Aşere-i Mübeşşere

Zekiye Soylu

Aşere-i Mübeşşere (Arapça اَلْعَشَرَةِ الْمُبَشِّرُونَ بِاْلْجَنَّةِ ‎ (el-'aşeret-il mubeşşirūne bil cenneh), Sünnî İslâm terimi olup İslâm peygamberi tarafından yaşarken Cennet'le müjdelenmiş (Cennet'e girecekleri Allah tarafından vâdedilmiş) on kişi için kullanılan bir tâbir.

Cennet'le müjdelenen on kişi şunlardır;

Hz. Ebû Bekir (öl.634)

Hz. Ömer ( öl. 644)

Hz. Osman (öl. 656)

Hz. Ali (öl. 660)

Hz. Ebû Ubeyde b, el-Cerrah ( öl. 639)

Hz. Abdurrahman b. Avf ( öl. 651)

Hz. Talha b. Ubeydullah ( öl.656)

Hz. Zübeyr b. el-Avvam (öl. 656)

Hz. Sa’d b. Ebi Vakkas (öl. 674)

Hz. Said b. Zeyd ( öl. 671)

Aşere-i mübeşşerenin bazı ortak vasıfları şunlardır:

1. Tamamı ilk müslümanlardan olan bu on sahâbî Hz. Peygamber'e ve İslâm'a büyük yardımlarda bulunmuşlardır.

2. Kureyş kabilesine mensup olup nesepleri Hz. Peygamber'in nesebiyle birleşmektedir. Bu sebeple, "aşere-i mübeşşere" ifadesini "Kureyş'ten cennetle müjdelenmiş on kişi" olarak anlamak daha doğru olacaktır. Nitekim konuya ait rivayetlerde de "aşeretün min Kureyşin fi'l-cenne" kayıtlarına rastlanmaktadır.

3. Bedir Savaşı'na ve Bey'atürrıdvân'a katılmışlardır. Bey'atürrıdvân'da bulunamayan Hz. Osman adına bizzat Hz. Peygamber iki elini birbirine kavuşturarak biat etmiş, onu da biata katılanlardan saymıştır.

4. Allah'ı ve resulünü sevdikleri bizzat Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır.

5. Allah yolunda yakınlarına karşı savaşmaktan çekinmemişlerdir. Nitekim Mücâdile sûresinin, "Allah'a ve âhiret gününe inanan bir toplumun babaları, oğulları, kardeşleri, akrabaları bile olsa, Allah'a ve Peygamber'e karşı gelenlere sevgi beslediklerini göremezsin" meâlindeki 22. âyetinin aşere-i mübeşşereye dahil ashap hakkında nâzil olduğuna dair bazı rivayet ve yorumlar bulunmaktadır.

Muhammed aleyhisselamın ümmetinin en üstünleri O'na iman ederek, mübarek yüzünü görmekle şereflenen Eshab-ı kiramdır. Eshabın da en üstünleri Hudeybiye'de Resulullah efendimize biat edip söz verenlerdir. Bunların da en üstünleri Bedir Savaşında bulunanlardır. Bunların da en üstünleri ilk Müslüman olan kırk kişidir. Bunların da en üstünleri Aşere-i mübeşşere; bunlardan en üstün olanları da, Hulefa-i raşidin yani dört halife olup, üstünlük sırasıyla Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali'dir.

Hz. Peygamber’in (A.S.M.) kendilerine Cennetlik olduklarını müjdelediği sahabelerdir. Bu kişiler Allah’ın emirlerine bağlılıkta ve din hizmetindeki fedailikte Allah’ın rızasını tam kazanmışlardır.

İslâm davasının çekirdek kadrosu denilebilecek bu simalar aracılığıyla çok sayıda insan İslam ile şereflenmiştir. Bu insanlar Hz. Muhammed (s.a.v)’e ve ona inananlara baskıların ayyuka çıktığı bir dönemde hem canları hem de malları ile cihad etmişlerdir. İslamın yayılmasında emekleri çoktur. İslamî hizmetlerde kullanılmak üzere mâlî harcamalarda neredeyse erişilmesi zor derecelere ulaşmışlardır. Dolayısıyla her çağın Müslümanı için Asr-ı Saâdet’te yetişmiş örnek bir kadroyu oluştururlar.

Bu isimler Müslüman olmaları yüzünden en yakınlarıyla ayrı düşmek durumunda kalmışlar ve hatta gerektiğinde hasım cephelerde dahi karşı karşıya gelmişlerdir. Dünyada iken cennetle müjdelenen on kişi Mekke döneminde kendileriyle Müslümanların feraha eriştikleri, huzura kavuştukları kimselerdir. Sabaha sağ mı yoksa bir müşrik darbesiyle yaralı yahut ölü mü ulaşılacağının müphemliğini koruduğu zor Mekke günlerinde, bu zatlar Hz. Peygamber’in çevresinden bir an bile ayrılmamışlardır. Her türlü ablukaya ekonomik ambargoya karşı boyun eğmemişlerdir.

Allah onlardan razı olsun. Rabbim bizleri onların yolundan ayırmasın. Amin...