Organize suç örgütlerine yapılan operasyonlar sonucunda ele geçirilen 23 lüks otomobil, mahkeme kararıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne verildi.
Aralarında Porsche, Ferrari, Bentley, Mercedes, Audi gibi markaların da bulunduğu araçlar adeta sosyal medyanın gündemine oturdu.
Drone'lu çekimle, harika bir videoyla birlikte konu hakkında paylaşım yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya yine gündem belirledi.
Aslında bu araçlar bir haftadır sosyal medyada paylaşılıyordu. Ama kimse bir anlam veremiyordu. Kimileri bir film setinden görüntü yakıştırması yaptı kimileri montaj olduğunu iddia etti kimileri de araçların Dilan Polat’a ait olduğunu söyledi.
Yerlikaya’nın paylaşımıyla sis bulutu dağıldı.
ABD ve Avustralya tarafından kırmızı bültenle uluslararası seviyede aranan Hakan Ayık’ın (Reis) liderliğini yaptığı 'Comanchero' suç örgütü geçen Kasım ayında çökertilmiş, operasyonda 39 şüpheli yakalanmıştı.
Aralarında Porsche, Ferrari, Bentley ve Mercedes gibi markaların da bulunduğu araçlar, 'Comanchero' suç örgütüne yönelik yapılan operasyonda ele geçirilmişti.
Yani araçlar, dünyaca ünlü bir suç örgütüne aitti.
Ali Yerlikaya’nın muhteşem bir psikolojik üstünlük hamlesine konu olan araçlar işte bunlardı.
Yerlikaya paylaşımında Türkiye’nin huzuruna vurgu yaparak aşağıdaki cümleleri kullandı.
Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren bizden hep şu sözü duydunuz: Türkiye’nin Huzuru…
İstanbul Emniyet Müdürlüğümüzün organize suç örgütlerine karşı gerçekleştirdiği başarılı operasyonlar sonucu 23 araç ele geçirilmişti. Mahkeme kararınca da bu araçlar emniyetimize verildi. Artık bundan böyle bu araçlar, suç örgütlerinin değil; polisimizin emrinde, Milletimizin hizmetinde olacaktır! Ülkemizin huzuru için canla başla çalışan kahraman polislerimizin her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Birliğimiz, beraberliğimiz ve huzurumuz daim olsun.
Gerçekten de öyle oldu, Ali Yerlikaya’nın bu paylaşımı bence Türkiye’nin huzuruna sembolik de olsa önemli bir katkı sundu. Paylaşım aslında büyük bir mesaj içeriyordu, önemli bir göz dağı veriyordu ve sembolik bir anlamı vardı.
Haksız kazanç elde edenlerin, vergi kaçıranların araçları işte böyle kamu malı yapılır deniliyordu.
İstediğiniz araca binin, istediğiniz kadar lüks ve şatafat içinde yaşayın, devletten büyük değilsiniz! deniliyordu.
Bu simgesel anlamı nedeniyle gayet başarılı bir iletişim yöntemi ve psikolojik harekat olarak değerlendirilebilir.
Bu araçların yakıtı, bakımı, parçası çok masraflı, devlet bu yükün altına neden girdi diye eleştirenler elbette var ama ben katılmıyorum.
Bu araçlar sürekli kullanılacak diye bir kaide yok. Dediğim gibi suç örgütlerine simgesel mesajlar vermek açısından bile başlı başına yeterlidir.
Ayrıca işin bir de reklam boyutu var.
Türkiye’yi hep üçüncü dünya ülkesi olarak gören yabancıların ziyaret ettiği önemli yerlerde sadece göstermelik olarak bekletilseler o bile yeter.
İstiklal’de, Sultanahmet’te ya da Bağdat Caddesi’nde bekletilse ya da radar aracı olarak görev yapsalar bile iyi bir reklam olur.
En önemlisi de milletin malına çökülerek, dolandırıcılıkla, haraçla, kaçakçılıkla, cinayetlerle elde edilen servetlerle alınan bu araçların böyle bir gövde gösterisiyle kahraman polisimizin hizmetine verilmesi vatandaşta büyük bir mutluluk oluşturdu.
Sırf vatandaşı keyiflendirdiği için bile çok güzel oldu.