Çerkezköy ilçesinde yaşayan 57 yaşındaki Mustafa Erdoğan, çalıştığı fabrikada geçirdiği iş kazası sonrasında hastaneye gitti. Burada doktorların kendisiyle ilgilenmediğini iddia eden Erdoğan, sağlık çalışanları hakkında şikayette bulunmak için ALO 184 hattını aradı. Telefon görüşmesini yapan Erdoğan, "Birileri gibi silah alıp hastaneyi mi tarayalım" dedikten sonra evine geçti. Sonrasında ise kapısında polisleri gören Erdoğan, neye uğradığını şaşırdı.
27 Aralık'ta geçirdiği iş kazasında sol elinin başparmağının kırıldığını, kazanın ardından şirket aracıyla Çerkezköy Devlet Hastanesi'ne götürüldüğünü ve acilden giriş yaptığını belirten 5 çocuk babası Mustafa Erdoğan, "Hastanedeki tedavinin ardından evime geldim. Ertesi gün, 28 Aralık'ta hastaneye gittim, "Kapaklı Karakoluna gidip iş kaza raporunu alacaksın" dediler. Kapaklı'dan iş kazası raporumu alıp Çerkezköy Devlet Hastanesi'ne geldim. Pansumanın ardından sargı yaptırmam lazım, hemşire beni sargı odasına almadı. "Ben saramam" dedi. Beni kapı dışarı etti. Başhekime gittim, başhekimle o gün görüştüm. "Tedavini yapacaklar" dedi, yine tedavimi yapmadılar. Doktora çıktım. Doktor eline makas aldı acilin sardığı sargıyı kesmeye kalkıştı ben kestirmedim. "Sargı yapmayacaksanız, tedavimi yapmayacaksanız evraklarımı verin ben gideyim özel hastanede tedavi yaptırayım" dedim. Onu da yaptıramadım" dedi.
Bir anlık sinir yüzünden polisleri kapısında buldu
2 Ocak günü saat 10.00 sıralarında yeniden hastaneye giderek sıra numarası aldığını söyleyen Erdoğan, "Pansumanımı yaptırıp sargımı yaptırmaya çalıştım. Sargı odasındaki 2 hemşire yine beni içeri almadı, kapı dışarı etti. Başhekimin odasına giderken güvenlikler beni yakaladı. Bir bayan geldi başhekimin işi olduğunu söyledi. "Bekle görüştüreceğim" dedi, yarım saat bekledim başhekim yine yok. 3 tane güvenlik bana saldırmaya başladı. Ben sinirlenerek biraz yüksek sesle konuştum. Ben kötü bir kelime konuşmadım, kimsenin ağzını burnunu da kırmadım. Hastaneden çıktıktan sonra evime giderken Alo 184 hattını aradım, derdimi anlatmaya çalıştım. Alo 184 hattındaki bayan bir şey dedi ben sinirlendim. Sinirle kötü sözler söyledim. Akşam yemeğini yedim telefonum çaldı. "Polis memuruyuz, aşağıya gelir misin" dedi. Aşağıya indim, hemen beni arabaya aldılar, Çerkezköy karakoluna getirdiler. Karakolda da Allah razı olsun hemen evrak işlerimi hallettiler, evrakım da burada. Alo 184'ün mağduruyum, bunu İçişleri Bakanı da görsün, Sağlık Bakanı da görsün. Evrak işlerimi yaptılar, "sen evine gidebilirsin" dediler. Benim suçum ne ki polis gelip beni evimden aldı. Başhekimin cezasını ben mi çekeceğim? Onları açığa alıp soruşturma yapıp da beni çağırsalar ben de ifademi veririm. Ben suçluysam ben cezamı çekerim, onlar suçluysa onların cezasını çekmesi lazım. Ama ben bunun peşini bırakmayacağım" diye konuştu.
"Başkaları benim gibi mağdur olmasın"
İçişleri Bakanına ve Sağlık Bakanına da seslenen Erdoğan, "Eğer benim bir suçum varsa ben çekmeye razıyım ama sizin onlara cezalarını vermeniz gerekiyor. Açığa alacaksanız açığa alacaksınız. Herkes işini doğru düzgün yapsın. Ben mağdur oldum, başkaları mağdur olmasın. Hastane oturma yeri değil. Benim sağlık durumum iyi olsa zaten oraya gelmem. Ben iş kazası geçirerek oraya geldim. Benim parmağım kangren olursa, tutmaz çürürse bunun hesabını kim verecek? Başhekim mi verecek? Onun keyfi yerinde. İnsan çıkar "bu vatandaşın neden tedavisi yapılmıyor" diye personeline sorar. Onu herhalde oraya oturup çay kahve içsin diye koymamışlardır. Benim art niyetim yok, durup dururken onlara iftira da atmıyorum. Benim elimin hali ortada. Sağlık Bakanlığından, İçişleri Bakanlığından konuyla ilgilenmelerini istiyorum. Beni de çağırsınlar. Ben de ifademi vereyim. Mağdur olan benim ama onlar benden şikayetçi oldu. Ben bu yaşıma kadar kimseye zarar vermedim" dedi.
Mustafa Erdoğan, adliyeye giderek, Alo 184 hattı üzerinden görüştüğü personelden, Çerkezköy Devlet Hastanesi başhekiminden ve pansuman bölümündeki hemşirelerden şikayetçi olacağını söyledi.