de 5 litrelik Sırma Ayçiçek yağının fiyatı 116 TL idi. Ancak akşam saatlerine doğru aynı yağın fiyatı bir anda 139.99 TL oluvermişti. Fazla değil, 6 saatte yağın fiyatı 24 TL civarında artmıştı.
 
Ben bu yazıyı yazdığım esnada fiyat nedir onu bilmiyorum. Belki de daha zamlanmıştır, yağları stoklamadılarsa tabi!
 
Neyse, devam edelim. Daha kötüsü de var.
 
Eve geldikten sonra bir de internet mağazalarını gözlemlemek istedim. Bir de ne göreyim, internet alışveriş sitelerinin hiç birisinde ayçiçek yağı satışı yapılmıyor. Migros, CarreforSa, Trendyol Market, Hepsiburada gibi sitelerin hiçbirinde yağ satışı yok.
 
Yağ satışı yapılan birkaç internet sitesinde ise 5 litrelik ayçiçek yağı fiyatları 250 TL’yi geçmiş…
 
Ne denir, ne söylenir bilemiyorum...
 
Koskoca tarım ülkesi Türkiye’nin bir gün ayçiçek yağı ile ertesi gün sebze-meyve ile karıştırılmasına mı yansam; yoksa bunu yapanların, yaptıklarının yanına kâr kalmasına mı yansam?
 
Ama bir gerçek var ki; Nahidə Babaşlı’nın o popüler şarkısının nakaratında da dediği gibi, ‘bu hikayede yanan ben oldum’…
 
Neyse, şimdi sonuca gelelim.
 
Öncelikle suçu kendimizde arayalım. Biz vatandaşlar, kıtlıktan çıkmış gibi marketlere saldırırsak marketler ürünlerini saklar, stok yapar, sonra da dönüp bize 3 katına tekrar satar. Nasıl olsa hesap soran yok!
 
İkincisi; fırsatçı marketlere hesap sorulmadığı sürece bu devran böyle döner gider. Birkaç şehirde hızlı reaksiyon alıp hafta sonu demeden denetime çıkan idarecileri bir kenara bırakıyorum; Ticaret İl Müdürlükleri ve Maliye’nin bu teşkilatlanma yapısı ile bu iş olmaz!
 
Üçüncüsü; stokçulara ve fırsatçılara verilen cezalar sinek vızıltısı gibi olduğu sürece bu sahneleri izlemeye devam edeceğiz. Faaliyet durdurma, geçici kapatma gibi çok ağır yaptırımlar masada olmalı.
 
Dördüncüsü; çoğu ülkede, piyasanın, borsanın, ticaretin dengesini bozacak manipülatif hamleler yapanlara ağır cezalar verilir. Bizim ülkemizde ise bunu yapanlara doğru düzgün ceza yok. Bizim ülkemizde sözde muhalif basın bunu fırsat biliyor. Bazı sektör temsilcileri de bu fırsatı değerlendiriyor. Oysa bunun bir 5. Kol Faaliyeti olarak değerlendirilmesi gerekir. Çünkü bunun siyasete ve ülke huzuruna olumsuz anlamda o kadar büyük etkisi oluyor ki!
 
Beşincisi; tarımda artan ihracata ve GSMH’deki etkisine rağmen ne yazık ki başarılı politikalar uygulanmadığını hepimiz görüyoruz. Çünkü ben 2019 yılında da ayçiçek yağındaki, sebze-meyvedeki sıkıntıdan bahseden bir sürü yazı kaleme almışım. Şimdi dönüp bakıyorum o günlerde de aynı şeyleri konuşuyormuşuz. Üzerinden 2 yıl geçmiş ama hala o noktadayız.
 
Hülasa bu liste aslında uzar gider.
 
Ama bildiğim bir şey var; bu işin sonu iyi bir yere gitmiyor. Allah sonumuzu hayırlı etsin…