Son günlerde ülke olarak hepimizin konuştuğu ortak konu tartışmasız koronavirüs aşısı ile ilgili haberler. Hastalığı ilk geçiren ülke olarak ilk aşı haberi Çin'den geldi. Bu belayı dünyanın başına saran Çin'in adını bile duymaya tahammülümüz yokken aşısına nasıl güveneceğiz dedik ilk duyduğumuzda. Ama zamanla uzmanları dinledikçe, konuyu araştırdıkça anladık ki aşının Çin'i, Alman'ı, Rus'u olmaz. Bir konu hakkında önyargıda bulunmadan önce o konuyu okumak araştırmak gerekir. Aşıdan korkanlar konuyu okuyup araştırmaya mecbur. Çünkü kendi haline bırakılıp zamanla geçecek grip gibi bir hastalık değil bu. Yüzyılın salgınıyla karşı karşıyayız. O yüzden bütün ülkeler can havliyle hastalığın aşısını geliştirmeye çalışıyor. Aşının hangi ülkeden geldiği değil de içinde bulunan maddeler, yan etkileri önemli. Bunları da doktorlarımız araştırıyor çeşitli haber kanallarında, gazetelerde bilgiler veriyorlar. Yani dizileri takip etmektense biraz bu bilgileri takip etsek hem aşı ile ilgili bilgimiz artar hem de aşıya karşı olan korkumuz azalır.
Sokak röportajlarında vatandaşa aşının güvenilirliği sorulduğunda aşının geldiği ilk zamana göre güvenen kişilerin sayısının oldukça arttığı görülüyor. Ya da güvenmeseler de günlük korona tablosundan korkan bir çok kişi mecburi olarak aşı yaptıracağını söylüyor. Tabii ki kimse aşıyı yaptırmaya mecbur değil. İsteyen yaptırır, isteyen yaptırmaz. Ama konu ile ilgili bilgi sahibi olmak herkesin vatandaşlık görevi. Aşıya güvenmediğini söyleyenler devletten ciddi bir açıklama bekliyormuş. Devlet ikna edici bir açıklama yaparsa aşı olurlarmuş. Normalde belki yıllar sürecek bir aşıyı bir kaç ay gibi kısa bir zamanda geliştirmek zorunda kalan bilim insanları bile net açıklamalar yapamazken devletten nasıl kesin bir açıklama bekleriz? Aşının koruyuculuğu, yan etkileri gibi önemli sonuçlarını zamanla hep birlikte göreceğiz. Yani bu aşılar kesin çözüm değil dünya için sadece bir umut. Her şeye muhalefet olanlar aşıya karşı çıkmadan önce bir kez daha düşünsün. Çünkü insan sağlığı siyaset malzemesi yapılamaz.
Şu anda ülkemizde Çinli Sinovac şirketinin ürettiği coronavac ve Alman Pfizer ve Biontech şirketlerinin ortak ürettiği mRNA aşıları deneme aşamasında. Sonuçları görebilmek için daha çok zamana ihtiyacımız var. Ama ön araştırmalardan anladığımıza göre Çin aşısı ülkemizde daha kolay kullanılabilir gibi duruyor. Çünkü bu aşı daha düşük sıcaklıklarda saklanabiliyor. Oysa ki Alman aşısının bozulmaması için en az -70 derecede saklanması gerekiyor. Bu da aşıyı satacak olan eczacılara ekstra bir maaliyet demek. Çünkü aşıyı soğutabilmek için en az 10 bin liralık bir soğutucu alması gerekiyor. Bu da ister istemez aşının fiyatına yansıtılacaktır.
Hastalığa bizden önce yakalanan ülkeler doğal olarak aşıyı da bizden önce geliştirdi. Hala yabancı aşılara güvenmeyenler, merak etmeyin bizim aşı da yolda. Şu anda hayvanlar üzerindeki deneyler başarıyla tamamlandı. Çok yakında gönüllüler üzerinde de denenmeye başlanacak. Bilim adamlarımızın geliştirdiği aşıda başarılı sonuçlar elde edileceğinden hiç şüphemiz yok. Çünkü Türkiye artık bilimde bir çok ülkeden çok önde. Bizim aşının geç kalmasının sebebi hastalığa diğer ülkelerden sonra yakalanmamız. Zaten bu tür aşılardan daha iyi sonuçlar alabilmek için çok daha uzun bir zamana ihtiyaç var. Bizim aşı belki biraz geç kalacak ama bittiğinde daha kesin, daha güvenilir sonuçlar verecek.
Herkese bol araştırmalı sağlıklı günler...