Akşehir Tekke Kent Ormanı veya Tekke köyü mevkisinde yer alan ve ismini veren Nahcivan-Azerbaycan kökenli bir alimin, Nimetullah Nahcivani hazretlerinin kabri ve mekânı orman girişinde dikkat çekiyor. Akşehir kent ormanı 2009 yılından itibaren birçok kez gezip gördüğüm bir mesire alanıdır. Yol üzerindeki üzeri açık türbe ziyaretgah ve dua alanı olup yanından akan şırıl şırıl akan ırmağı ile de insanların içini açan bir dinlenme alanıdır.
Akşehirli ünlü gazeteci, edebiyatçı ve yazar Tarık Buğra'nın ünlü Küçük Ağa romanında ismi geçen ve TV dizisinde de çekimler yapılan tekke/zaviye mevkisi bu bölgededir. Nimetullah Nahçıvânî Azerbaycan’a bağlı özerk Nahçıvan Cumhuriyeti’nde dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi hakkında bilgi yoktur. Babasının adı Mahmud’dur. Şeyh Alvan, Ulvan er-Rumi , Alvan-ı Akşehri, Nimetullah Sultan, Baba Nimetullah gibi lâkaplarla anılmaktadır
Yaşadığı ortam ve dönem savaşların, istilaların, çeşitli olayların yaşandığı bir tarih dilimidir. Bu durumdan etkilendiği düşünülen Nahçıvânî Tebriz’e göç etmiştir. Doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir. Asıl ismi Nimetullah İbn Mahmud Şeyh Elvan’dır. Şeyh Mahmud Nahcivanî’nin oğlu olup Azerbaycan’ın Nahcivan şehrinde doğmuştur. Akkoyunlu sultanı Uzun Hasan’ın hâkimiyeti yıllarında (1467-1478) eğitim almış, Sultan Yakub’un hâkimiyet devrinde (1478-1490) ise Nahcivan medreselerinde ders vermeye başlamıştır.
Nakşibendiye’nin Halvetiye koluna mensup olan Nimetullah Nahcivanî, Tebriz’de bulunan Dede Ömer Ruşenî’nin hasta olduğunu öğrenerek onu ziyaret etmek amacıyla 1487 yılında Tebriz’e gitmiştir. Yaklaşık 10 yıl kadar Tebriz’de yaşamış ve meşhur Kuran Tefsirini de 1495 yılında burada yazmıştır. Sultan Yakup zamanında âlimlere sağlanan olumlu ortam Tebriz’i bilim dünyası açısından önemli bir noktaya getirmiştir. Sultan Yakup’tan sonra Nahcivani, âlimlere daha huzurlu ve iyi bir ortam sunan Osmanlı İmparatorluğu topraklarına göç etmiştir. Tebriz’den ayrılış tarihi 1498 olarak belirlenmiştir. 1499 yılında Tebriz’den Anadolu’ya geçen Nimetullah, Konya’ya gelerek Akşehir’e yerleşmiş ve 1514 yılında Akşehir’de vefat etmiştir.
1584 yılında Sultan III. Murad döneminde düzenlenen ve “Evkâf-ı Zâviye-i Baba Nimetullah Nahcivanî” başlığını taşıyan vakfiyedeki bilgilere göre Nahcivanî’nin oğlu Mevlâna Hacı Ali Çelebi, zaviyenin mütevellisini ve şeyhini tayin edecek ve gerekli tamir ve yenilemeler de kendisinin emir ve görüşü ile yapılacaktır. Bugün bu zaviyeden iz ve eser kalmamıştır. (https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/baba-nimetullah-nimetullah-nahcivani)
Anadolu’ya gelip Akşehir’e yerleşmesi yaklaşık bir yıl sürmüştür. 1499’daki Akşehir’e yerleşme tarihine kadar nerelere uğradığına dair herhangi bir bilgi yoktur. Seçimini Konya çevresinden yapmış olmasında Akşehir’in iklimi, manevi atmosferi etkili olmalıdır. Nimetullah Nahçıvânî, Akşehir’de vefatına kadar kaldığı süre içerisinde irşad ile uğraşmış, eserler üretmiş, pek çok talebe yetiştirmiştir. Akşehir’e yerleşmesinden 15 yıl sonra 1514’de (920 Hicri) vefat etmiş, Köyceğiz Mahallesi’nin Baştekke Yolu üzerindeki kabrine defnedilmiştir.
