Biliyorsunuz gündemi belirlemekte AK Partinin tabanını oluşturan çevreler zorlanıyor. Başarılı olamıyor.
Daha sosyal medyanın ne olduğunu anlamayan insan sayısı çok çok fazla bunun nedenlerini sosyolojik tahlille anlayabiliyorum.
Neticede AK Partinin tabanını oluşturan kesimin büyük çoğunluğu, (buna ben de dâhilim) köyden şehre okumaya geldik.
Okuduk evet bir yerlere geldik ama bu büyük baronların gündem belirleme hızına bugün ki Türkiye’deki muhafazakârların dinamikleri yetmemektedir.
“Medya çok önemli” diye şahsen ben yıllarca insanlara izah ettim durdum, ama anlatabildiğimi zannetmiyorum, medyanın ne olduğunu bile anlatabildiğimi zannetmiyorum.
Bugün Müslümanların ellerindeki kurumlar kesinlikle içler acısı durumda. İnternete yön veremiyoruz, televizyona yön veremiyoruz. Küçük oligarşilerimizi muhafaza etmek için koskocaman kurumları feda ediyoruz.
Aynı saflarda namaz kılanların küçük klanlarını korumak için koskocaman İslam davasına adeta ihanet içinde olduğunu görmek beni hasta ediyor ama ne yapabilirim, bir şey yapamıyorum…
AK Parti dönemindeyiz, TRT’yi izleyin, oradaki sunucular, spikerler hep bu dava ile yıllarca imbik imbik işlenmiş insanlar olmalıydı.
Ama olamadı, önce KPSS’ye kurban edildi bütün birikimler, ondan sonrada ahbap çavuş ilişkilerine…
Sabah erken saatlerde muhafazakâr medyanın televizyon kanallarındaki sabah haberlerini izliyorum. Çok izlenebilecek, bir tane bile program yok. İnsan yetiştirememişiz, rekabet edebilir, medyayı iyi tahlil etmiş, toplumun sinir uçlarını iyi bilen, toplumu doğruya yönlendirebilecek sunucular, haber yorumcuları yetiştirememişiz.
Yetişenleri de harcadık, hem çok ucuz gittiler, birisinin hırsına mesela kurban ediliverdiler, birisi başarılı arkadaşımızı kendisi için tehdit gördüğü için ayağını kaydırıverdi.
Bu tür onlarca vakıa anlatabilirim… Fakat boş boş konuşmuş olurum, burada önemli olan, asıl olan medyada AK Parti tabanının hala etkisiz olduğu gerçeğidir ve Müslüman kesim çoğunluktur bu ülkede, yüzde 99’dur belki ama hala gündemi belirleyememektedir.
Tamam, eskisi kadar Hürriyet gazetesi toplum üzerinde at oynatamıyor, saldırıları savuluyor, yalanları deşifre ediliyor ama gündemi hala Hürriyet Gazetesi ve onun alt dalları belirliyor.
Ülke 22 gündür onların istediğini konuşuyor, belki AK Partinin oyu artıyor ama milletin morali bozuluyor, insanların karamsarlığı artıyor. Ankara’da, İstanbul’da sokaklar cehenneme döndürülüyor. 200, 300 çapulcu polisin, devletimizin burnundan geliyor…
Bakın gündeme, Konya’ya 5. üniversite kuruldu, yahu sanki çocuk oyuncağından bahsediyorum, 5. üniversite diyorum… Ama kimse konuşmuyor, oturduğunuz yerde varsa yoksa Gezi Parkından çıkan ve CHP’nin daha epey bir süre canlı kalmasını istediği ülkemizin başının belası anarşist eylemler konuşuluyor.
CHP’li bir milletvekilinin kışkırtıcı yalan haberleri konuşuluyor.
Peki, o milletvekili zaten onun yalanının deşifre edileceğini bildiği halde gündemi belirlemek için sosyal medyada o resimleri paylaşmış olamaz mı?
Onların istediği pencerelerden bakıyoruz hayata, soruları biz soramıyoruz… Gündemi biz belirleyemiyoruz.
Oysa bugünün gündemini belirlemek geleceğin dünyasını inşa etmektir. Biz eğer bugün ritimleri belirleyebilirsek yarının sahibi biz oluruz, bizim medeniyetimiz olur ama belirlenen yolda yürürsek onlar nasıl istiyorsa öyle olur.
Evet, iktidar oluruz ama onlar para kazanır, onlar sanatçı olur, sinemayı, haber ajanslarını, televizyonu, reklâmı, interneti onlar yönlendirir bizim çocuklarımızın bizler yaşam şekillerini bile öğretemeyecek kadar aciz hale geliriz.
Uzun lafa gerek yok, bugün savaşlar bir “tık” ile olmaktadır. Anlayabilen, kavrayabilen, önce konumlana bilen kazanır, sona kalanda dona kalır, başkalarının penceresinden dünyaya bakar.
Sorumluluk hissetmemiz gerekiyor, hepimiz, sorumluyuz ve akıllıca bu süreci yönlendirebilmemiz gerekiyor.
Umarım başarırız, zira bunu başaran geleceği şekillendirecek ve insanlığın bizim başarılı olmamıza büyük ihtiyacı var…