Planlandığı şekilde hacı adayı arkadaşlarımızla peygamber Efendimizin doğduğu ve birçok harikulade olaya şahitlik eden mübarek evinin önünde buluşmuştuk. Bu kutlu mekanda Peygamber Efendimizin izlerini tahayyül ederek tefekküre dalmış, o an beliren atmosferin yüreğime düşürdüğü cemreyi hissedince duygularım kabarmış ve gözlerim yaşarmıştı. Etrafında halka olduğumuz kafile başkanımızın; “Değerli hacı adayı kardeşlerim” hitabıyla başlayan konuşması kulağımda yankılanmış ve Peygamber Efendimizin evi hakkında paylaştığı bilgileri dikkatlice dinlemeye başlamıştım.
Peygamber efendimiz önünde bulunduğumuz bu evde Dünya’ya teşrif etmiş, ilk çocukluk yılları burada geçmiş ve büyük babası Abdülmuttalib’in himayesine girinceye kadar bu evde yaşamıştı. Daha sonra Suudi yönetimince Peygamber Efendimizin evinin yerine iki katlı mütevazi bir kütüphane binası inşa edilmiş ve bu yerin kütüphane olarak kullanılması yoluna gidilmişti.
Peygamber Efendimizin evinin önünden ayrılmadan önce Kafile başkanımızın önderliğinde ve tüm hacı adayı arkadaşlarımızla birlikte hep bir ağızdan; “Esselatü vesselamü aleyke ya Resulallah, Esselatü vesselamü aleyke ya Habiballah.” Diyerek Peygamber Efendimize selatü selamda bulunmuş ve ondan şefaat dilemiştik. Daha sonra burada bulunan hacı adayı arkadaşlarımızla birlikte, diğer ziyaret duraklarımız olan Cin Mescidi ile Cennetü’l Mualla kabristanına gitmek üzere yola revan olmuştuk.
Cin mescidi Cennetü’l Mualla mezarlığının yakınında, Kabe-i Muazzam’a nın iki kilometre kuzeyinde ve şehre hakim bir tepe de bulunmaktaydı. Peygamber Efendimiz farklı zaman dilimlerin de burada cinlere vahiy tebliğ etmiş, Kur’an okumuş ve burada Cin suresi inmişti. Yıllar sonra buraya bir mescid yapılmış ve adına da Cin mescidi denilmişti.
Cin mescidinden sonra son ziyaret noktamız olan ve Cin mescidine yakın bir mesafede bulunan Cennetü’l Mualla kabristanıydı.Burada Peygamber Efendimizin ilk ailesi Hatice validemiz ve bazı Sahabe-i Kiram medfundu.Ne yazık ki Osmanlı’dan sonra buradaki türbeler ve kabir taşları yıkılarak yerle bir edilmişti.Kabristanı ziyaret ederek Fatiha okumuş, dua ve niyazda bulunmuştuk.
Ziyaretlerimizi tamamlamış, Kabe-i Muazzam’a ya dönmek için guruplar halinde yürümeye başlamıştık.Hava sıcaklığı kırk dereceye dayanmıştı.Kan ter içinde kalmıştım.Hararetimi dindirmek ve kuruyan dudaklarımı ıslatmak için sırt çantamdaki son su şişesini de tüketmiştim.Eşime; suyun var mı? Diye sormuş, ondan aldığım “evet” cevabı ile baya bir rahatlamıştım.
Öğle vakti yaklaşmıştı. Hazırlıklarımızı tamamlayarak öğle namazımızı Kabe-i Muazzam’a da kılmak için nur çemberinde yerimizi almıştık.Müezzin efendinin muhteşem sesi sema ya yükselirken yüreğimdeki duygu pınarı çağlamaya başlamıştı.Selam vererek yanıma sokulan Pakistanlı hacı adayı ile namazlığımızı paylaşmış ve huşu içinde namazımı kılmıştım. Daha sonra da tavafa başlamak için eşimle birlikte Hacerü’l-Esvet taşının hizasına doğru yürümeye başlamıştık. (devam edecek)
Selam,sevgi ve muhabbetle..