İlim ilim bilmektir / ilim kendini bilmektir/ sen kendini bilmezsen/ ya nice okumaktır.
Türkiye ve fikir adamlığı büyük problem! Memlekette fikir adamı zor yetişiyor. Çünkü her şey yasak sesini çok yükseltirsen ezilmeye yok edilmeye mahkumsun. Konuşamazsın çünkü bir şekilde senin konuşmandan rahatsız olan, susturmaya çalışan birileri çıkacaktır. O yüzden bu ülkede çok az fikir adamı yetişiyor, onları da hunharca katlediyoruz. Tam nefes almışken bu sefer de çıkarılan olaylarla fikrin bu topraklarda yetişmesine ket vurulmaya çalışıyor. Siz düşünmeyin üretmeyin sürekli dışa mahkum olun, biz yerinize düşünürüz. Bunu kabul etmiyor musun o zaman ortalık karışır sizi öyle bir hale getiririz ki değil konuşmak hareket edemez haline gelirsiniz.
Bizi köklerimizden uzaklaştırmaya çalışıyorlar hem de bu yeni değil dil inkılabıyla bunu başardılar kısmen. Sizin mazinizi yok etmiyoruz ama okuyamaz hale getiriyoruz zaten siz zamanla köklerinizden kopmuş olacaksınız. Cemil Meriç şöyle diyor: ‘’Ağaç kökü ile yaşar. İnsan da öyle. Mazi gövdemiz. Maziden koptuk, istikbale bağlanamadık. Ne Avrupa’yız ne Asya.’’ Kökümüze zarar verdiler bizi köksüz, temelsiz bırakmaya çalıştılar. Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun ‘Batıda Yapılan İslam Araştırmaları’ makalesinde Malezya’da geçen bir anısından bahsediyor ve Müslümanların bile Müslüman fikir adamlarını tanımadan Machiavelli’leri daha iyi bildiğini söylüyor. Bu demek oluyor ki sizin köklerinizde bir şey yok ne varsa bizde var bizi takip edin. Hem de bizim el yazmalarımızı çalıp adlarını üzerlerine yazarken bunu dediler ve adım adım bu yola itmeye çalıştılar.
O hale geldik ki okumayan esnaftan falan bahsetmiyorum bile okumayan ne olduğu belli değil ama kesinlikle öğretmen olmayan bir nesil yetişti. Kendisi okumazken çocuklara nasıl oku diyebilir ki? Kendi yetiştirdiği nesil de ucube zaten. Öğrenmeyen biri nasıl öğretmeye tabi olur ki? Kök dedik ya en sahip çıkması gerekenler sırf modern(!) olmak için İslam alimlerini, fikir adamlarını anlatmayı kendine bir yük olarak gördü, çağ dışı gördü ve yavaş yavaş kötü sona yaklaştı. Okumayan, bırak atalarını tanımayı kendi anne babasından bile haberi olmayan bir nesil yetişti. Bu aralar tam toparlanıyoruz dedik evet bu sefer Üniversitelerde adam yetiştirecek hoca yok. Sistem içerisinde erimiş gitmiş, öğreteceği hiçbir şeyi olmayan sadece ünvan peşinde dolanan hoca gurubu.
Öğretmen diyoruz hangi öğretmen kaç hoca okuyor, kendini yeniliyor. Üniversitede öğrenemedikleriyle bir nesil yetiştirmeye çalışıyor. Kendini yetiştirmek gibi bir çabası da yok. Yazık, bu memleketin toprağı gibi ilmi de verimliydi. Çorak hale getirdiler, kullanılmaz hale geldiler. Sistemler, rejimler oluşturmaya çalıştılar fakat bunlar bizi rahatlatmak yerine boğmaya çalıştı. Yine Cemil Meriç: ’’Rejimlerin en güzeli insanı boğmayan. Hangi insanı? Düşüneni ve yatanı. Rejimlerin en güzeli zekayı karanlığın tasallutundan koruyan ve beyni mahalle köpeklerine peşkeş çekmeyen!’’ diyor. Peşkeş çekilmiş beyinler ve onun yerine bomboş kalmış kafalar. Rabbim bize düşünmeyi ve öğrenmeyi tekrar nasip etsin inşallah. Vesselam…