İlkesi olmayanın liderliği de olmaz.
Çünkü liderlik vasfının en büyük göstergesi ilkelerdir.
Gerçek bir lider, söylem ve eylemleriyle topluma yön verir, kalabalıkları peşinden sürükler. Özü-sözü bir olur. Halkına karşı samimi olur. En önemlisi de yalan söylemez. Duruma göre hareket etmez. Sevilir, sever, halkına güven verir.
Gerçek bir liderin davası olur, bu davası da ilkelere dayanır. Menfaatler için ilkelerinden taviz veren bir siyasetçi asla gerçek bir lider olamaz.
Genel başkan olabilir lakin lider olamaz.
Halkın peşine takılacağı liderde aradığı en önemli özellik budur.
Çünkü halk yalancı siyasetçiyi sevmez! Yanar döner siyasetçiden ise çok korkar, hiç güvenmez.
Duruma göre hareket eden, ufak hesaplarla rota çizen, ilkeleriyle zıt düşen siyasetçiye hiç itibar göstermez.
İşte Türkiye en çok bundan çekiyor!
Türkiye ne çekiyorsa ilkesiz siyasetten çekiyor.
Ufak menfaatler uğruna ilkelerinden vazgeçen siyasi meftalarla dolu olan ülkemizde, özellikle bu seçim döneminde bunun pek çok örneğiyle karşılaştık.
Babasının bakkal dükkanından gofret dağıtır gibi makam dağıtan siyasetçilerden tutun da üç beş milletvekilliği kapmak için tüm değerlerinden vazgeçen siyasilere kadar pek çok örnekle karşılaştık.
Bunun son örneği de Ümit Özdağ oldu.
Siyasi hareketini Suriyeli karşıtlığı üzerine kuran ve daha sonra ATA İttifakı ile birlikte Atatürkçü-Milliyetçi bir çizgiyi benimsediğini söyleyen Özdağ, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların ardından Kılıçdaroğlu’nun masasına oturmaya karar verdi.
Ama ne masa!
Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP/YSP’nin sırtında taşıdığı masa.
PKK terör örgütü liderlerinin terör yuvalarında çektikleri videolarla açık açık destek verdiği bir masa.
FETÖ’nün ve azgın militanlarının ateşli bir şekilde savunduğu, yönlendirdiği topal bir masa.
Kaset kumpaslarının, şantajların, tehditlerin, yalanların havada uçuştuğu bir masa.
Bu masa kumar masası diyerek masadan kalkmaya yeltenenlerin bir şekilde tekrar masaya oturtulduğu tutarsız bir masa.
Amerika’nın ve Avrupa’nın medyasıyla ve hatta yöneticileriyle istisnasız destek açıkladığı kapitülasyon ürünü bir masa.
Ermenistan’ı, Yunanistan’ı başta olmak üzere tüm düşman ülkelerin açıklamalarıyla destek çıktığı, el ovuşturduğu bir masa.
Savunma sanayisine, İHA’lara/SİHA’lara dokunacağını söyleyenlerin yancılık yaptığı bir masa.
Benzemezliklerin, ilkesizliklerin, tutarsızlıkların, yalanların ve kumpasların örtü yapıldığı bu masada an itibarıyla Yeşil Sol Parti ve Ümit Özdağ birlikte mücadele verecek.
Terör örgütü PKK’nın uzantısı HDP’nin yan sanayisi YSP ve sözüm ona milliyetçi Zafer Partisi ortak hareket edecek.
İki taraf da bu durumdan rahatsız olmuyor.
Açıklamaları da o yönde.
Ben en azından göz boyaması bile olsa Yeşil Sol Parti'den "tarafsız kalacağız" açıklaması bekliyordum.
Hakikaten de hiçbir film senaryosu bile bu kadar absürt ve saçma olamaz.