Nahcivani Hazretleri birçok ilimde büyük bir zattır. Tefsir ilmindeki mahareti, yetkinliği, onu anlatan kaynakların üzerinde ittifak ettikleri bir husustur. Onun tasavvufi manada ilk tefsir telif eden kişi olduğunu belirtirler. Eserlerinin büyük bir kısmı tasavvufla ilgilidir. Bunun yanında fıkıh, hadis, felsefe, kelam ve akaid gibi konulara da eserlerinde temas etmiştir. Onun el Fevatihu’l-İlahiyye ve’l Mefatihu’l Gaybiyye isimli tefsiri çok değerli ve çok meşhurdur. Ö. Nasuhi Bilmen, Nahcivani’nin bu tefsirini hiçbir tefsire müracaat etmeden yazdığını belirtir. Latif ve bedii bir tefsir olarak niteler. Tevil ve tasavvuf bakımından pek güzide bir eser olduğunu ifade eder.
Nimetullah Nahcivani’nin bu eseri, Kur’an’ın bütün ayetlerinin tefsir edildiği ilk tasavvufi tefsirdir. Hiçbir tefsire müracaat etmeden yazmıştır. Tebriz’de 1495 yılında tamamlandığı rivayet edilen tefsirde müellif, her sureye içeriğini uygun düşen bir girişle başlamış ve sureyi o sureden alınacak dersi özetleyen sonuçla bitirmiş. Eserinde zahiri ve tasavvufi tefsir eğilimini birleştiren bir metot izlemiştir. Eser ayetler arasında münasebetlere yer vermesi açısından kaynak niteliğindedir. Eserde dipnot kullanılması, tefsirin ayrıcalıklarından biridir. Akşehir’e yerleşmesinden 15 yıl sonra 1514’de (920 Hicri) vefat etmiş, Köyceğiz Mahallesinin Baştekke yolu üzerindeki kabrine defnedilmiştir. Yazmış olduğu tefsiri 1908 yılında Matbaa-i Osmaniyye’de iki cilt halinde yayınlanmıştır. (https://www.dunyabizim.com/portre/kuranin-butun-ayetlerinin-tefsir-edildigi-ilk-tasavvuf-tefsirin-muellifi-h26413.html)
Taşköprizâde, önemli bir tefsiri ve birçok eseri olmasına rağmen Ni‘metullah hakkında çok az bilgi bulunmasının sebebini onun fakirliği zenginliğe tercih etmesine, şan ve şöhretten kaçarak kendisini gizlemesine bağlar. Ni‘metullah eserlerinde, rüşvet karşılığı şer‘î hilelere başvurarak insanlara fetva veren ve dünyalık peşinde koşan fakihleri fâsıklıkla itham etmiş, müslümanları bid‘atlara ve bâtıl isteklere sevkeden, haramları helâl ve dinin emrettiği şeyleri haram kılarak şeyhlik iddiasında bulunan sahte şeyhleri de lânetlemiştir.( https://islamansiklopedisi.org.tr/nimetullah-b-mahmud)
Nimetullah Nahçıvânî’nin üstü açık kabrinin çevresi genişçe demir parmaklıklarla çevrelenmiştir. Bir set üzerinde yer alan mezar ayrıca ikinci bir demir parmaklıkla çevrilidir. İçteki demir parmaklığın içerisinde mermer levhalarla kaplanmış kabir yer almaktadır. Günümüzdeki mermer kaplamalı kabir 1989 tarihinde yaptırılmıştır. Kabrin daha önceleri taşlarla kaplı olduğu ifade edilmektedir.
Başucunda Nimetullah Babanın ölümü ile yaşıt olduğu söylenen bir çınar ağacı bulunmaktadır. Türbenin yakınında akan derenin suları çevreye ayrı bir güzellik ve ahenk katmaktadır. Çeşitli ağaçların gölgelediği alan Akşehirlilerin mesire yeridir. Seçilen mezar alanı, geçmişteki huzurlu günlerin günümüze taşınmasına vesile olmuş gibidir. (https://dergipark.org.tr/tr/pub/dogu/issue/52705/695136, Nimetullah Nahçıvânî’nin hayatı ve kabr-i şerîfi, Yıl 2020, Sayı: 12, sf: 155 - 174, Hüseyin Yurttaş, Zerrin Köşklü)
Üzerindeki kitabelere göre Akşehir Belediye Başkanı Abdürrauf Bey tarafından H.1268/1852 yılında tamir edilmiştir. İkinci tamiri H.1307/M.1889 yılında Tevfik Bey yaptırmıştır. En son restorasyon ve peyzaj çalışması da Akşehir Belediyesi'nce yakın zamanda yapılmıştır.
