Türkler, millet olarak hiç zaman esarete boyun eğmeyen nadir halklardandır. İşgal edildiklerinde ise ellerine geçen her fırsatı değerlendirerek bağımsızlıkları için mücadele ediyorlar. Dünya buna defalarca şahit oldu. Bunun en büyük ispatlarından biri de, Türkistan’da, Ruslara karşı 20. Yüzyılın başında gerçekleşen Alaş Milli Hareketidir.
1905 yılında gerçekleşen Rus-Japon Savaşından Rusların mağlup ayrılması, Çarlık Rusya’sının imajını ve gücünü sarstı. Rus egemenliğinde olan milletlerde hareketlenmelerin başlamasıyla Çarlık Rejimi, milletler üzerindeki baskıyı yavaş-yavaş gevşetmeye mecbur oldu. Bundan istifade eden Türkistan Türkleri, 1905 yılında Taşkent’te, “Türkistan Müslümanları Kongresi”ni gerçekleştirdiler. Kongreye katılan Kazak-Kırgız aydınları ve önderleri, Alaş Hareketinin temellerini attılar. Kurulan bu milli hareketin üç ana hedefi vardı:
Türkistan’da İslam’ı çağdaşlaştırmak.
Kazakların ve Kırgızların geleneksel göçebe kültürlerini tekrar özgürce yaşayabilmelerini sağlamak (yani Rus Çarlarının çok daha öncelerde başlattıkları göçebe halkları yerleşmeye zorluyan kanunları kaldırmak.)
Türkistan bölgesine yerleşen Rusları buradan uzaklaştırmak.
Alaş Hareketi bölgedeki, birçok Türkçü ve İslamcı partiler ile de ilişkilerini güçlendirmişti. 1912 yılına gelindiğinde ise harekat, Alaş Partisine dönüştü. Bu zaman partinin hedefleri arasına Rusya içersindeki Türk halklarını birleştirerek büyük bir Türk devleti kurmak da dahil edildi.
Partinin esas liderleri Kazaklardan Mustafa Çokay ile Alihan Bökeyhanlıyken, Kırgız liderleri ise Abdulgaffar İmanov ve Amangeldi İmanov ismindeki iki kardeşti. Partinin en çok sözü geçen lideri ise asil han soyundan gelen Alihan Bökeyhanlıydı.
Alaş Hareketinin en büyük faaliyeti ise, 1917 yılındaki Rus devrimlerinden sonra oldu. Rusya’daki siyasi boşluktan istifade etmek isteyen Kazak ve Kırgız aydınlarının birleştiği Alaş Partisi, merkezi Semey şehri olan Alaş Orda Devleti için harekete geçti. Fakat şartlar bağımsız devlet kurmağa el vermiyordu. Bu yüzden hiç olmazsa özerk bir devlet için çalışan Türkistan aydınları, bu mücadelenin meyvelerini 1917 yılının sonlarına doğru aldılar. Fakat Kazakistan ve Kırgızistan’ı birleştiren bu devlet, arazinin büyüklüğü ve iletişim sıkıntısından dolayı sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Neticede, Alaş Orda Devleti ikiye bölündü. Devletin batı tarfına, yani Kazaklara ait bölümüne Alihan Bökeyhanlı başkanlık yaparken, Kırgızların bulunduğu tarafının lideri ise, İmanov kardeşleriydi. Ayrıca, bunu da belirtmek gerekir ki, Kırgızların yönetiminde olan bölgenin baş şehri Bişkek değil, Hokand’dı. Kazak ve Kırgızları yeniden bir çatı altında toplamak için harekete geçen Mustafa Çokayın girişimleri de neticesiz kaldı.
Yaklaşan Bolşevik tehlikesine karşı hareket geçen Alaş Orda Devleti, Ruslar ile savaşmak için Ordu toplamaya başladı. Fakat kurulan ordu daha toparlanamadan 1919 yılında Bolşevikler tarafın mağlup edildi. Bu savaştan sonra Alaş Orda liderlerinin çoğu öldürüldü. Sağ kalan az sayıdaki Türkçüler de, Ruslara karşı Türkistan’da devam eden Basmacı Harekatına katılarak sonuna kadar bağımsızlıkları için mücadele verdiler.
Sadece Alaş Hareketi bile Türkistan Türklerinin, kendi milli ve dini kimliklerini unutmadıklarını, ellerine geçen tüm fırsatları değerlendirerek bağımsızlıkları için mücadele ettiklerini gösteriyor. Onlar verdikleri mücadeleyle Türk Milletinin bağımsızlığa ne kadar düşkün olduğunu bir kez daha ispat ettiler. Allah onlardan razı olsun.