Dün Anneler Günüydü. Hepimiz için çok derin ve önemli bir gün Anneler Günü. Sebebi ise o günü anlamlandıran ve onurlandıran, baş tacı olan, “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisine nâil olmuş annelerin olmasıdır. Ne kadar yazsak da, saatlerce konuşsak da anlamını ve kutsallığını sığdıracak cümleleri getiremeyiz belki yan yana.
Öncelikle anneler gününü bir güne ya da haftaya atfetmeyi pek doğru bulmadığımı söylemekten kendimi alıkoyamayacağım. Çünkü gerek Allah katındaki şerefe, gerekse tarihimize, kültürümüze savaşlardaki mücadelelerine kadar konu olmuş ve güç katmış böyle değerli ve onurlu bir varlığı yalnız bir günde hatırlanmayı beyinlere dikte etmek ne kadar mantıklı olabilir bilmiyorum. Annelerimizin kıymetini bilmeyip, bugün geldiğinde “Anneler Günü” diye sadece o gün formaliteden anma ya da hatırlatmaya çalışma çabasından ibarettir. Dolayısıyla biz kültürümüz ve dinimiz gereği böyle günlere gerek duymayız, çünkü değerlerini daima biliriz. Peki, böyle bir gün nasıl ve kimler tarafından ortaya çıkarılmıştır?
Anneler günü geleneği, Antik Yunanlıların Yunan mitolojisindeki pek çok Tanrı ve Tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa’nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlardı. ABD’de ise Anna Jarvis’ adında kişinin kaybettiği annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika çapında genişledi ve hızla dünyaya yayıldı. Bizde ise 1955 yılından itibaren kutlanmaya başlandı. Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakârlığa katlanan annelerden birini yılın annesi seçmektedir.
Anneler Gününün anılmaya başlanması ise ABD'de şu olayla gerçekleşir: Filedelfiya Eyaleti’nde 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi ölür. Annesini çok seven Jarvis’in üzüntüsü aylarca sürer. Hayatta kimsesi kalmayan Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamaz. Yaşama küser. Bir ara ölmeyi bile düşünür. Jarvis’in bu durumunu yakından izleyen komşusu Jarvis’le arkadaş olur. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis’e “İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur” der. Bu iki cümle, Jarvis’i çok etkiler. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşünür. Aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gider ve yerine anne sevgisinin sıcaklığı gelir. Artık annesini gözyaşları ile değil, sevinerek anmaya başlar, acıları azalır. İçinde arı-duru bir sevgi oluşur. Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti: “Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim” der. Bunu, ilk arkadaşlarına açar ve bu öneri toplumca benimsenir. Kentin Belediye başkanına gidip bu öneriyi anlatırlar. Daha sonra gazete ve dergilerde anlatılır. Çalışmalar kısa sürede sonuç verir. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırır.
Bu olay yalnızca annelerin değerinin şekil olarak ortaya konulmuş yanıdır aslında. Ne yazılara ne de şiirlere gerek vardır bu duygu için. Dokuz ay hiç şikâyet etmeden taşıyıp daha sonrasında hiç bir şeyinizden tiksinmeden, şikâyet etmeden büyüten, ölümüne kadar dahi üstünüze titreyen, gözünüze toz kaçsa uzakta ciğeri yanan bir manevi varlıktan bahsediyoruz. Her şeyi ilk onlardan öğreniyoruz ve nesilden nesile tüm tecrübeyi, kültürü, özü onlar sayesinde yaşayıp yaşatıyoruz. Çoğu kez her şeyi iyi bildiğimizi sanıp kalp kırıyoruz ve yine kaç yaşında olursak olalım kendimizi onların dizinde, onların özünde, onların sözünde buluyoruz. O yüzden birçok şey ya da kültür toplumdan topluma değişkenlik gösterse de evrensel olan şeylerden biridir annelik duygusu. Kıymetini artıralım… Saygısını çoğaltalım… En önemlisi bunu yüreklerine işleyelim, hissettirelim. Ne maddi şeyler, ne hediyeler anneye verilen sevgi, duyulan saygı ve vefa kadar ödül olamaz yüreklerinde. Tüm annelerin Anneler Gününü yürekten kutluyorum. Allah onları başımızdan eksik etmesin.