“Onlar Allah’ı, kudret ve azametine yaraşır bir şekilde tanıyamadılar.” (Zümer Sûresi 67).
Resûlullah Sallellahü Aleyhi ve Sellem Efendimiz, bir gün hutbede bu âyeti okumuş ve şöyle buyurmuştur:
“Allah Teâlâ gökleri ve yıldızları küçük bir çocuğun topu elinde çevirdiği gibi çevirir ve o gün şöyle buyurur:
"Ben bir Tek İlâhım, Hükümdarım, Cebbârım! Büyüklük yalnız Bana aittir! Nerede dünya hükümdarları? Nerede dünyadaki zorbalar, mütekebbirler?”
Hadisi nakleden sahâbî diyor ki:
“Peygamberimiz (s.a.s.) bunları söylerken öyle titremeye başladı ki, biz minberin yıkılacağını sanarak korktuk.” (Buhârî, Tefsir 39/3; Müslim, Munafikûn 24; İbn Mâce, Mukaddime 13)
Allah’ın kudret ve azametine şahid oluyoruz. O dilerse neler olmaz ki? Büyüğüm diyenlerin hali ne kadar perişan. Allah'ı unutup nefis, heva ve dünyalığına tapanların vaziyeti işte ortada! Allah Celle Celâlühü, nasıl da ders veriyor insanlığa. Yani "insanlığı" bitmiş insanoğluna. Olanlar; mal, mülk, saltanat, makam, mevki, şöhret peşinde koşan ve Allah’ın dinine düşman olup mazlumları yok etmeye çalışanlara ders tabii ki. Dünyanın en azılı zalimleri düşünmeli bu ikazı.
Dilerse bir anda yok eder. Yakar kül eder, yıkar yok eder, afetlerle mahveder. Helak olan kavimlerin kıssaları var Kur'an-ı Kerim'de.
Nuh, Lût, Âd, Semûd. Daha neler var ibret olarak. Allah’ı unutan, şehvetine teslim olan, O'na ortak olarak putlar edinenlerin halini görürüz bu kıssalarda.
Lgbt diye bağıraşanlara da örnekler var orada. Vezüv yanardağının patlamasıyla taşlaşanları görüyor bugünün dünyası. Onlar çiftleşme halinde bu azaba uğramışlardı.
Küçücük yavrucakların ölmesini isteyen, soykırımı destekleyen, her türlü yokluk ve işkenceye teşvik edenler var değil mi dünyada. Onları da, sizi Yaratan yarattı diyoruz. Ama hep "biz" diyorlar.
İşte feryatların karşılığı. Alınan o âh'lar. Efendimiz Sallellahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyururlar:
“Mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.” (Müslim, Îmân, 29.)
Allah Celle Celâlühü, işiten ve görendir. Karşılığını verendir. Zulümle kim abâd olmuş ki? O yavrucaklar, nineler, dedeler, analar şikayet etti Gazze'de, Suriye'de ve daha nice yerlerde.
Hani Kur'an-ı Kerim'de iki bağ sahibi adam vardı ya! Bağlarının yok olmayacağını zannedip Allah'a ortak koşan. Allah c.c onun bağını çer çöp haline getirivermişti. Sonra da dizlerine vurunmuştu:
"Keşke Rabbime ortak koşmasaydım," diye.(Kehf suresi 42)
Kehf suresi 32-42 arasını iyi okumak lazım. Hatta helak olan kavimlerin ibretlik hallerini de.
İşte Amerika'nın en zengin ve şöhret sahiplerinin hali de böyle oluverdi. Allah c.c bakınız ne buyurur:
"Hiç biriniz ister mi ki, ağaçlarının arasından ırmaklar akan, içinde her çeşit mahsul bulunan, hurma ve üzümlerle dolu bir bahçesi olsun; sonra kendisine tam ihtiyarlığın gelip çattığı, bakıma muhtaç çocuklarının da bulunduğu bir sırada âniden ateşli bir kasırga gelip o bahçeyi yakıp kül etsin? Elbette istemez. İşte Allah, düşünesiniz diye size âyetleri böyle açıklıyor." (Bakara suresi 266)
"Ateşli bir kasırga" ifadesini görüyoruz. Kasırgadaki ateş asırlar öncesinden haber veriliyor. Zaten göklerden inen ateşi net bir şekilde görüyoruz şimdi.
Sen ne yücesin Allah’ım! "Gazabından rızana sığınırız, azabından affına sığınırız."
Yüce Rabbimiz yine şöyle buyurur:
"Sakın Allah'ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma; gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne kadar onları ertelemektedir." (İbrahim suresi 42)
Allah'ım! Senin kudret ve azametinin karşısında ne durabilir ki? İman eder ve tasdik ederiz.
Allah’ım! Bizi kulluğuna kabul buyur ve günahlarımızı affeyle. Sevgili Rasülüne ittiba edenlerden eyle!
Allah'ım! Sen mazlumların âhını işitir ve intikam alırsın. Tarihte nice kavimler azabını tadıp helak oldular.
Ya Rabbi! Ümmeti Muhammed'e uyanış ve diriliş nasip eyle! Yardımını lûtfeyle!
Ya Rabbi! Dünyada iken Yüce Zât’ına boyun eğmeyi ve aşkınla kulluk etmeyi nasip eyle bizlere. Bu dünyaya aldanıp da Seni unutanlardan olmayalım Allah’ım! (Âmin!)