Attila İlhan şiiri, senaryoları ve kadınları

Hasan Ukdem
Babası annesine zifaf gecesinde, Nedim’den gazeller okumuş. Kendisi de aruzlar yazan bir babanın oğlu. O geceden aşina olduğu şair Nedim’den ezbere şiirler bilen bir annenin çocuğu olarak büyüdü ve bütün ülke onu Attila İlhan olarak tanıdı. En önemli vasfı şairlikti ama o sadece şiir yazmadı, aynı zamanda romanlar ve senaryolar da yazarak ne denli verimli bir yazar olduğunu gösterdi. Gazetelerde yıllarca köşe yazılarında ortaya koyduğu fikirleriyle dürüst bir entelektüel olduğunu da kabul ettirdi.
 
Şiir serüveninin başlarında halk şiiri yazdı, sonra aruza ilgi duydu 200 kadar gazel yazdı. Bu arada Nazım Hikmet’in etkisiyle 150 şiir yazdıktan sonra kendi sesini buldu. Sonrasında ölümsüz mısralar, muhteşem şiirler çıktı ortaya. Hemen aklıma gelen, Sisler Bulvarı, Üçüncü Şahsın Şiiri, Ben Sana Mecburum, Aysel Git Başımdan ve daha niceleri. Şiirleri gibi görünüşü, giyimi de farklı bir eğilim gösteriyordu. Boynunda kırmızı atkısı, başında şık bir şapka ve kendinden emin bir ifade.
 
 
Bir gün İstanbul’da bindiği bir taksi şoförünün kadın olduğunu görünce, onunla uzun uzun konuşup hayatını dinledikten sonra bir senaryo yazdı ve ülkede o yılların en çok konuşulan filmi Şoför Nebahat ortaya çıktı. Benim de çocukluğumdan gençliğime televizyonda ilgiyle izlediğim ve diyaloglarında etkilendiğim iki dizinin senaryolarını da onun yazdığını çok sonra öğrendim. Bu dizilerden biri, baş rollerini Sadri Alışık ve Selda Akkor’un oynadığı Kartallar Yüksek Uçar bir diğeri ise Yarın Artık Bugündür adlı diziydi. Bu dizide de Necla Nazır, Yıldırım Gencer ve Erol Taş gibi o dönemin çok önemli oyuncuları yer almıştı.
 
Gazeteci Ayhan Bozkurt’a verdiği bir röportajda şiiri şöyle tarif ediyordu: “Şiir; sestir aynı zamanda “Düm teke düm tek” ritmi üzerine şairin kendi imgeleriyle kurduğu yeni bir yapıdır. Unutma..."Düm teke düm tek" davulun sesi...” ve yazdığı bütün şiirlerinde bu uyumu ortaya koydu. Kelimelerin uyumu, duygu yoğunluğu ve şiirin hikayesi onun üslubuyla bambaşka bir mecra buldu. 
 
 Ne kadınlar sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
 
 Bir de şiirlerine giren kadınlar vardı. Zehra, Suna Su ve Maria Missakian. Bunlardan Zehra için şöyle söyler: “Hayatımda rastladığım en ‘doğru’ kızlardan biriydi; ne yazık ki o günlerde ben yanlış bir yerdeydim.” Zehra, Attilâ İlhan’ın ilk şiir kitabı Duvar’dan itibaren birçok şiirinde yer alır. Özellikle Yağmur Kaçağı kitabında ona ithafen yazılmış birkaç şiir vardır. Zira Zehra, pek çalkantılı; dargınlıklar, ayrılıp barışmalarla dolu bir ilişkinin kadınıdır. Attilâ İlhan’ın, “Akıllı siyah gözleri, düşünceli tebessümüyle Bursa Kız Lisesi’nde yatılı öğrenci bir genç kız” şeklinde tanımladığı Zehra, Bursa’da okumaktadır. Attilâ İlhan onunla 40’lı ve 50’li yıllarda gelgitli bir ilişki sürdürecektir. Onu diğer kadınlardan farklı kılan nokta ise kendisine duyduğu sarsılmaz inancıydı. 
 
Suna Su, Yağmur Kaçağı adlı şiir kitabının pek ünlü şiirlerinden birinin adıdır Suna Su. Bunun haricinde daha pek çok şiirinde yer alan bir karakterdir. Bu şiirlerde karanlıktan korkan, pek çabuk üşüyen, hayalleriyle oyalanan zarif bir kız portresi karşımıza çıkar. Gerçekte ise Attilâ İlhan’ın, “Acaba yanlış zamanda yanlış yerdeki doğru kız mıydı?” şeklinde tanımladığı eski aşkıydı Suna Su.
 
Maria Missakian:  “Onunla en imkânsız aşkı yaşadık.” der Attilâ İlhan o sıralar Paris’tedir. Genellikle yazarların takıldığı bir kahvede yeni kitabı üzerinde çalışmaktadır. Başını kaldırdığında, “Piyano siyahı saçları omuzlarına dağılan, seyrek ve dağınık kaşlı, kıvırcık kirpikli, hafif çekik lacivert gözleri hülyalı, karanlık saçlarında mıknatıslı mavi çakıntılar, neredeyse saydam beyaz bir ten” şeklinde tarif ettiği bir kız...
 
 
 
Genç şiir severlerin mutlaka tanışması gereken bir şairdir Attila İlhan. Kelimelerin raksı, mısraların ahengi ve şiirin duygusu hemen dikkat çeker ve gerçek şiirden güzellikler sunar. 
 
 
 
Işıkları söndür suna su
Vapurları duyacağız ha
Dün gece uykumda sıçradım
Beni mi çağırdın suna su
Nereye gideceğiz ha
 
Yabancı değil ben kaptanım
Aç kapıyı suna su
Büyük yağmurda ıslandım
Şarabın var mı suna su
Sabahı bulacağız ha
 
Kadehini dinleme çıldırırsın
Elimden gelmeyen bir o
Bütün trenleri kaçırdım
Saatin kaç suna su
Yarın öleceğiz ha
 
Sevgiyle kalın.