İnsanların size fayda ve zarar verme konusunda yerdeki cansız bir taştan ya da yerinden kımıldayamayan bir ağaçtan hiçbir fazlalığı yoktur. Hükümdar birdir, zarar veren tektir, menfaat sağlayan tektir, hareket ettiren ve durduran tektir, başınıza belaları tebelleş ettirip sıkıntıya sokan ve onları def edip sizi rahatlatan tektir, nimetleri, makamları, mülkleri veren ve geri alan tektir, yolları kapatıp engelleyen ve yeniden açan tektir, sevdiren ve nefret ettiren yegânedir, ağlatan ve güldüren bir tanedir. O hayat sahibidir, canlıdır, bütün evreni ayakta tutandır. Sizden önce O vardı, atalarınızdan önce O vardı, varlığı yaratmadan önce O vardı. Sonsuz geçmişte O vardı ve sonsuz gelecekte yine O olacaktır. Eğer O’na “Allah’tan başka ilah yoktur.” şehadetinin hakkını vererek iman etmeyi başarırsanız, size kendi katında, kendisiyle birlikte mutlu ve bitmeyen bir yaşam vereceğini vaat ediyor.
Burada şunu da açıkça söyleyelim ki, Aziz ve Celil olan Allah’a olan samimî sevgileri doruğa çıkmış olanlar halkın adetlerini, kanılarını ve önden arkadan yargılamalarını aşmışlardır. Yüce Hükümdar’dan ne dünyanın mülklerini, zenginliğini, şanını, şöhretini, saygınlığını isterler, ne cenneti, ne de hurileri ve gılmanları… O’ndan, yalnızca ve yalnızca kendisini isterler… O Batmayan Güneş’in gönlünü, ebedî dostluğunu ve güzelliğini görmeyi dilerler. O’nun “sevgilim” diyerek bizlere takdim ettiği Ahmed-i Muhtar’ın sevgisini, kalbini ve güzelliğini isterler. Gerisi değersiz birer ayrıntıdır, unutsalar da olur…
Aşk budur! Sevda budur! Yol budur! Sevenler, sevdiklerinden başka herkesten ve her şeyden kopar giderler. Sevgili’nin enerjisi, tüm yeryüzünü ve yaşamı kaplamaktadır. Onun güzel ayaklarını basarak onurlandırdığı yerde, başkaları gereksiz olur, görünmez olur, yok olur giderler!
Özellikle şu partal ve suçlu dünyada, ey sevgili ölüm! Sen Allah’a kavuşmak gibi güzelsin!