Tamir kitabesinde şu yazılıdır:
Hüve’l- Hallâku’l-Bâkî
Sene 887 (1482) tarihinde ve Sultan Bâyezîdi Velî
Asrında kibâr-ı hâcegân-ı Nakşibendiyyeden
Kutbü’l-akdâb sâhib-i Tefsir-i Kurân ve Şârih-i Gülşen-i Râz
Ve müellifi resâil-i Arabiyye ve Fârisiyye
Eş-Şeyh Baba Nimetullah Nehcivânî kuddise sırruhu’l-âlî,
Hazretlerinin türbe-i Şerife-i mübârekesidir.
Târih-i ta’mîri “tevfîkı eseri” dir.
1307 (1889-1890)
Teberrüken Konya Defterdarı Es’ad Efendi yazdı.
Azerbaycan ile Türkiye arasında var olan tek millet iki devlet bağlamında yürütülen dostluk çalışmaları kapsamında Nimetullah Nahcivani önemli bir köprü görevi üstlenmiştir. Akşehir' deki bu türbe vesilesiyle Azerbaycan Büyük elçiliği ile Akşehir Belediye başkanlığı arasında karşılıklı kardeş şehir çalışmaları yapılmakta, ziyaret ve dostluk çalışmaları yapılmaktadır. Bu köprünün daha da geliştirilmesi için Konya Büyükşehir Belediyesi ile Nahcivan özerk bölgesi arasında ilişkiler kurulması lazımdır. Konya, Akşehir ve Nahcivan üçgeninde yapılacak konferans, sempozyum gibi akademik çalışmalar ve ziyaretler ile hem medeniyet kodlarımız hem bir millet iki devlet olarak ifade edilen gönül bağımız güçlendirilmiş olacaktır.
Bu kapsamda Nahcivani baba tarafından yazılan tasavvufi tefsir ve diğer eserlerinin yeniden günümüz Türkçesi ile Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden yayınlanması gerekir. Yüzyıllar önce irfan ocağına atılan maneviyat ışıklarının bugünde gönüllerde yankı bulması için bu yararlı bir adım olacaktır. Kabir çevresinde yer alan birden fazla kitabedeki bilgilerin anlamı hakkında ve Nimetulah Nahcivani sultan hakkında barkod konularak akıllı telefon üzerinden web sayfasına yönlendirilmesi ziyaretçilerin yararına olacaktır.
Değerli okuyucularımız bir vesile bulup mutlaka rotalarını Akşehir’e çevirmeliler. Akşehir antik dönemlerden bugünlere kadar Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemi birçok medeniyetin izlerini taşımaktadır. Akşehir geçmişten gelen birikimi ve bugünün ekonomik ve sosyal potansiyeli ile çoktan il olmayı hak etmiş bir ilçemiz. İnsanımız Akşehir’de hem yeşilin tonlarına sahip Hıdırlık mevkii ve Tekke kent ormanını görecekler hem de Akşehir müzesi ve Batı cephesi karargâhı müzesi ve Nasrettin Hoca ve gülmece parkı gezileri ile de keyifli bir zaman geçireceklerdir. Çarşı içinde bir Akşehir helvası ile de ağızlarını tatlandırmayı unutmasınlar.
İlçe merkezinden Tekke ormanına çevirerek yol alırlarken güzergâh üzerinde aynı zamanda çok iyi korunmuş ve restore edilen Ulu cami, Taş medrese, Rüştü Paşa konağı, Ermeni kilisesi, Gavur hamamı ile onlarca tarihi Akşehir evlerini de yol boyunca göreceklerdir. Eğer bir bahar zamanına denk gelirler ise Akşehir’i ilk defa gören İslam fatihlerine belde-i Beyza dedirten kayısı, badem, elma ve kiraz ağaçlarının bembeyaz açmış çiçek şölenine de şahit olacaklardır. Tekke kent ormanının enfes şelale sesi ile ağaçların gölgesinde serinlemenin keyfini fiilen yaşamalı hem de bu havaliye ismini veren bu alimin kabrini ziyaret ederek maneviyatından tefeyyüz etmelidirler.
Akşehir’den Konya ve Türkiye irfanına 525 yıldır ışık tutan din bilgini, müfessir ve mutasavvıf Nimetullah Nahcivani’ye Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.