Yakın tarihin en önemli düşünce ve aksiyon adamlarından biriydi Necmeddin Erbakan.
Onu anlatmayacağım.
Bir sözü vardı geniş yankı uyandıran;
“Atatürk yaşasaydı Refah Partisine oy verirdi!”
…
Tabi Atatürk yaşasaydı şöyle yapardı, yâda böyle davranırdı gibi bir açıklama yapmak,
Atatürk olmayaydı, hiç birimiz olmazdık diye bir açıklama yapmak kadar anlamsız
Ama; Hoca’nın ne demek istediğini en iyi bilen tabiki onu en iyi tanıyanlardır…
…
Atatürk yaşasaydı kime oy verirdi bilmem ama kime vermeyeceğini biliyorum…
Atatürk yaşasaydı gerçekten o gün Refah Partisine oy verirmiydi vermezmiydi bilinmez ama şu gerçekleri düşünmekte yarar var;
- Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak gibi bir gayesi varsa şayet Atatürkçülüğün
- Eğer zengin bir ülke yükseltmek gibi bir gayesi varsa yada,
- Kadını toplumun gerçek bir parçası yapmak gibi bir amacı varsa,
- Müreffeh bir toplum oluşturmak için var gücümüzle çalışılacaksa,
- Yolsuzluk, usulsüzlük gibi ülkeyi içten kemiren hastalıklara savaş açılacaksa,
- Her icraatini vatanın ve milletin selameti için yapıyorsan,
- Kendi toplumuna uzak değilsen,
Kime oy verirdi bilmem ama, kime vermeyeceğini çok iyi biliyorum… Tabi ki onun adına hareket edip onun ismini sömürenlerle asla birlikte olmazdı sanıyorum.
Kendi halkından yada emekçi tek bir kişinin elini dahi sıkmadan ülke yönetmeye kalkanlar ve yaşadığı toplumun değer yargılarından bi haber insanlarla ortak hareket etmeyeceğine de eminim…
O nedenle bugün çıkartılan kim Atatürkçü? Kim Değil? tartışmalarını bu kadar komik bir hale düşürenlerde ülkenin en çok entel tipleri!
Tabi Anıtkabire ‘İmanımızı tazelemeye geldik’ diyen insanlar var oldukça,
Ellerinde bir tür imanölçer! İle insanların ne kadar Atatürkçü, ne kadar Atatürkçülük karşıtı olduğunu ölçmeye çalışan insanlarda var olacaktır.
Nedir ki Atatürkçü olmanın şartları?
Mesela biz işyerinde devletçilik, evde laiklik, okulda halkçılık ilkelerini benimsememiz şart mıdır?
Kızlarımızın bale, oğullarımızın heykeltraş kursuna gitmesi gerekiyor mu illa?
Darbe olurken tencere tava çalmayı unutursak bir sonraki darbede bunu kaza edebiliyor muyuz yada?
Soruları arttırabilirim.
Ama yanıtları aynı olacaktır.
Kim ne derse desin bir zamanlar bir ülke kurmuş, yıkılmak ve yılmak üzere olan bir toplunu yeniden ayağa kaldırmış fikirlerin bugün ‘Bazı kendini bilmezlerin’ elinde bir ucubeye döndürülmüş olmasına derin bir üzüntü duymaktan başka bir şey gelmiyor elimizden…
Bir zamanlar ülkeye umut aşılamış fikirlerin bugün ‘Atatürk olmasaydı, bugün bizde olmazdık’ sığlığına kadar düşürülmüş olması da bizi kahretmekten başka bir işe yaramıyor…
…
Kısaca;
Birbirimizi dışlamaktan, ötekeleştirmekten vazgeçip birlikte yaşamayı öğrenemediğimiz sürece Türkiye’nin ne hedeflerine ulaşması nede dünyada söz sahibi olabilecek!
Siz bir türlü anlayamadınız ya… Bir şey diyemiyeceğim…
Ama Recep Tayyip Erdoğan bunun farkında diye suçlamayacaksınız…
Hala farkında değilsiniz ya hala;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti demek Recep Tayyip Erdoğan demek…
Her yönüyle, her düşüncesiyle, her fransiyonu ile…
Ve yine farkında değilsiniz ama;
O gün Mustafa Kemal Atatürk Türkiye için ne demekse,
Bugün de Recep Tayyip Erdoğan Türkiye için o demek…