Amerika ne yapıyor?

Ali Kaya

Son günlerde ülkemizin gündemini Evet-Hayır referandumunun tartışmaları meşgul ederken çok uzaklarda okyanuslar ötesinde yani Amerika da yine Müslümanları ilgilendiren kararlar alınmaktadır. Bu karar ile tüm dünya Müslümanların Amerika’ya girişini yasaklayan yeni Amerika başkanı Trump’ın imzaladığı kararnamenin yankıları konuşulmakta ve bir Müslüman olarak bizleri kaygılandırmaktadır. Konumuzu kısaca açıklayan bir atasözümüz var oda Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur. Bunu da Amerika başkanının başkan olmadan önce yaptığı açıklamalarda görebiliriz. Bunu açarsak.

ABD Başkanı seçilen Donald Trump 2015 yılı aralık ayında seçim kampanya çalışmalarını yürütürken yani Cumhuriyetçilerin başkan aday adayı iken Kaliforniya eyaletinde yapılan silahlı saldırı sonrası yaptığı açıklamalarda kamuoyu yoklamalarında Müslümanların Amerikalılara nefret beslediğini ve bunun Amerikalılar için risk oluşturduğunu belirterek ‘’bu nefret nereden geliyor ve nerelerden kaynaklanıyor, bunu bulmak zorundayız.’’ Diyerek Müslüman göçmen ve turistlerin geçici olarak ülkeye girişinin kapatılması gerektiğini söylediği zaman ABD yani Beyaz Saray dahil tüm dünya ülkelerinin tepkisini çekmişti. Güya Müslümanlar Amerikalılara nefret besliyormuş ve bu yapılan saldırılar bu nefretin sebebi gibi gösterilerek,  yine tüm dünyada yükselen İslamofobinin hızlanmasını sağlayan açıklamalar olarak görmüş ve kınamıştık. Geçen yıl Amerikalılar seçimlerini yaptı ve Donalt Trump Amerika’nın  yeni başkanı oluverdi ve iki hafta önce tüm medya ve halk önünde İncil’e el basıp yemin ederek başkanlık koltuğuna oturdu. Hristiyanların kutsal kitabı İncil’e el basarak yemin etmesi tamamen doğal olmakla beraber Amerika’nın başkanı tüm eyaletlerde yaşayan insanlar sadece Hristiyan’lar değil  Yahudi, Müslüman veya Ateistler veya Budistler de yaşamaktadır. İnsanların inançlarına saygılı olan tüm Amerikalılar başkanın İncil’e el basarak yemin etmesini yobazlıkla suçlamadılar veya laiklik elden gidiyor diye sokaklara da dökülmediler, bizde olsaydı medyadan ana muhalefet  partisi de laiklik elden gidiyor şeriat geliyor diye yaygaralar koparırdı. Neyse konumuza dönersek Amerika başkanı ‘’ Ulusu yabancı teröristlerin ülkeye girişinden koruma.’’ Başlıklı kararnamesine göre Irak, İran, Libya, Somali, Sudan, Suriye ve Yemen gibi ülkelerden gelen Müslümanların ülkeye girişini engelleyen bir karar olmaktadır.

Amerika başkanı koltuğa oturur oturmaz yedi Müslüman ülke vatandaşlarını Amerika’ya girişini engelleyen  bu kararnameye imza atmasının yankıları sürerken bizler hala medeniyetin,  demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği sandığımız Amerika’nın gerçek yüzünü görmemeye devam edecek miyiz. Atasözümüze geri dönersek Trump zaten daha seçilmemişken bunu dillendirerek seçim kampanyalarında  Amerikalılardan oy istemişti ve de Amerikalılar bunu başkan yaparak ödüllendirdiler ve başkan Trump da koltuğa oturur oturmaz seçim kampanyasında verdiği vaadleri yerine getirmeye başladı. Diğer taraftan Suriye’de PYD terör örgütüne zırhlı araç ve ağır silah yardımı yapması da Obama’nın Suriye politikalarını takip edeceğe benziyor. Kimilerine göre dünyayı çok kötü günlerin ve küresel gerilimlerin beklendiği veya bu gerilimlerin Dünya savaşına sürükleneceğine benzer yorumları görmekteyiz.  Şimdi tüm dünyadaki siyaset  yorumcuları Trump’ın seçim vaadlerini  sırayla nasıl yapacağını yorumlarken gözümüzden kaçan Trump’ın ne yapacağı değil Amerika’nın menfaatlerinin ne olduğudur, neyi planladığıdır, bizlerin esas buna kafa yormamız gerekir ve ona göre politikalar üretmemiz gerekir. Önümüzdeki dönemlerde Trump’ın Türkiye politikasını bekleyip göreceğiz fakat pek fazla umutlu olmamız gerekir. Dedik ya Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur. SAYGILARIMLA