Beşiktaş’taki terör saldırısında şehit olanlar için dün namazlar kılındı, cenazeler kaldırıldı. Bu acının tarifi gerçekten yok. Canımız çok acıdı, yüreğimiz dağlandı, moralimiz bozuldu,keyfimiz kaçtı. Ancak bu kez farklı. 15 Temmuz darbe ve işgal girişimine destek verenlerin bu terör saldırısını da organize ettiği çok açık. Fark işte burada. Artık herkes batılı müttefikimiz gibi görünen ülkelerin gerçekten dost değil, son hamleleriyle açıkça Türkiye düşmanı olduğunu tüm çıplaklığıyla görmüş oldu.
Zaten uzun zamandır iki yüzlü tavırlarıyla hareket eden bu ülkeler şimdi bunu gizlemeye gerek bile duymuyorlar. Suriye ve Irak’ta yapılan sınır ötesi operasyonlarına tepkileri neyse, içerde başta PKK ve FETÖ terör örgütlerine lojistik ve istihabari bilgi paylaşımları da o. Bu örgüt üyelerini kendi ülkelerinde kollamaları, giriş çıkışlarını kolaylaştırmaları, barınma ve propaganda çalışmalarına açıktan destek vermeleri de bundan.
Tüm bunlar Türkiye’nin ekonomik olarak bağımsızlığını ilan etmesi ve dolayısıyla batı için ekonomik tehdit olması. Diğer önemli ve hayati sebepse 1400 yıllık İslam Haçlı kavgası. Aslında tek başına bir kavga değil bu; hak ile batılın, mazlumla zalimin, emek ve alın teri ile sömürünün çatışması. Bu, İslam medeniyetinin, batılı sömürü düzeni ve kapitalizm sistemine karşı çıkışı, doğal kaynakları o toprağın gerçek sahiplerinin adil paylaşımını savunmasının son ve tek temsilcisi Türkiye’nin diz çöktürülmesi hareketi.
Türkiye’ye bu hareketler sökmez artık. Acı verirsiniz, üzersiniz ama hiçbir zaman korkutamaz tek milim hedefimizden geri adım attıramazsınız. 15 Temmuz’da ülkemizin tümünü işgal edip iç savaş çıkarmayı deneyen hainlerin bu tür masum insanlara yönelik mevzi saldırıları; kahpeliklerini, korkaklıklarını, alçaklıklarının boyutunu gösteriyor sadece. Birde, Bakan Süleyman Soylu’nun tabiriyle mağaralarında hayvan gibi yaşayıp öleceklerin bu yaptıklarını savunan aşağılık batı uşağı medya mensupları ile demokrat görünen vatan haini akademisyenleri deşifre ediyor. Bilinmiyor değillerdi ancak onlarda bu kadar zavallı bu kadar adileşeceklerini açık ettiler yeniden. Eskisi gibi yaptıkları yanlarına da kar kalmıyor artık. Sosyal medyada terör propagandası yapan 235 kişi dün gözaltına alınıp “merkeze götürüldüler”. Kimse bu ülkenin, bu milletin varlığıyla ve değerlerini alaya alamaz, küçümseyemez, hele hiç hakaret edemez. Edenler karşılığını misliyle alır. Bundan sonra böyle olmalı, olacakta.
Şunu kesin olarak bilelim. Bu iş Ceraplus’a girmek, Bab’ı almak, Halep’e mesaj göndermek, Musul’da, Rakka’da Membiç’te bizsiz iş yapamazsınız demenin hain yansıması, sizin burada işiniz yok denmesi. Bu, yüzümüze söyleyemediklerini, içlerine oturan çıkışlarımızı, kiralık katillerle, taşeron terör örgütleriyle yerli işbirlikçi FETÖ uzantılarıyla arkadan haince iş çevrilmesidir.
900 yıl önce Selçuklu Sultanı Kılçarslan’ın Kudüse giden Haçlı ordusuna karşı koyup, dağıtmasının devamıdır bu. O zamandan çok daha kahpece çok daha kalleşçe saldırıyorlar ama. Bu saldırıları kendileri değil, belki bu topraklarda doğmuş büyümüş, belki annesi babası Müslüman ama zihinleri işgal edilmiş, kandırılmış, ruhları satın alınmışlara yaptırıyorlar. Erkekçe karşımıza çıkacak ne cesaretleri var ne de güçleri. Onun için kiralık katil, ruhsuz, karaktersizleri seçiyorlar, pis işlerini onlara yaptırıyorlar.
Daha çok ama çok yazacak ve söyleyeceklerimiz var. Her defasında tekrarlamalı ve bu bilinci oluşturmalıyız. Türkiye, bu milletin ve ümmetin tek umudu bir ülke. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm milletin ve ümmetin güvendiği tek isim. İşte bu yüzden İslam dünyasının tek umudu, son kale Türkiye düşmeyecek inşallah. Bu bilinçle yaşayacak ve olup bitenleri bu bakışla anlatacağız.
Dün Konyalı üç polis Emre Horoz Seydişehir’de, Metin Düzgün Konya Şehitliğinde, Oğuzhan Duyar Hüyük’te toprağa verildi. Diğer 37 şehit polislerde kendi memleketlerinde toprağa verildi. Her birinin bir ailesi, çocuğu, kardeşi ve hayalleri vardı. Hepsine Allah rahmet eylesin. Ailelerinin başı sağolsun aslında hepimizin başı sağolsun. Çünkü artık onlar bizim de ailelerimizdir. Hep yanlarında olmalıyız.
Bakara suresi 286. Ayeti sürekli hatırlamamız hiç aklımızdan çıkarmamamız ve böyle dua etmeliyiz; “Ey Rabbimiz! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!