Bu başlık S. Ars’ın hakkının teslim edilmesi açısından uygundur diye düşünüyorum. Gerçekten de Ars’ın T. Konyaspor’a dahil olduğu günden beri hayranlık verici bir performans sergiliyor. T. Konyaspor taraftarının böyle bir transfer yaptığı için teknik direktör ve yönetimine teşekkür etmesi gerekiyor.
Pazar günü oynanan Torku Konyaspor-Göztepe maçı seyir zevki açısından birinci sınıf bir maçtı. Konyaspor’un ve özellikle Erdal Kılıçarslan’ın futbolu izleyenleri futbola doyurmuştur diye düşünüyorum. Maçı izlerken Erdal’ın yeteneklerine istemsiz olarak hayran kalıyorum. Bir futbolcuya özel bir hayranlığınız vardır, geçmişte çok değerli bir katkısı olmuştur da o yüzden onun yaptığı her şeyi büyütürsünüz. Hayır Erdal Kılıçarslan’ı bu gözle seyretmiyorum. Herhangi bir Torku Konyasporlu futbolcu gözüyle açıyorum maçı ama daha sonra futboluna methiyeler düzerken buluyorum kendimi. Konya futbolu açısından çok büyük bir şans Erdal. Süper Lig’in her takımında rahatlıkla ilk 11’de oynayabilecek bir futbolcu. Takıma liderlik de yaptığını görüyorum. Özellikle bu özelliği O’nu olmazsa olmaz haline getiriyor. Kendi sahamızda 3-3 berabere kaldığımız Adana Demirspor maçından sonraki yazımda da yazmıştım “Erdal bu takımın saha içi lideri” diye. Hem karakteriyle hem de oyunuyla gerçek bir lider. O açıdan maçları mümkünse tamamlaması gerekiyor. Erdal’ı alkışlatayım derken bazen elimizdeki galibiyetten olabiliyoruz. PTT Lig’inin en başarılı birkaç hocasından biri olan Uğur Tütüneker bunu mutlaka görmüş olacak ki birkaç haftadır 90 dakika oynatıyor Erdal’a.
Torku Konyaspor bu galibiyet ile ve yakaladığı hava ile Play off için ciddi bir şans yakaladı. Ben bu yakalanan havayı Fenerbahçe’nin yakaladığı havaya benzetiyorum. Faydalı bir iki transfer ve takım olma bilincinin kazanılmasıyla her iki takım da liglerindeki diğer takımlara karşı bariz bir üstünlük kurdu. Mesela Fenerbahçe şu anki havasıyla hiçbir Süper Lig takımına kolay kolay kaybetmez. Aynı şey T. Konyaspor için de geçerli, T. Konyaspor da PTT Lig’indeki hiçbir takıma kolay kolay kaybetmez. Gönül isterdi ki bu hava sezon başında yakalansın ve şimdi direkt olarak çıkacak bir takım olmak için mücadele edilsin. Ama bu da önemsenecek bir başarıdır.
Fenerbahçe demişken, Fenerbahçe’nin Avrupa zaferini kutlamak isterim. Fenerbahçe Avrupa’da nasıl oynanması gerektiğini Türk takımları içerisinde en iyi bilen takım. Bizim büyüklerimiz Türkiye’nin büyükleri. Türkiye’de her maçı kazanmak, forse etmek ve hatta her maçta iyi oynamak zorundadırlar ama bu Türkiye için geçerli. Avrupa da böyle bir durum söz konusu değil. Aykut Kocaman’ın uluslararası vizyona sahip bir hoca olduğu da burada ortaya çıkıyor. Rakibine saygı duyan ve kendisiyle eş değerde gören bir Türk takımının bir Avrupa takımını yenmesi ve hatta elemesi zor değil. Bunu ispatlıyor Kocaman’ın Fenerbahçe’si. “Bate Borisov canım, ne olacak, yensin o kadarını da.” demekle olmuyor. Türk takımları şimdiye kadar bu kafa yapısıyla kimlere kimlere yenildi/elendi. O yüzden daha aklı başında olmak gerekiyor ve çok şükür ki Aykut Kocaman bunun farkında. Buradan Galatasaray’ın Schalke 04 maçına da geçmek mümkün. Schalke’yi o kadar değersizleştirdik ki... Schalke’ye “Takım değil, köy takımı” diyen sözüm ona futbol bilginleri bile çıktı. Asıl onlar yorumcu bile değillerdi ama farkında değildiler. Olan Galatasaray’a oldu. Fatih Terim çok büyük bir hoca. Schalke’nin değerini de büyüklüğünü de bilir. Bu gazlara da gelmezdi fakat medyanın da verdiği intiba ile yönetim ve taraftar bundan etkilendi. Belki bir kısım futbolcular da bu maruz kaldıkları psikolojiye uyum sağladılar. Neticede dediğim gibi olan Galatasaray’a oldu. Bana göre işi çok ama çok zora girdi Galatasaray’ın. Özellikle Sneijder gibi bana göre gereksiz bir transfer ile yönetimi hem Galatasaray’ı hem de Fatih Terim’i sabote ettiler. Başarısız bir sonuç durumunda sezon sonunda olan Fatih Terim’e olacak. Ama Schalke’ye köy takımı diyen bir kısım medya ve gereksiz yere Sneijder ve Drogba’yı alan Ünal Aysal yerinde kalacak. Bu da Türk futbolunun en büyük yarası.
STSL’e gelecek olursak, Fenerbahçe’nin Kasımpaşa karşısında bir varoluş mücadelesi verdiğini söyleyebilirim. Ben Fenerbahçe’nin bu gidişatının şampiyonluğa yürüyüş olduğunu düşünüyorum. Yıllardır izliyorum Fenerbahçe’yi, bu gidişatı bilirim. Bu yükseliş Galatasaray’ı rahatsız edecektir, tökezletecektir. Şampiyon son maça kalmadan Fenerbahçe-Galatasaray maçının sonucuna göre belli olabilir.
Şunu kesinlikle söylemem gerekiyor: Gerek Fatih Terim gerekse Aykut Kocaman bu sezon yeterince başarılı olmuşlardır. Ne Fenerbahçe muhalefetinin keyfi için ne de Galatasaray’daki anlamsız gerginlik sebebiyle Aysal istedi diye bu hocalar başarısız ilan edilemez. Her iki hoca da takımlarının büyük efsaneleri taraftarların da, yönetimlerin de, muhalefetlerin de bu iki değere sahip çıkması ve saygı duyması gerekiyor. Terim de Kocaman da bu saydıklarımın hepsinden daha başarılıdırlar. Bunu söylememdeki sebep şu Galatasaray eğer Avrupa’dan elenirse -ki öyle gözüküyor- ve lig de şampiyonluk kaçarsa fatura Terim’e kesilecek gibi görünüyor. Aynı şekilde Aykut Kocaman için de geçerli. Sezonu zadece Z. Türkiye Kupası ile kapatacak olursa başarısız kabul edilecek. Buna itiraz ediyorum.