AŞK, ÖZLEM ve ÖTESİ (26)

Osman Uzunkaya

              Eşim ve ben, göz aşinalığımızın olduğu diğer guruptaki bazı hacı adayları ile birlikte Sa’y yapmak üzere Safa ve Merve alanına (tepesine) doğru yürümeye başlamıştık.Mescid-i Haram’a girer girmez dev klimaların serinlettiği ortam içimi ürpertmiş, adeta buzdan bir eve girmiş gibi olmuştum.Büründüğüm ihram kan ter içinde kalan bedenimde  daha da ağırlaşmış ve omuzlarımdan kaymaya başlamıştı.Bir taraftan klimaların üfürdüğü havadan korunmaya çalışıyor, diğer taraftan da gözümün ucuyla gurubumuzdaki hacı adayı arkadaşlarıma bakınıyordum.Halimden asla şikayetçi değildim. Kutsal yolculuğa başladığım andan itibaren yüreğimi saran heyecan artarak devam ediyor ve özlemim ilk günkü gibi taze ve diri idi.Fırsat buldukça Yüce Rabbime:  Allah’ım! Sana şükürler olsun.Bana evim diye buyurduğun Kabe-i Muazzama’yı görmeyi  nasip ettin. Kör olan gözlerimi açtın,duymayan kulaklarıma duy!  Lal olan dilime de söyle! Diye buyurdun. Avare ruhuma sonsuzluğun gıdasını tattırdın.Biliyorum seni daha çok sevmemi, daha iyi tanımamı ve anlamamı, sana her zaman hamt ve senada bulunmamı istedin benden. Diye dua ediyor ve duamı: Allah’ım! Bana  gerçek manada kul  olmayı, ilahi aşkın ile yanıp kül olmayı ve nazar ettiğin gönül bahçelerinde gonca bir gül olmayı nasip eyle diyerek sonlandırıyordum.

                Allah c.c. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de : “Şüphesiz Safa ve Merve Allah’ın sembollerindendir. (Bakara, 2/158) diye buyurmaktadır. Önce yalçın kayalarla dolu sert ve yüksek bir çok dağa nispetle hayli mütevazı olan iki küçük kaya tepeciğinin, yani Safa ve Merve’nin –Allah’ın sembolleri- olduğu gerçeğini hatırlamak gerekmektedir.

                Koşmak, hızlı yürümek anlamına gelen Sa’y, bir arayıştır.Terim olarak, hac ve umrede Kabe-i Muazzama’nın doğu tarafındaki Safa tepesinden başlayarak Merve’ye dört gidiş, Merve’den de Safa’ya üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasındaki gidiş-gelişe denmektedir.

                Sa’y,  Hz. Hacer’in henüz süt emen oğlu İsmail için su ararken bu iki tepe arasında koşması hadisesine dayanmaktadır.Sa’y,  Allah’ın rahmetinin en büyük tecellilerinden biri olan anne şefkatinin Hz.Hacer validemiz de kendini gösteren şeklinin yad edilmesidir.Annelik şefkatine ve sevgisine İslam’ın verdiği değeri simgeleyen temsili bir harekettir.

                Safa ile Merve arasında gelip gitmeler de işte bu düşünceden kaynaklanan bir duygu seli yaşanır.Mümin sa’y alanındaki koşuşturmasıyla, Hz. Hacer’e uzanan ilahi rahmetten bir nebze de olsa elde edebilme arzusundadır.” (D.İ.B.Yay. Haccı anlamak)

                Sa’y yaptığımız esnada Safa ile Merve arasında kalan ve vadinin en derin kısmını temsil eden ilk yeşil direğin yanı başında tesadüfen gurup hocamızla karşılaşmıştım. Grup hocamıza; Hocam gurubumuzdan kimseyi göremedim.Arkadaşlar nerede, bilginiz var mı?Otele dönüşümüz nasıl ve ne zaman olacak diye sormuş, gurup hocamız da bana; “Sizi bir arada tutmak için çok çaba sarfettim ama tavaftaki kalabalık yüzünden bu mümkün olamadı.Sizin gibi bazı arkadaşlarımızla irtibatı kaybettik.Biz  Sa’y’ımızı tamamlamak üzereyiz.Siz bu guruptan  ayrılmayın, Sa’y’ınızı  beraber yapıp yine beraber otobüs garajına gelirsiniz.Biz sizi orada bekliyor olacağız” diye cevap vermişti. Gurup hocamızın sözleri  beni rahatlatmıştı. Çok geçmeden bizde Sa’y’ımızı tamamlayarak, otobüs garajına gitmek için toparlanmaya başlamıştık.  (devam edecek)

                Selam, sevgi ve muhabbetle..