Konyaspor’un uzunca bir süredir hedef maçlarını kazanamama durumu devam ediyor. Ne zaman ümitlensek, ne zaman kenetlensek o maçın sonu genelde hüsranla sonuçlanıyor maalesef. Ligin henüz başı, bu kadar karamsar olmayın diyebilirsiniz. Lakin benim karamsarlığım kaybedilen puanlardan dolayı değil yediğimiz basit gollerden dolayı…
Konyaspor’un bazı eksiklerine rağmen kadrosuna bakınca bir şekilde hücum oyuncularının gol üretebileceğini öngörebiliyorum. Kah duran toptan kah akan oyundan bir şekilde gol üretebilecek isimler var bu sezon kadroda. Yüzde yüz yeterli diyemem. Keza kadrodaki eksikleri yaza yaza dilimde tüy bitti. Buna rağmen takım, hücumsal anlamda transfer sezonu sonuna kadar idare edebilecek, gol yemezse bir şekilde gol üretip 1-0 olsun bizim olsun mantığına katkı sunabilecek bir görüntüyü veriyor.
Savunma anlamında Konyaspor’un kadrosunu biraz irdeleyecek olursak takımın net bir stopere ihtiyacı olduğu aşikar. İyi bir stoper almazsak maalesef bu sezon ligin ilk yarısı bitsin diye toplu halde dualara çıkarız. Bu bir gerçek. İkinci durum ise oyuncu tercihleri. Mesela geçen sezon ortasında Filip Damjanovic bu takıma katıldığında 7 maç üst üste 90 dakika sahada kalmış ve yüksek reytingli maçlar çıkartmış. Bunun bir kısmını sol stoper olarak Uğurcan Yazğılı’nın sağ stoper oynadığı maçlarda, diğerlerini de sağ stoper olarak Hadebe’nin sol stoper olarak oynadığı maçlarda yer alarak göstermiş. Sonrasında Ali hocanın geldiği ligin son dört maçında ise sadece 64 dakika süre almış. Şu ana kadar da ligin ilk üç maçını baz alırsak Kasımpaşa maçında 90 dakika sahada yer alan Damjanovic, kazanan kadroda olmasına rağmen ne hikmetse ligin ikinci maçında hiç süre bulamadı ve Bodrumspor maçında da ilk on birde çıkmasına rağmen ikinci yarı başında oyundan alındı.
Burada Damjanovic sadece bir örnek. Oyuncunun aşırı kaliteli olmasından dolayı ya da gerçekten çok inandığım bir oyuncu olduğu için örnek vermedim. Hazırlık maçları da dahil savunmada sürekli bir arayış içindeyiz. İkinci yarı Damjanovic’in çıkıp Jevtovic’in yerine stoper olarak oynaması durumu özetliyor aslında. Metehan Mert iyidir veya kötüdür herkesin yorumu kendine ait. Ama yedek kulübesinde stoper menşeili bir oyuncu forma beklerken orta saha oyuncusunun stopere çevrilmesi ve orta alandaki fiziki gücün rakibe verilmesi de ayrı bir soru işareti. Kulübende bir oyuncu yedek bekliyorsa öncelik onundur. Ya da kadroda hiç olmamalıdır.
Hücumsal anlamda yapılan denemeler için bir şey diyemem fakat bunca yıldır futbolu takibi eden biri olarak şunu rahat bir şekilde ifade etmeliyim ki savunmada ne kadar az değişiklik yapılırsa o takımın gol yeme ihtimali de zor oluyor. Kasımpaşa maçını gol yiyerek kazanmış olsak da hem Galatasaray maçına hem de Bodrumspor maçına aynı savunma dörtlüsü ile çıkmak en azından bu kötü savunma görüntüsünü izlettirmezdi bizlere diye düşünüyorum.
Bunun yanında sol stoper olarak alınan Calusic’in sakatlığı üzerinden neredeyse 1 ay geçmesine rağmen eli ayağı düzgün bir oyuncunun halen transfer yapılmamış olması da savunmada yine arayışlar içinde olacağımızı gösteriyor. Kısacası savunma zafiyetimiz bir müddet daha devam edecek gibi duruyor.
Yazımın son demlerini istek ve temennilerle donatıp sonlandırmak istiyorum.
Cevat Şakir Kabaağaçlı namıdiğer Halikarnas Balıkçısı bir eserinde şunu demiş;
”Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin,
Sanma ki geldiğin gibi gideceksin,
Senden öncekiler de böyleydiler,
Akıllarını Bodrum’da bırakıp gittiler.”
Memleketimizin güzel bir köşesi Bodrum için yazılmış muhteşem sözler bunlar.
Konyaspor olarak ligin henüz başındayken Bodrum’dan Konya’ya dönüşte aklımızı başımıza toplayarak dönelim. Şiirde bahsedildiği üzere aklımız Bodrum’da kalmasın. Aklımız başımızda olsun. Bu mağlubiyetin bir şeyleri değiştirme anlamında takımımız için dönüm noktası olması temennisi ile.