İnsan yaşamı boyunca pek çok faktörden etkilenerek, kendine bir takım değerler belirler. Dostluk, güzellik, iyilik gibi kavramların içini; ailesinden, sosyal çevresinden, toplumsal yapıdan ve öğrendiklerinden yola çıkarak doldurur. Aynı durum aşk için de geçerlidir. Bilinçaltında, sevilmeye değer olduğunu düşündüğümüz kişinin nitelikleri vardır. Bu niteliklere uygun birini gördüğümüzde, kimyasal bir takım salgılar ortaya çıkar ve aşık olduğumuzu hissetmemize yol açar. Birlikte olmayı arzuladığınız kişiyle geçirilen zaman içinde beyin, “amfetamin” denilen maddeler salgılar. Bu da canlılık, zindelik hissi yaratır. Bedenin salgıladığı bu maddenin uyarıcı etkisi vardır. Buna doğal uyuşturucu diyebiliriz ve bağımlılık yaratır. O kişinin olmaması ise, uyarıcı maddenin üretimini durdurur. Bir bağımlı gibi, o kimyasal maddeyi isteriz. Kişinin yokluğunun bizde depresyona, mutsuzluğa yol açması halleri, amfetaminin salgılanmasının durmasından kaynaklanır. Aşık olduğunuz ilk günler, mecnun gibi gezmenizin sebebi ise, morfindir. Mutlu olduğunuz anları, o kişiyi ve birlikte geçirdiğiniz vakti düşündüğünüzde, beyin doğal bir morfin salgılar. Bu morfinin yarattığı etki ile duygusal durumunuz iyi olur.
Aşk nedir? Avuçların mı terliyor, kalbin mi tekliyor, sesin mi kısılıyor? Bu aşk değil, hoşlanma. Gözlerini ondan mı ayıramıyorsun, dokunmak istiyorsun, öyle mi? Bu aşk değil, şehvet. Bu aşk değil, yalan. Ama; O üzüldüğünde, kalbin mi acıyor? İşte bu gelen aşk!. O iyiyken bile canı yanar, diye ağlıyor musun? Onu kusurları ile kabul ediyor musun? Aşk budur. Bir kez düşün..Aşk, sevgi gelene kadar aklınızda nöbet tutan duygudur…. Ancak aşkı yaşamak ne kadar güzel olursa olsun, onu kaybetmek de mümkün, terk edilmek de. Zaten etrafımıza şöyle bir baktığımızda gözü yaşlı birçok kadın ya da erkeğe rastlamamızın en büyük nedeni de budur. Zamanında hepsi gerçek aşkı bulduğunu zannederek ona tutunurken bir gün gelip ellerindeki aşkı kaybettiklerini gördüklerinde 'elde var sıfır' ile yüzleşmişler ve üzülmüşlerdir.
Bana göre aşk vardır ve yaşanmalıdır. Aşk olmasa göğsümüzde her daim gümbür gümbür atan yüreğimizin heyecandan fırlayacakmış gibi çarpmasına ne diyeceğiz, ancak günümüzde gerçek aşk yoktur. Aşk elle tutulmaz gözle görülmez bir şeydir, ama aşk günümüzde artık plastik bir cisimdir. Şimdilerde yıllık aşk bile bulmak çok zor, aylık, günlük aşklar var, yani kimin eli kimin cebinde belli olmayan… Yani, aşk vardır ama bu çağda değil.
Şah-ı Mevlana Hazretleri der ki;
Bir insan bir insana aşık olmuşsa;
Bu aşk, aşık olanda değildir..
Aşık olunandadır..
Aşık olunan, aşık olunmayı istemediği sürece,
Ve bu ateşi içinde yakmadığı sürece,
Hiç kimse ona aşık olamaz!..
Eğer ki birini sevdiysen,
Fakat o seni, senin onu sevdiğin gibi sevmemişse,
Bil ki; Asıl olan düşündüğünün tam tersidir..
Sevilmeyi seçen o,
Sevilmeyi seçmeyen sen..
Sürüyü arayan çobandır,
Koyun değil..
Aşk ateşi önce sevilene düşer,
Ondan sevene sıçrar!
Soru neydi? Aşkın formülü var mı? Evet! Aşkın formülü var. Toplanın! Aşkın formülünün sırrını açıklıyorum! Eğilin biraz daha eğilin kulağınıza fısıldamak istiyorum!