Yarın malumunuz HSYK seçimleri var, gelecek hafta Pazar günü ise Konya Baro Başkanlığı seçimi var.
İşte böyle bir süreçte, son günlerde meydana gelen olaylarda 35 ilde, 31 kişi hayatını kaybetti. Bu 31 kişinin büyük çoğunluğu karşılıklı grupların şiddet eylemlerinde hayatını kaybetti. İki emniyet görevlimiz şehit oldu. Olaylarda 221 sivil, 139 güvenlik görevlisi yaralandı. Yine bu olaylarda 212 okul binası, 67 emniyet binası, 25 kaymakamlık binası, 29 parti binası, çocuk yuvaları, Kızılay kan merkezleri ile belediye binalarının aralarında olduğu 780 bina, toplam olarak da 1113 bina yakıldı veya tahrip edildi. Şiddet eylemlerinde özel araçlar, belediye araçları, ambulanslar yakıldı ve toplamda 1177 araç kullanılamaz hale geldi.
Şimdi bu konuların HSYK seçimleri ile ya da Konya’daki Baro Seçimleri ile ne alakası var diyebilirsiniz? Ya da şöyle diyelim; hala böyle sorabilir misiniz?
Bir kere şundan hiç şüphe duymuyorum, CNN televizyonu nereden kontrol ediliyorsa, Almanya’ya bağlılığı ‘Hürriyet’ zanneden gazete nereden yönetiliyorsa, eşkıyalığın, ihanetin ‘Sözcü’sü gazete nereden besleniyorsa, ‘Zaman’eler nerden kontrol ediliyorsa, paralel ihanet çetesi oradan kontrol ediliyor, paralel ihanet çetesi nereden kontrol ediliyorsa gezici eşkıyalarda oradan kontrol ediliyordu. Gezici ihanet eşkıyaları nereden kontrol ediliyorsa işte şu son günlerde yaşanan bu vahşeti sergileyen teröristlerde oradan yönetiliyorlar.
Şimdi önce şu soruyu soralım, hala yargıçlarımız, savcılarımız paralel ihanet çetesinin üyelerini HSYK’da güçlü kılmak için oy mu verecekler?
Soruyorum, hiçbir şekilde vatana bağlılık hissetmiyorlar mı bu insanlar?
Konya Baro Seçimleri konusunda hala Ahmet Sorgun açıklama yaparak paralel ihanet çetesiyle Baro Seçimlerinde aynı çizgide olamayacakları, açıklamasını yapamayacak mı? Hala paralel ihanet çetesi ile arasına mesafe koyduğunu açıklayamayan,
1- Sayın Fevzi Kayacan 17 Aralık ve 25 Aralık darbe girişimlerini ne olarak görmektedir? 17 ve 25 Aralık operasyonlarına darbe diyebilmekte midir?
2- O darbe operasyonlarını hırsızlığa-yolsuzluğa yönelik operasyon olarak mı görmektedir? Çok net 17 ve 25 Aralıkta yapılanlar hırsızlık mı yoksa darbe operasyonu mudur?
Bu sorulara yanıt veremeyen Fevzi Kayacan ile arasına mesafe koyduğunu, onun listesini AK Parti Konya İl Teşkilatı olarak desteklemelerinin söz konusu olmadığını açıklayamayacak mı? Fevzi Kayacan’ın listesini örtülü olarak Ahmet Sorgun ve hukukçu arkadaşları desteklemeye devam mı edecek?
İşin daha kötüsü tabi, kendisini AK Partili olarak takdim eden, paralel ihanet çetesi ile mücadele yaptığını iddia eden birçok kelli felli AK Partili kalantor kalkıp Fevzi Kayacan ile aynı karede destek pozları vererek açıklama yapabiliyor.
İnanın üzülüyorum, biz Fevzi Kayacan bu sorulara net bir şekilde yanıt verebilseydi karşısında olur muyduk? Elbette hayır.
Ama paralel ihanet çetesi ile anlaşma yapılarak bu süreç yürütülemez.
Bunu açık ve net ifade ettik, yargının hangi kademesinde olursa olsun, paralel ihanet çetesinin mensuplarının etkili olması ülkemiz için milli güvenlik sorunudur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu böyle söylüyor. Peki, sizin için bu bir anlam ifade etmiyor mu Sayın Ahmet Sorgun? İnanın merak ediyorum.
