Av derdi, yar derdi, kâr derdi

Dr. Ramazan Tuzla

Atalarımız;

Av derdi, yar derdi, kâr derdi…

Bu üç derde derman bulunmaz, derdi.

Bunu diyen atalarımızın önemli bir kısmı toprak altında, bir kısmı da halen hayatta. Rabbim, toprak üstünde olup da tecrübesini kelamı ile gençlerin yoluna ışık eden ak saçlıların ömürlerini uzun etsin. Maalesef ki sayıları azaldı ve büyükler daha iyi bilir, diyemez olduk.

Başlığımız, insan nefsinin en zayıf noktalarını kendine binek seçmiş üç tutkunun toplumsal görüntüsünü ortaya koyma çabası için seçilmiştir.

Av derdi, yani av tutkusu, bilenler bilir, gerçekten kolay vazgeçilebilecek bir tutku değildir. Alageyiğin sesini duyan Cüneyt Arkın’a düğün gecesi yatağını terk ettiren bu tutku, hiçbir mecâzi anlam içermeyen çok güçlü bir tutkudur. Bunu bilen ak saçlılar, av derdine derman bulunamayacağını, söyleyerek bize uyarı ile birlikte ışık olmuşlardır.

Bu uyarıyı ne kadar dikkate aldığımız tartışılır elbet fakat tartışmasız olan şu ki; atalarımız çok haklı. Bu derde müptela olmuş insanlar cana kıydıklarının, dilsizlerin yuvalarını anasız, babasız ya da evlatsız bıraktıklarının hiç farkında bile değiller. Bir kuşun elli gram etine bir insanın muhtaç duruma düşmüş olması, günümüzde inanılacak en son yalandır.

Derman bulamadığımız av derdi, bu dünyayı birlikte paylaştığımız dilsiz canlara kıyarak merhameti öldürmektedir.

Dermanı olmayan bir diğer dert yar derdi. İnsanoğlunun en çok imtihan edildiği, en çok sınandığı, en çok sigaya çekildiği ve en çok itibar kaybettiği dert, bu derttir.

Meşru yollardan sapılarak girilen bu derdin gayri meşru neticeleri, haber değeri noktasında toplumun en meşhur vakaları konumunu, bu zamana kadar hiç kaybetmedi. Gündüz programları bu derdi anlatıyor, akşam haberleri bu derde rezerve, magazin sayfaları yalnızca bu dert ile dolu…

Adli vakaların altından bir şekilde bu dert çıkıyor ve derman bulunmaz yar erdi, toplumu ve toplum ahlakını bir yarın, bir uçurumun kenarına getirmiş durumdadır.

Siyasetçisi bu derde müptela, sanayicisi bu derde müptela, bürokratı bu derde müptela, genel başkanı bu derde müptela…

Derman bulamadığımız yar derdi, toplumun ahlakını öldürmektedir ve bundan şikâyet eden de yok gibidir.

Alın teri silmeyi unuttuk, demiştik ya bu satırlarda. İşte, bu unuttuğumuz alın terine olan düşmanlığımız bizi, dermanı olmayan başka bir derde, kâr derdine düşürdü.

Kolay yoldan para kazanma tutkusu, beklemeden zengin olma arzusu, kazandıkça daha çok kazanma hırsı, her şeyin en çoğu bende olsun dürtüsü toplumu buralara kadar getirdi.

Her gün bir yenisi patlak veren skandallar, kara para aklama vakaları, sosyal medyanın ahlak yoksunu görgüsüzlerinin gizli ajandaları, topluma mâl olmuş şahısların alın teri ile kazandıklarına karıştırdıkları zehirli hırsları yediden yetmişe hepimizin gözüne kulağına adeta çakarcasına sokulmaktadır.

Alın teri ile kazanılamayacak paralar ile ellerini kirleten şahısların düştüğü bu kâr derdi toplumdaki kanaatkarlığı ve iyi niyeti öldürmektedir.

Şüphe ile bakamadığımız kimsenin kalmadığı toplumumuzda yarınları yaşamak için bugün nice güzelliklerden fedakârlık yapmak zorunda kalışımız, toplumda ve bu topraklarda birlikte yaşadığımız canlara kıyılarak merhametin öldürülmesi kadar acı, ahlakın öldürülmesi kadar ağır ve kanaatkârlığın yok edilmesi kadar can yakıcıdır.

Atalarımızı, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da haklı çıkarırcasına sergilediğimiz aymazlık, artık telkin ile, tembih ile ve dahi tehdit ile ortadan kalkacağa benzemiyor.

Maske takmadı diye 80 yaşında dağda yalnız yaşayan teyzemin peşine jandarma takan sağlık teşkilatının, bu üç derdin dermanı için çareler aradığını da hiç zannetmiyorum. Bu teşkilat da umutsuz vakadır.

Dilsiz canlara kıyarak toplumdaki merhameti öldüren av derdine, insanın itibarını katlederek toplumun ahlakını öldüren yar derdine, sonsuz bir hırs ile kısa yoldan köşeyi dönmenin hesapları ile toplumdaki kanaatkarlığı ve güvenilecek insan bırakmayarak toplumdaki iyi niyeti öldüren kâr derdine derman bulamadık.

Haklı çıkmak için değil, halkı dikenli yollardan en az hasarla çıkarmak için bu eşsiz tespitleri yapan atalarımdan ölmüş olanlarına Rabbimden rahmet, yaşayanlarına da sağlık ve uzun ömür diliyor ve ellerinden öpüyorum.

Av derdi, yar derdi, kâr derdi…

İflah olmaz bu üç dert, toplumu gerçekten fena gerdi. Ve bu gerginlikten artık gına geldi.