Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere toplandığı geçtiğimiz Cuma günü İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener beklenmeyen bir hamleyle Masa’yı terk etti. Projenin parçası olmayacaklarını ilan etti.
Başta Masa üyeleri olmak üzere muhalefet büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Beklemedikleri bu karar nedeniyle aldatıldıklarını düşündüler. Mademki böylesi bir sonuca ulaşacaktı, niçin masada oturmaya devam etti bunca süre, dediler.
Oysa Akşener ve partisi açısından Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve masada eşit üye statüsü kabul edilebilir bir durum değildi.
Eğer her şey istedikleri gibi gitse Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olacak, diğer parti liderleriyle beraber Akşener de Yardımcı koltuğuna oturacaktı.
Baraj sorunu olmadığı anlaşılan, bazı kamuoyu araştırma şirketlerine göre % 20’lere dayanacağı ilan edilen oy oranıyla İyi Parti, yüzde sıfır küsurlarda dolaşan partilerle aynı statüde değerlendirilecekti.
Böylece CHP hayal bile edemeyeceği Başkanlık koltuğunu kapacak ama onun arkasını, önünü kollama görevi Akşener’e düşecekti.
Seçimden hemen sonra partisinin oyu düşmeye başlayacak, 2028’e kadar muhtemelen ortada parti diye bir şey bile kalmayacaktı.
HDP, CHP ve diğer küçük partilerin kaprisleriyle, olmadık talepleriyle karşı karşıya kalıyor olması Akşener’e ve partisine ağır geldi.
Masayı tekmeleyip, yerle bir etti.
Gözlerini 2028’e dikerek, farklı bir tercih ortaya koydu.
Malum, gelecek seçimde Erdoğan olmayacak. Ak Parti iktidardaki çeyrek asrını devirecek.
Bugün itibariyle Erdoğan’ın yerine ikame edilecek, onun koltuğunu doldurabilecek biri yok parti içinde ve yakın çevresinde.
Tüm seçimlerde partisinin ötesinde oy alabilen güçlü bir liderin yerinin kolayca doldurulması da beklenmiyor.
Haliyle, Akşener ve İyi Parti burada bir boşluk gördü. Merkez partisi görüntüsüyle Ak Parti’nin yerine talip olduklarını ilan edecekler.
İlaveten, rahatsızlığı nedeniyle seyahat kısıtlamasına maruz olan, oy oranı epeyce düşmüş bir Devlet bey ve MHP görüntüsünün hâkim olduğunu düşünüyorlar.
Demem odur ki; 2023 seçimleri sonrasında MHP ve İyi Parti birleşmesi gerçekleşebilir. İyi partide siyaset yapan ve Ülkücü hareketten gelen pek çok ismin gözü Baba Ocağı’nda.
Eminim MHP ismini duyunca duygulanıyor, iç geçiriyorlardır.
Şahin ekibi, yani Ümit Özdağ ve tayfasını ustalıklı bir manevrayla bertaraf etmesi elini aşırı derecede güçlendirmişti.
Akşener eğer seçime giderken kırıp, dökmez, seçimden sonra da TBMM’de ve genel siyasette pozitif bir çizgi izlerse siyasette daha aktif bir konum elde edebilir.
Henüz rüştünü ispat etmemiş Deva ve Gelecek ile yüzde sıfır küsur oy alan SP ve DP tutunacak bir dal arıyor.
Kapatma davasıyla boğuşan ve ciddi derecede kan kaybeden bir HDP ile birlikte olmak ya da görünmek bu partileri çok ciddi derecede sıkıntıya sokacaktır.
Hele bir de ittifaka Sol Parti ile TİP dâhil olursa, alın size bir hisseli harikalar kumpanyası…
Hülasa, herkesin kazanıp, sadece İyi Partinin kaybedeceği bir ortaklıkta daha fazla duramazdı.
Kanaatimce Türk devleti ve toplumu Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığını kabul etmez. Etnik kökeni ya da mezhepsel tercihini kastetmiyorum: Kılıçdaroğlu başarısız bir lider.
Başında bulunduğu CHP’yi 13 yıldır seçimlerde kaybettiriyor. Siyasette son demlerini yaşıyor. Jübileyi Cumhurbaşkanlığı ile taçlandırmak istiyor.
Akşener olmayacağını bile bile CHP’nin belediye başkanlarını öne sürdü. Maksadı CHP’de bir sorgulama dönemi başlatmak. Partisinde kazanabilecek birileri varken, bencillik yaptı Kılıçdaroğlu diyor.
Böylece siyasette sağa-sola mesajlar vererek kendisine merkezde bir yer açmaya çalışıyor.
Masa’ya ihanet ettiğine inanmıyorum. Kendisi ve ekibi açısından makul olanı yaptı.
Bundan sonra mutedil bir muhalefet ya da Cumhur İttifakının gizli destekçisi rolü kendisini ve partisini yüceltir.
2028’e giden yolda kritik bir adım attı. Nihai hedefi o tarihte cumhurbaşkanı olabilmek ve Türkiye siyasetini kontrol edebilmek.
Şu sözü çok seviyorum: ‘Sürüden ayrılanı kurt kapar, ama ayrılmayanı da mezbahada keserler’.
Akşener teslim olmadı, ‘mezbaha’ yerine özgürlüğü seçti…