Bu konu ile ilgili olarak ben şahsen bu köşemde bir kez bile kanıtsız bir iddiayı yazmadım.
Paralel ihanet çetesi MOSSAD’a hizmet ediyor dedik, yalan mı söyledik?
Bakın devletimizin belgelerine: dinledikleri bilgileri Sırbistan’da ve Almanya’da saklamışlar. IŞİD’in de en büyük destekçisi ülke olan ülkeye yani Sırbistan’a.
Buradan da MOSSAD’a gönderilmiş. Zaten MOSSAD’ın en büyük Avrupa Büroları Sırbistan’da ve Almanya’daymış.
Bunlar devletimizin bilgileridir, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Fikri Işık bunları çok güzel bir şekilde izah etti.
Vatana ihanet eden, “Türkiye İsrail’e, Amerika’ya bağlı kalsın” diye mücadele eden, Türkiye’nin BAS - CHP çizgisinde yönetilebilir kalması için mücadele veren paralel ihanet çetesi ile anlaşılarak bu yollar yürünebilir mi? Bir yere varılabilir mi? Yanlış yoldan doğru menzile ulaşılır mı?
Neyse gelelim Anayasa Mahkemesine…
İnanın bu konu bizim kalbimizi burkmaktadır, düşünebiliyor musunuz? Sayın Haşim Kılıç bizim dava arkadaşımızdı. Şimdi öyle enteresan kararlara imza atıyor ki Anayasa Mahkemesi insan şaşırıp kalıyoruz. Bir kez ölemeyenleri paralel ihanet çetesi bin defa öldürüyor, onları millete rezil rüsva ediyor.
Şimdi Anayasa Mahkemesi biliyorsunuz geçen gün CHP’nin isteği doğrultusunda TİB’in çok önemli hallerde (ki bunlar, devlet güvenliği, insan güvenliği gibi istisnai durumlardı) İnternete mahkeme kararı olmadan müdahale etme yetkisini iptal etti.
Yine bir başka kararla da atılan paralel ihanet çetesi mensuplarının tekrar devlet kademelerine girmesinin önünü açtı.
Kime gördünüz mü kime hizmet etmiş Anayasa Mahkemesi?
Merak ediyorum Sayın Haşim Kılıç sosyal medya üzerinden katliam çağrıları yapan, organize şekilde Vandallık yapan grupların eyleminde bir sorumluluk hissediyor mu?
Sayın Haşim Kılıç, sosyal medya üzerinden organize olarak Cemil Bayık’ın, Selahattin Demirtaş’ın çağrıları üzerine, BDP- HDP- PKK teröristlerinin organize bir şekilde 33 ilimizde insan katletmelerinde bir sorumluluk hissediyor mu?
Amerika şirketinin, teröristlerin haklarını koruyan Anayasa Mahkemesi acaba bir vatandaşımızın Adana’da sadece sakalı olduğu için, Kürtçe bilmediği için teröristlerce katledilmesinde bir sorumluluk hissediyor mu?
Şehit edilen polislerimizin Şahadetleri kabul olsun, acaba Haşim Kılıç ve arkadaşlarının şehitlerimizin ailelerinin yüzüne bakacak cesaretleri ve yüzleri var mı?
Ey Anayasa Mahkemesi Üyeleri sadece karar vermek midir göreviniz? Verdiğiniz kararın sorululuğunu alarak bu olaylardaki sorumluluğunuzu kabul edebilecek misiniz?
Sayın Haşim Kılıç paralel ihanet çetesinin mensuplarını korudun, Amerikan Şirketinin haklarını korudun, teröristlerin haklarını korudun, masum insanlarımızın hakları ne olacak, insanlarımız katledilirken sorumluluk hissettiniz mi?
Vatan ihanet edenler, vatanımızı talan etmek isteyenler, Amerikalı şirket, teröristler, CHP sizi kahraman olarak görüyor?
Peki, merak ediyor musunuz Sayın Haşim Kılıç ve Anayasa Mahkemesinin diğer üyeleri sizi bu millet ne olarak görüyor?
Çok açık yazıyorum, adil ve bağımsız bir yargı olmadan Yeniden Büyük Türkiye kurulmaz. Bunu sağlamak zorundayız ve anlaşılıyor ki buna Anayasa Mahkemesinden başlamak gerekiyor.
Ülkemizin geleceği için devletimiz Yargı’yı bağımsızlaştırmak mecburiyetindedir