28 Şubat darbesi ile ilgili biliyorsunuz Ankara’da dava devam ediyor. Devam ediyor etmesine de nedense komedi şeklinde devam ediyor.
Bir kere 28 Şubat mağdurları nedendir bilinmez davaya müşteki olmuyorlar.
Darbeyi yapanların sesi daha fazla çıkıyor. Darbeci askerlerin, rektörlerin ya da diğer yetkililerin aileleri, ulusalcı geçinen darbeci çığırtkanlar, mağdurlardan daha fazla etkili oluyor.
Adeta 28 Şubat darbesi kutsanıyor…
28 Şubat’ın silindir gibi geçtiği insanların sesi çıkmıyor.
Mesela, dönemin Selçuklu Belediye Başkanı İsmail Öksüzler, elinden Profesörlüğü alınan Genel Cerrah Prof Dr Ömer Karahan, 8 yıl hiçbir suçu olmadan 28 Şubat darbesi sonrası hapishanede yatan Yazar Nurettin Şirin, askeri okullardan atılan öğrenciler, aileleri, sürülen, okuldan atılan öğretmenler, neden müşteki olmuyorlar?
Bu ülkede, askerliğini en ağır bir şekilde yapan sıradan vatandaşlar olduğumuz halde bizler, dindar gazeteciler, garnizonlara hiçbir haber için alınmadık.
Ankara’da Dışişleri Bakanını takip edecek gazetecilere askeri bir uçak tahsis edilmişti.
Muhafazakâr medyada çalışan arkadaşlarımız o gün Dışişleri Bakanının programını takip edememişti, zira onları Türkiye Cumhuriyetinin askerleri garnizon alanı diye, uçağın bulunduğu bölgeye almamıştı.
Ayrıca bu milletin büyük bir bölümü çocuklarımızın ahlaksız, dinsiz, imansız, köksüz yetiştirildiği için dönemin Milli Eğitim Bakanına, başbakanına dava açmalıdır.
Yıllarca ülkemizde Kuran Kursları yasaklandı, çocuklarımız namazlık surelerini bile öğrenmeden büyüdü…
Bunların hesabı sorulmayacak mı? Kimse bu zulümler için darbeci asker ve sivillere dava açmayacak mı?
Dün bir gazetede yer aldı, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatı üzerine harekete geçen Malî Suçları Araştırma Kurulu, darbenin "finans ayağına" yönelik incelemesini tamamlamış. Hakkında inceleme yapılan 100 kişiden 10'u medya yöneticisiymiş. İnceleme kapsamında lojmandan, Boğaz manzaralı villaya, 5 bin liralık maaştan, 5 milyon liralık mevduata terfi eden kamu görevlileri olduğu tespit edilmiş.
Bu isimler derhal kamuoyuna açıklanmalıdır ve hepsinin hakkında dava açılmalıdır.
Türkiye düşmanlarının müttefiki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Koç ve Aydın Doğan’a dava açılacak diye geceleri kâbus görüyor olabilir?
Fakat ne olursa olsun bu davalar açılmalıdır, bu ülkenin seçilmiş hükümetini para oyunlarıyla yıkan, yalanlarla parti kapatan zihniyet sorgulanmalıdır.
28 Şubat Darbesinin Valileri, Milli Eğitim Müdürleri, Yargı mensupları, brifingci yargıçlar, savcılar mutlaka yargılanmalıdır.
28 Şubat'la davaya, TSK mensuplarının yanı sıra, darbenin sivil ayağı sayılan yargı mensupları, bürokratlar, medya, işadamları ve bazı STK'lar da dâhil edilmezse çok açık yazıyorum bu inceleme eksik olur.
İrtica brifinglerini verenlerin ve bu brifingleri alanların tamamı yargılanmalı ve darbe suçuna iştirak edenler ve darbeye destek olanlarda en ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.
O dönemde etkili olan birçok medya kuruluşu bugün hala rahatça Türkiye düşmanlığı yapabiliyor, nasıl buna müsaade edilebiliyor? Hiçbir ülke, kendisine alenen bu kadar rahat düşmanlık yapılmasını kabul etmez.
Türkiye eğer 28 Şubat darbecilerini, darbenin, medya, sermaye, yargı ayağını yargılayamazsa sadece kendini kandırır.
Darbeciler milletin başına bela olmaya devam ederler.
AB, ya da başka unsurlardan korkmaya gerek yok, en ağır bir şekilde darbenin medya ayağını yargılamazsak, aynı medya unsurları dışarıdan aldıkları talimatlar çerçevesinde sokakları yaşanmaz kılmak için ne gerekiyorsa yapacaklar.
Ya devlet başa ya da kuzgun leşe, bilginiz olsun…