Ekonomide yaşanılan sıkıntılar günden güne artıyor. İşin tuhaf tarafı altın ve dövizde yaşanılan hareketliliğin ülkenin ekonomik yapısıyla da, piyasanın gerçekleriyle de uyuşmaması. Fakat altın ve dövizdeki artışı göz ardı edemiyoruz, çünkü alakası olsun olmasın her şeye zam bu ikili bahane edilerek yapılıyor. Hükümet iyi niyetli adımlar atmaya çalışıyor ama bu zam yağmuruna engel olamıyor, stokçular yüzünden birçok ürüne ulaşılamıyor. Sabretmeye devam ediyoruz…
Türkiye ekonomisi üzerine oyun oynamaya devam ediyorlar. Kurdaki artış ve onun etkisiyle altın fiyatlarının uçması temelde buna bağlı. Faiz indirimi, kısmi bir artışa neden olsa da ülke ekonomisinin fişini çekmeye çalışan içeride ve dışarıdaki düşmanlar nedeniyle piyasanın ele alınır bir hali kalmadı. Ekonomistler mantıklı bir yorum yapamıyor, çünkü yaşanılanlar mantıklı değil, tamamen siyasi. Osman Kavala’nın tutukluluğun devam edeceğinin açıklanmasının ardından bile dolar yaklaşık 50 kuruş arttı. Bu oyunun farkındayız ama farkında olmak yetmiyor, bize bir şey kazandırmıyor. Hükümetin bir an önce piyasaya, özellikle temel gıda maddelerinin fiyat ve tedarik sorunlarına müdahale etmesi gerekiyor.
Akaryakıt fiyatları son üç-dört ayda neredeyse ikiye katlandı. Ayçiçeği yağı, şeker ve un gibi ürünlerin fiyatları artarken stokçular nedeniyle yüksek fiyata bile ürün bulunamaz oldu. Hükümet beş büyük market zincirine ceza kesti ama onlar da vatandaşı yoklukla terbiye edip ceza kesmeye çalışıyor. Beş büyük markette kendi markalarıyla uygun fiyata sattıkları pek çok ürüne ulaşılamıyor. Onun yerine marka ve daha pahalı ürünleri satmaya başladılar. Resmen hükümete savaş açıp, vatandaşla dalga geçiyorlar. Hükümet ise serbest piyasa diyor ama işin serbestliği kalmadı.
Toprak Mahsulleri Ofisi yeterince buğdayımız var diyor. Mesele buğdayın ya da unun eksikliği değil ki. Fabrikaların elinde yeterince buğday ve un var. Lakin fiyatlar sürekli artığından piyasaya sınırlı sayıda ürün sokuyorlar. Her ilde sayısı beşi geçmeyen büyük un fabrikaları kendi aralarında anlaşıp kafalarına göre fiyat belirliyorlar. Ankara’da ekmeğe 50 kuruş zam geldi. 200 gram ekmek iki lira yirmi beş kuruş oldu. On liraya dört ekmek alınabiliyor. İki gün sonra Konya’da da kesin zam gelir. Çünkü Konyalı fırıncılarımız kompleksli, Ankara’dan geride kalmayı kendilerine yediremezler(!) TMO’nun elinde un fabrikası da olmalı. Elindeki buğdayı uygun fiyata una dönüştürüp piyasaya sürmeli. Fırıncılar cinslik yapıyorsa belediyeler eliyle kendi ekmeğini de üretmeli. Piyasada böyle bir rekabet oluşmadığı sürece biz ne dersek boş. Serbest piyasada rekabet olur. Bizim piyasanın sadece adı serbest, her alanda tekelleşme var. Birkaç yıl önce Çumra’da bir fırın ucuza ekmek üretip Konya merkezde satışa sunmuştu. Fırıncılar, adamın ocağına incir ağacı diktiler. Bu yüzden rekabet devlet eliyle olmalı.
Olağanüstü zamanlardan geçiyoruz. Bu süreçte devletin piyasanın her alanında aktif rol alması gerekiyor. Serbest piyasa masallarının ne vatandaşa, ne de 2023 seçimleri öncesinde hükümete bir faydası var. İyi niyetin fazlası suiistimal ediliyor. Hükümetin daha agresif tedbirler alması gerekiyor. Tarım Kredi’nin marketleri maalesef sınıfta kalmaya devam ediyor. Son yapılan zamlardan örnek vermek gerekirse Ayçiçeği yağında beş büyük zincir marketle arasında sadece bir buçuk liralık bir fark var. Yüzde beşe bile tekabül etmiyor. İşin ilginç tarafı Tarım Kredi’nin marketlerinde bile yağa ulaşmak mümkün değil. Satış görevlileri haftanın belli günlerinde yağın geldiğini ve o günde tükendiğini söylüyor. Üretim tüketim dengesi sağlanamamış. Şeker başta olmak üzere pek çok ürün ise diğer marketlerden daha pahalı.
Stokçuluk yapıldığı ortada. Stokçuluğu kimin yaptığı da belli. Serbest piyasa masallarını bir kenara bırakıp bir an önce gereken müdahale yapılmalı. Hükümet ‘stokçulara üç gün süre veriyorum, piyasaya ürün sunmayanların depolarındaki ürünlere el konulacak’ diye bir açıklama bile yapsa önemli ölçüde denge sağlanır ama nerede?
Vatandaşın artık dayanacak gücü kalmadı. Birçok ürünün fiyatı günlük değişmeye başladı. Oynanan oyunun farkındayız ama farkında olmak özellikle kara kışın yavaş yavaş kendisini hissettirdiği günlerde yetmiyor. Hükümetin bir an önce acil çözüm bulması gerekiyor. Aksi halde meydan akbabalara kalacak…