Kabe-i Muazzama’dan ayrılmış, bizi otelimize götürecek olan otobüsümüze binmek üzere içinde bulunduğumuz gurupla birlikte garaja doğru yürümeye başlamıştık. Seherin bir vakti olmasına rağmen her yerden Kabe-i Muazzamaya doğru oluk oluk insan akıyordu.Bize doğru yönelen ve zaman zaman daha da yoğunlaşan kalabalıktan sıyrılarak gurubumuzdan kopmadan yürüye bilmek için ciddi bir efor sarf ediyordum. Ayağımdaki sandalet iyice laçkalaşmış, sandaletimin arka kısmına bir başkası tarafından kazara basılması nedeniyle birkaç kez düşme tehlikesi atlatmıştım.Omzumda zapt edebilmek için ha bire elimle kontrol etmek zorunda kaldığım rida denilen havlu tenimi istila eden ter zerrelerine yapışmış, adeta vücudumun ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.Ne vücudumun bazı yerlerinde oluşan pişiklerin acısını duyuyor,ne de had safhaya ulaşmış yorgunluğuma kulak veriyordum.Nefsim otelime bir an önce kavuşmak için can atarken, yüreğim ise Kabe-i Muazzama’dan ayrılacak olmanın hüznünü derinden hissediyordu.
Eşimle birlikte otelimizin lobisine adım attığımız sırada sabah ezanları okunmaya başlamıştı.Bir müddet asansörün önündeki kalabalığı beklemiş, sonra da odamıza çekilerek namazlarımızı eda etmiş ve bir nebze olsun dinlenebilmek için yatağımıza uzanmıştık.
Bugün Mekke-i Mükerreme’de ikinci günümüzdü.Kahvaltımızı yapmış ve otelimizin giriş katındaki lobide, gurubumuzda bulunan bazı hacı adayı arkadaşlarımızla tatlı bir sohbete dalmıştık.Sohbetimizin ortak konusu tavaf esnasında dağılan gurubumuz ve bu olayla ilgili bazı detaylar olsa da; kimi hacı adayı arkadaşımız Kabe-i Muazzama’da geçirdiği zamanı ballandıra ballandıra anlatırken, kimi hacı adayı arkadaşımız tavaf ve sa’y ibadetini yerine getirdiği sırada yaşadıklarından bahsediyordu. Kimi hacı adayı arkadaşımız ise konuşulanları dinlermiş gibi görünerek durmadan elindeki akıllı telefonunu kurcalamakla meşguldü. Aradan belli bir zaman geçmişti ki; aramızdan bir hacı adayı arkadaşımız, eli ile boynunu işaret ederek; “Arkadaşlar sohbet güzel ama ben üşümeye başladım.Bu klimalar inşallah bizi hasta etmez. Şimdiden boynum tutuldu galiba” diyerek endişesini dile getirmiş ve daha sonra da aramızdan ayrılmıştı. Gerçekten de lobideki klimalar ortamın havasını serinletmekten de öte, buz gibi yapmıştı. Bizi uyaran hacı adayı arkadaşımızı “evet, doğru söylüyor” diye tasdik edip sohbetimizi sonlandırmış ve hepimiz lobiden ayrılmıştık.
Otelimizin önünde hacı adaylarını Kabe-i Muazzama ile buluşturmak için bekleyen iki adet servis otobüsü bulunmaktaydı.Ne ilginçtir ki bu araçların motorları bir dakika dahi olsa stop ettirilmiyor ve devamlı olarak çalışır vaziyette tutuluyordu.Bu araçlar namaz vakitleri dışında münavebeli olarak ve kesintisiz bir şekilde yirmi dört saat esasına göre çalışıyor ve hacı adaylarını Kabe-i Muazzama’ya götürüp getiriyorlardı.
Gurup hocamız gurubumuzda bulunan tüm hacı adayı arkadaşlarımızı etrafında toplayarak; Kabe-i Muazzama’ya ulaşım imkanının sorunsuz olduğundan bahsetmiş, vaktimizi otelimizde değil de Kabe-i Muazzama’da geçirmemizi önererek, namazlarımızı orada kılmamızı ve zaman buldukça Kabe-i Muazzama’yı seyretmemizi; evlatlarımıza, akrabalarımıza, eş dost ve arkadaşlarımız ile devletimizin bekası ve milletimizin bölünmez bütünlüğüne bol bol dua ve niyazda bulunmamızı salık vermişti. (devam edecek)
Selam,sevgi ve muhabbetle..