Almanya’da faaliyet gösteren ve Aile Bakanlığınca desteklenen İslam ve Müslüman Düşmanlığı Karşıtı İttifak'ın (CLAIM) ilk kez hazırladığı Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu kamuoyuna açıklandı.
Raporda, 2022'de Müslüman karşıtı 898 ırkçı vakanın kaydedildiği ve bu verilerin her gün iki vakanın yaşandığı anlamına geldiği belirtildi.
Belgelenen vakaların arasında Müslümanlara karşı kışkırtıcı ifadeler, hakaretler, tehditler ve saldırılar ön plana çıktı.
Raporda, özellikle başörtülü kadınlar ve öğrencilerin büyük ayrımcılığa maruz kaldıklarına işaret edilerek, çözümün toplumun duyarlı hale getirilmesinde olduğu vurgulandı.
Raporda genel olarak Müslümanlara yönelik ayrımcılık, incitici davranış, saldırı, mala zarar verme, kundaklama ve diğer şiddet eylemlerinin gerçekleştirildiği bildirildi.
"Acilen ihtiyacımız olan şey, toplumun ortasından gelen, bundan etkilenenlerle gerçek bir dayanışma"
CLAIM Yöneticisi Rima Hanano, Müslüman karşıtı ırkçılığın pek çok insan için gündelik ve çoğu zaman acı verici bir deneyim olduğunu belirterek, bu konuda 10 maddelik eylem planı sunduklarını anlattı.
Çalışmalarda özellikle Müslüman karşıtı ırkçılığın günlük yaşamda çoğu zaman fark edilmediğini deneyimlediklerine dikkati çeken Hanano, "Bu durumdan etkilenenlerin deneyimleri, yetkililer ve toplumun geneli tarafından sıklıkla sorgulanıyor. Eksik olan sadece Müslüman karşıtı ırkçılığın anlaşılması ve tanınması değil. Acilen ihtiyacımız olan şey, toplumun ortasından gelen, bundan etkilenenlerle gerçek bir dayanışma, her gün yaşadıkları nefretin yasaklanmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Alman Uyum ve Göç Araştırmaları Merkezi (DeZIM) yetkilisi sosyal bilimci Dr. Cihan Sinanoğlu da özellikle Müslüman kadınların sağlık sisteminde ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirterek, "Rahatsızlığı bulunan kadınlar, doktorların ağrılarını ya da şikayetlerini çok dikkate almadıkları gerekçesiyle başka doktorlara gitmek durumunda kalıyorlar." ifadelerini kullandı.
CLAIM araştırmacısı Elisabeth Walser de ülkede Müslümanların maruz kaldığı ırkçılığın daha fazla olabileceğini çünkü birçok kişinin bu vakaları bildirmediğini ya da bildirmek için danışacağı kurumlardan haberdar olmadığına işaret etti.
Müslüman karşıtı ırkçılık mağduru birçok kişinin ya güvenlik makamlarına güvenmediğini ya da güvenlik yetkililerinin bu vakaları Müslüman karşıtı ırkçılık olarak kategorize etmeyi bilmediklerini kaydeden Walser, bazılarının da şikayetçi konumundayken mağduriyete uğrama korkusuyla yaşadıkları olayı amirlerine iletmediklerini anlattı.
Walser, tüm bunlar için Müslüman karşıtı ırkçılıkla topyekun mücadele edilmesi ve tüm toplumun bu konuda duyarlı hale getirilmesi amacıyla çalışmalar yapılmasının önemini vurguladı.
Müslümanların maruz kaldığı ırkçı davranışlar konusunda örneklere de yer verilen raporda gençler ve çocuklara yönelik ırkçı saldırıların arttığı, başörtülü hamile kadınların karnına tekme atıldığı kaydedildi.
Raporda yer alan verilerin beş eyaletteki on danışma merkezinden, I-Report portalından, siyasi amaçlı şiddet istatistiklerinden, polisten ve basındaki haberlerden derlendiği belirtildi.