Allah Kur’an-ı Kerim’de bakınız ne buyuruyor:
“Biz insana, ana/babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana/babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben Müslümanlardanım.” (Ahkâf 15)
Aile düzeninin temeli ANA için Rabbimizin buyruğunu daima hatırda tutmak, belirli güne hapsetmemek gerekir.
Ancak; yılın bir günü ANALAR için özel olarak ayrılmasının önemi de mutlaka vardır. En azından duyguların yoğunlaştırılması, toplum içinde dikkatlerin bir noktaya çekilmesi ve etkisi önemlidir.
Anneler günü bir kez daha kutlandı. Anne kıymetini bilenler, günü daha iyi değerlendirme fırsatını yakalamıştır.
Okullarda, vakıf ve derneklerde çeşitli kutlama etkinlikleri yapıldı. Annelerin bir güne sığdırılamayacak önem ve faziletleri işlendi. Çeşitli demeçler verildi. Seslerini duyuramayanlar , duygularını kendi gönüllerine nakşetti.
Ana deyince;
Kabil ve Habil’in anaları, ilk annemiz, atamız Hz. Hava aklıma gelir. Habil’in Kabil tarafından öldürüldüğünde, annenin evlat acısı hatırlanır.
Ana deyince;
Hz. İsa(A.S)’ın anası Hz. Meryem aklıma gelir. Mucize doğuşun izahı, insanların iftira ve hakaretlerine göğüslemek için, kundaktaki bebekten izah bekleyen mübarek ana endişesi hatırlanır.
Ana deyince;
Hz. Süleyman(A.S)’ın karşısındaki anne aklıma gelir. İki anne arasında paylaştırılacak yavruyu, ebediyen kaybetmek endişesi ile, hakkından feragat eden gerçek ana sevgisi hatırlanır.
Ana deyince;
Hz. Musa(A.S)’ın annesi aklıma gelir. Firavun’un erkek çocukları katledişi, çocuğunu kurtarmak ümidi ile, Allah(C.C)’a güvenerek NİL nehrine emanet edişi hatırlanır.
Ana deyince;
İsmail (A.S)’ın annesi Sare validemiz aklıma gelir. Yavrusuna su bulmak için çırpınan, kurban edilmek üzere, çocuğu elinden alınan annenin Allah(C.C)’a güven ve teslimiyeti hatırlanır.
Ana deyince;
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed(A.S)’ın annesi Hz. Âmine validemiz aklıma gelir. Ebva köyünde, ölüm kapıyı çaldığı anda, sevgili yavrusuna son sözleri, sonsuz güvenle Allah(C.C)’a emanet edişi ve kalbinin titreyişi hatırlanır.
Ana deyince;
Çanakkale zaferi aklıma gelir. Vatan için cihada yavrularına kına yakarak “Onbeşliler” tereddütsüz cepheye uğurlayan anneler hatırlanır.
Ana deyince;
Eşsiz ülkem ANADOLU aklıma gelir. Fedakâr, çilekeş, her türlü övgünün üzerinde, ailenin temel taşı ANALAR, analarla dolu “ANADOLU” hatırlanır.
Ana deyince;
Rahmetli ANAM aklıma gelir. Anneler akıldan çıkarılır mı ki hatırlansın? Anneler her an yaşasın/yaşamasın akıldan çıkmaz.
“Ana başta tac imiş, a derde ilaç imiş. Bir evlat pir osa da, bir anaya muhtac imiş.”
Ana deyince;
Rahmetli Necip Fazıl’ın dizeleri aklıma gelir:
“Bir zincir istiyorum, hırsımı bağlayacak,
Bir yangın istiyorum, ruhumu dağlayacak,
Bir ANA istiyorum, başımda ağlayacak.”
Ana deyince;
Anneler hakkında söylenen özlü sözler aklıma gelir.
-“İyi bir anne bin öğretmene bedeldir.”
-“Her yaşlanmış insanın içinde, annesini özleyen bir çocuk vardır.”
-“Kadına saygılı ol, çünkü o insanoğlunun anasıdır. (Hz.Ali)”
-“Anamın ekmeğine kuru, ayranına duru demem.”
Ana deyince;
Peygamber Efendimizden nakledilen, “Cennet anaları ayakları altındadır.” Hadis hatırlanır.
Ana deyince;
Müslüman ülkelerin içinde bulunduğu perişanlık, bu perişanlıkta anaların çektikleri çileler hatırlanır.
Ana deyince;
ANA deyince akan sular durur. Ana payesi ALLAH’ın bir lütfudur. Analara KEM SÖZ eden, kendi mayasının tarifini yapmaktadır.
Ahirete intikal eden bütün ANALARA rahmet diler, hayat mücadelesinde en büyük payı olan ANALARA saygı ve hürmetlerimi sunarım.