AKLIMIZI KULLANALIM, EĞER KULLANAMIYORSAK DA AKILLI BİRİNİ BULALIM AMA ONA BAĞIMLI HALE DE GELMEYELİM ELBETTE. ÇÜNKÜ HER İNSAN MUCİZENİN TAA KENDİSİDİR.
Akılıyım diyorsanız, aklınızı kullanın ve huzurlu yaşayın. Değerli kardeşlerim, Hiç kimse akılsız olduğunu asla kabul etmez. Ancak aklını da yeterince kullanmaz maalesef ve burnu pislikten kurtulmaz bu yüzden. Eğer bir insan aklını kullanmadan sadece duygularıyla hareket edecek olursa her an mutsuz olacağı bir şeylerle karşılaşma ihtimali oldukça yüksektir. Ancak aklını ve duygularını eşit derecede kullanacak olursa işte o zaman genellikle daha iyi yaşar.
Burada sadece aklımızı kullanacak olur da duygularımızı hiç kullanmayacak olursak yine yanlışlar yapabiliriz. Biz insanoğlu olarak bu dünyaya GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİK”. Duygusuz bir insan nasıl gönül yapacak? Bu yüzden aklımızı da duygularımızı da eşit bir şekilde kullanarak dünyamızı cennete çevirebiliriz. Elbette aklımızı yeterince kullanmamıza rağmen de sıkıntılar yaşayabiliriz. Bu dünyada sıkıntısız yaşam yok. Arayanlar da bulamazlar. Ancak sıkıntıları en sevdiği yiyecek olarak görüp onlardan beslenenler mutlu olabilirler. Sıkıntı aslında ilaçtır. Ancak aklımızı kullandıktan sonra karşılaştığımız sıkıntılar bizi daha iyiye doğru götürür. Ama aklımızı kullanmadan başımıza gelenler bir gün kafamızın tasını öyle attırır ki neye uğradığımızı şaşarız.
Vücudumuzdaki immünin sistemi(Bağışıklık Sistemi) nin ilacı huzurdur. Huzursuz insanın bağışıklık sistemi çöker. Sindirim sistemi de çöker. Daha sonra ise insan çok daha fazla sıkıntıyla yaşamaya başlar. Ve belki de geriye dönüşü olmayan bir hastalığa bile yakalanabilir. Mesela LUPUS denen rahatsızlık bağışıklık sisteminin psikolojik sorunlar sonunda çökmesinden kaynaklanan bir rahatsızlık olup iyiye gitmesi çok zor bir hastalıktır. Ve genel sebebinin de stres olduğu varsayılmaktadır. Zaten sindirim siteminin de stres nedeniyle rahatsızlanması sonucu iyi ve kaliteli beslenememe nedeniyle sonuç yine vücudun tüm mikroplara karşı direncini kaybetmesi ve tüm hastalıklara açık olması değil midir?
Velhasıl değerli kardeşlerim insan ne ederse kendine eder. Ona buna şuna üzüleyim derken bir bakmışsınız ki olan kendinize olmuş. Geç kalmadan aklınızı kullanarak iyi düşüncelerle kendinizin doktoru olmaya bakın. Değilse dünyanın en iyi doktorlarının bile ellerinden bir şey gelmeyebilir.
Tüm insanlarımıza stresden uzak huzur dolu bir yaşam diliyorum.
KISSADAN HİSSE ZAMANI
Anneniz sizden razı değilse, boşuna ibadet etmeyin!
Sevgili Peygamber Efendimiz zamanında, Alkame adında bir genç vardı. Hep taat üzere olup, yaz-kış oruç tutar, geceleri sabaha kadar ibadet ederdi. Bir gün fenalık geçirdi. Dili tutuldu. Resulüllaha haber verdiler. O da Hazreti Ali ve Ammâr bin Yâsir hazretlerini Alkameye gönderdi. Kelime-i şehâdeti söyletmek için çalıştılarsa da dili dönmedi. Hazreti Ali Efendimiz, Hazreti Bilâl-i Habeşiyi Resulüllah Efendimize gönderdi durumu bildirdi. Resulüllah Efendimiz:
— Alkamenin anası, babası var mı? buyurdu.
— Yaşlı bir anası var, dediler.
— Annesini buraya getirin buyurdu. Getirdiler.
— Alkamey'e ne oldu, anlat! Seninle geçinmesi nasıldır? buyurdu. Annesi şöyle anlattı:
— Yâ Resulallah! Çok iyidir. Zahiddir. Hep ibadet ve taat üzeredir. Ama ben ondan razı değilim...
Resulüllah Efendimiz:"Dilinin tutulması bu yüzdendir. Ona hakkını helâl et de dili açılsın" buyurdu.
— Ey Allah'ın Resulü! O benim hakkıma çok riayetsizlik etti. Hakkımı helâl etmem, dedi.
Resulüllah Efendimiz:
— “Ey Bilâl! Eshâbı topla. Etraftan odun toplasınlar, Alkameyi yakacağız. Çünkü, annesi ondan razı değildir buyurdu.
Annesi:
Yâ Resulallah! Benim oğlumu, benim gözümün önünde mi yakacaksınız? Kalbim buna nasıl dayanabilir? dedi.
Resûlullah Efendimiz:
— Cehennem ateşi, dünya ateşinden çok daha kızgın ve yakıcıdır. Sen ondan razı olmadıkça, onun hiçbir taatı makbul değildir buyurdu.
Kadın feryat etti:
— Yâ Resulallah. Ben ondan razı oldum. Hakkımı ona helâl ettim, dedi ve eve gitti. Eve gidince; Alkamenin sesini duydu. Kelime-i şehadet söylüyordu. Dili açılmıştı. Aynı gün vefat etti. Resulüllah Efendimiz, cenaze namazını kıldırdı. Defnettiler. (Zehebi, el-Kebâir. 1,45. Daru’n-Nedvetil-Cedide, Beyrut, ty.)