Dünya, Cumartesi günü yeni bir sabaha uyandı.
Filistinli direniş örgütü Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, abluka altında bulunan Gazze şeridinden işgalci İsrail’e yönelik “Aksa Tufanı” adını verdikleri emsali görülmemiş bir operasyon başlattılar. Dört koldan yapılan bu operasyon İsrail’i şaşkına çevirdi, karizmayı çizdirdi. Kassam Tugay’larının üstünlük sağlaması bütün dünyada derin yankılar uyandırdı. Filistinli binlerce mücahit; karadan, havadan ve denizden işgal edilmiş topraklara sızdı. Yüzlerce İsrail askerini öldürdü, onlarca rehin aldı ve önüne gelen ne varsa sel olup yakıp yıktı.
Bu olağanüstü başarıyı değerlendirenler, bu saldırının ardında başka güçler arama çabasına girdiler. Bunu Hamas’ın kurmay aklının yapamayacağını iddia ettiler. Yıllardır, Filistin toprakları işgal altında ve bu işgal gittikçe derinleşiyor. Gün geçtikçe Filistin bölgesi küçülüyor. Her geçen gün yerleşimciler tarafından yerli Filistin Müslümanlarına karşı en acımasız saldırılar yapılıyor. Müslümanların evleri yıkılıyor, toprakları ellerinden alınıyor, bağları bahçeleri talan ediliyor. Her türlü insan haklarından mahrum bırakılıyor. Sürekli hakaretlere maruz kalıyorlar. Mescid-i Aksa’nın dini ve kültürel konumu ihlal ediliyor. Hemen hemen her gün aşırı Yahudiler tarafından Mescid-i Aksa baskına uğruyor. Murabıtlar dövülüyor, ağır şiddet görüyor. Binlerce Filistinli kadın, çocuk ve her yaştan erkekler tutuklanıyor, İsrail hapishanelerinde en zor şartlar altında tutuluyor. Mahremiyetler ihlal ediliyor. Kısacası, Filistin halkına karşı her türlü acı yaşatılıyor.
Son Gazze-İsrail hattında meydana gelen bu olay karşısında dünya devletlerinin tutumu ortada. ABD ve bir takım Batı ülkeleri İsrail’in yanında yer aldıklarını açıkladılar. Hamas’ı terörist örgüt olarak nitelendiren bu ülkeler, İsrail’i barışçı gibi gösterdiler. Her geçen gün Filistin topraklarında işgalin daha da ağırlaştırıldığı bir zamanda asıl işgalciyi görmeyen bu insanların yanlı tutumu kabul edilebilecek cinsten değil. İsrail, 1967 öncesi sınırlarına çekilmedikçe ve başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmadıkça Ortadoğu’da bu tansiyon düşmeyecek ve güvene dayalı bir atmosfer asla gerçekleşmeyecektir. Her şey dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Filistinliler topraklarını ve haklarını savunuyor. Bundan doğal ne olabilir!.. Filistin’de asıl işgalci İsrail’dir. Bir an önce işgal ettiği topraklardan çekilmeli, dışarıdan getirdiği yerleşimcileri de geldikleri ülkelere geri gönderilmelidirler.
ABD zaten İsrail’e her yıl 3.6 milyar dolar yardım yapmaktadır. İsrail, ABD’nin bölgedeki karakoludur. İsrail bir garnizon devlettir. İsrail’in yıllardır Filistinli kardeşlerimize karşı takip ettiği vahşet ve dehşet politikasına karşı vicdanlı insanların ve ülkelerin seslerini daha gür yükseltmeleri gerekir. İşgalci Siyonist devletin saldırıları durdurulmalıdır. Filistin halkı, kendi yaşam haklarını savunmaktadır.
Netice olarak, yapılması gereken, öncelikle Filistin halkının kendi içinde birliğini sağlamasıdır. İslam ülkeleri İsrail’e baskı yapmalı ve işgal ettiği topraklardan çekilmesi için yaptırım uygulamalıdırlar. Gerekirse, Filistin halkının can, mal ve her türlü güvenliklerinin korunması için barış gücü bulundurulmalıdır. Ortadoğu’ya barış ancak başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıyla gelecektir. Hamas’ın haklı operasyonu desteklenmelidir. İsrail yönetimi ancak güçten anlar. Bütün dünya Müslümanları Filistinli kardeşlerinin yanında yer almalı ve her türlü lojistik desteği sağlamalıdır. İşgal edilmiş Filistin İslam topraklarından İsrail çıkarılmalı, bu topraklar gerçek sahiplerine en kısa zamanda iade edilmelidir.