Aslı Gibidir…

Türkan Yılmaz

Leyla ile Mecnun, Alyazmalım, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı desem hepimizin aklı dizilere filmlere gider eminim.

Ama artık benim aklıma çikolata geliyor. Ne alaka diyebilirsiniz?

İlk gördüğümde beni de şaşırtan ama isimleri sayesinde nostaljik bir hava katması ile de ilgimi çeken mekan “Vildan Çikolata Aşkı”

Artık kafelerin menülerinde dahi çikolatalı sunumlara denk geliyoruz. Bu sunumlar kahvenin yanında yapılan hazır çikolatanın eritilmesi veya soslarla gelen sunumlar ile oluyor. Ama “Vildan Çikolata Aşkı” sadece gerçek çikolata üzerine hizmet veren bir işletme…

Küçüklüğümüzde Belçika ve İsveç’in çeşitli desenli ve dolgulu çikolatalarına imrenerek bakardık.

Şimdi çikolata konusunda eğitimleri alan firmalar aynı lezzet ve tatlarda çikolataları sunabiliyorlar.

İşletme sahibi Vildan Hanım, yaptığı çikolatalarla farkını ortaya koymakla yetinmeyip bir de menüde ki tatlara farklı isimler vermiş.

Bu çikolatalar küçük kuplarda, meyvelerinde eklenmesi ile sunuluyor. Aynı zamanda kalıpta yapılmış dolgulu çikolatalar ve kuru meyveli çikolata sunumları da yer alıyor. Üstelik bu ürünler tamamen katkısız ve doğal…

Geçtiğimiz sene Şefikcan Caddesi’nde hizmet vermeye başlayan firma sahibi “Bu işe başladıktan sonra fark ettik ki aslında yediğimiz çikolatalar kakao, şeker ve bitkisel yağlardan oluşan ürünlermiş. Biz bu ürünleri çikolata zannediyormuşuz. İşin aslını eğitimler sonrası çikolata yapmaya başladığımda öğrendim” dedi.

Bende çikolatayı seven birisi olarak dinlerken ne kadar şaşırsam da tadına bakmadan anlam verememiştim. Çikolatanın tadına baktığımda ise Vildan Hanım’a hak vermekten kendimi alamadım. Çikolatalarda normalde aldığım o keskin tat yoktu. Hatta hafif bir tadı var diyebilirim.

Çikolatanın mutluluk verdiğini, gerçek çikolatanın tadına baktığımda bir kez daha anladım.

**********

GÜLCE

“Uçurumun kenarındayım Hızır

Gülce bir davet

Mecaz değil

Maraz değil

Gülce bir afet

Peri değil

Huri değil

Gülce beyaz sihir

Gülce ölümcül naz

Buram buram zehir

Yar yüzünde infaz…”

Bu Ömer Lütfi Mete’nin Allah dostuna yazdığı tasavvufi bir şiirdir.

Bu şiire olan sevgisi ile mekana “Gülce Kahve” ismini veren firma sahibi ise Fatmagül Akman…

Şiirin, türkülerin ve kahvenin yeri bende ayrıdır. Bu mekanda hepsini bir arada görmekte huzur verdi.

İki katlı küçük bir mekan olan Gülce Kahve’nin giriş katında baharat, lokum, pişmaniye, kuruyemişe kadar bir çok farklı ürünün satışı yapılırken, ikinci katında ebediyet ile edebiyatın buluştuğu küçük bir kafe kısmı oluşturulmuş.

Bu alanda aşina olduğumuz dizi ve film kapakları, afişler yer alıyor. Ayrıca kahvesini içenler kitaplıktan aldıkları kitap ve dergileri okuyabiliyor.  Yani az da olsa dünya telaşından sizi uzaklaştırıp kendi içinize çekilmenizi sağlıyor diyebilirim.

Kahve konusunda da sınır tanımadan farklı tatlar sunduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.