“AKIL AŞINDIRMAK”

Hasan Mutluoğlu

Büyüklerimizin sohbetlerini dinlerken kullandıkları önemli cümlelerin zihnimde yer almasına gayret ederdim.

Zihnimde yer alan önemli ifadelerden birisi de “Akıl aşındırmak” oldu.

Hayat yolunda karşılaşılan her türlü problem ve zorlukların çözüme kavuşturulması, “Ortak akıl” anlayışında buluşabilmek, etraflıca düşünmek, çözüm bulmanın yollarını ortaya koyabilmek amacıyla yapılacak olan işin adı “Akıl aşındırmak” idi.

Atalarımızdan - çocuklarımız için ödünç- miras ve emanet olarak aldığımız ülkemizi yaşanır bir ülke konumuna yeniden getirebilme konusunda “Akıl aşındırmak” zorundayız.

Ortak ideal ve anlayıştan, birlik ve beraberlikten uzaklaşan, savrulan bir topluluk haline geldik/getirildik.

Savrulan insanlarımızın buluşturulması, birliğin ve beraberliğin sağlanması, üzerinde yaşanması zor olan coğrafyanın yeniden yaşanır hale gelebilmesi için gereken çalışmaların yapılması, yeniden önümüzde duran önemli gerçeklerdir.

Daha güzel bir gelecek” için aklımızı, bilgimizi, tecrübemizi bu milletin istifadesine, hizmetine sunabilmenin yolunu bulmak zorundayız.

Toplumumuzun, insanımızın refahına sunamadığımız “ değerlerin, imkanların”  ne kıymeti olabilir?

Dünyanın içinde bulunduğu şartlar ve konumu itibarı ile, dünden daha güçlü olmak zorunluluğu vardır. Güçlü olmak, yaşama hakkının korunması demektir.

Güçlü olabilmek, söz sahibi olabilmek, yaşadığımız coğrafyaya sahip olabilmek bağlamında en azından şu dört anlayış üzerinde durulması ve gereğinin yapılası gerekir.

Barış, kardeşlik, adalet ve umut” değerleri, toplumun ortak anlayışı haline gelmesi bizim güçlü bir toplum olmamızı sağlayacaktır.

Bu millete kurulan tuzaklar, tarih serüveninde, Allah’ın izni ile “Ortak akıl” anlayışında bertaraf edilmiştir.

Geçmişte yaşadığımız gerçeklerden ders almanın yolu; “Tarihi önünüze alırsanız sizi tökezletir, arkanıza alırsanız sizi ilerletir.” Sözüne dikkat ederek ders alıcı çalışmalardan geçer.

Amacımız geçmişle öğünmek olmamalı. Geçmişle öğünmek, önümüzde duran problemi çözemediği gibi, sizi geleceğe de hazırlamaz.

Geçmişle öğünme basamağında durursanız, geleceğiniz kararır. Tarihin vermeye çalıştığı dersi önümüze katarak, geleceğe umutla koşmalıyız.

1 Kasım’da ülkemiz için önemli bir seçim var. Dünyanın bütün gözü üzerimizde. “Güçlü bir Türkiye” olabilmek için “Akıl aşındırmak” zamanı.

Dayatmacı düşüncelerden uzak, kendi aklımız ve tecrübelerimizi önemseyerek, vereceğimiz kararla, ülkemizin geleceğine hizmet edecek anlayışlara güç vermemiz gerekir.

Samimi, Hakk’a uygun verilen karar, istenilen neticeyi beraberinde getirecektir.

1 Kasım seçimlerine giderken, toplumun her kesimi vicdan muhasebesi yapmalıdır. Vicdan muhasebesini bir kenara itenler, mutlaka pişman olacakları bir netice ile karşılaşacaklardır.

Bu seçimin; “Türkiye’nin en zor seçimi olacak” diyenler gibi düşünüyorum.

Gerçekten bu seçim –komşu ülkelerde kaos ve ülkemizin içinde bulunduğu terör ortamı göz önüne alındığında- Türkiye’nin en zor seçimi olacak.

Türkiye’nin sorunları yerel olmaktan çok uzak hale geldi/getirildi. Sorunlar ülke dışına taşırıldı.

Komşularımızda var olan sorunların, bizi doğrudan ilgilendirmekte olduğunu en azından iki yıldır yaşayarak görmekteyiz.

İslam coğrafyasında; beynelmilel hakim güçlerin, ideolojik, mezhep, etnik yapı doğrultusunda parçalamaya yönelik düzenlemeler yaptığını görmek ve bizim için ne anlama geldiğini anlamak zorundayız.

Beynelmilel güçler” ifadesinde kimlerin ve hangi devletlerin kastedildiğini herkes bildiğine göre, tekrar etmenin bir faydası yok.

Birliğimizi tehdit eden tehlike sınırlarımızda. Elimizi kolumuzu bağladılar. Çözümü bizde. Birlikte olmak, güçlü olmak kaçınılmaz bir gerçek.

Kendi içimizde tutarsız, kavgalı olmamız, güçlü görünmeyi ortadan kaldırıyor. Söz sahibi olmamızı engelliyor.

Siyasi istikrarsızlık, güçlü yönetim zaafı oluşturmakta. Siyasi istikrarın bir an evvel ülkemizde sağlanması gerekiyor.

İşkal, zulüm sınırımıza dayandı. Katliam ise ülkemizin bir gerçeği haline geldi.

Bütün bu tuzakları Müslümanlar kurmadı. Bütün bu tuzakları biz kucağımızda bulduk.

Bütün bu tuzakların kökü ve temelleri tarihin derinliklerinde kayıtlı. Gerektiği zaman ve uygun zeminde her zaman yeniden diriltilmekte.

Vereceğimiz her türlü kararın, yapacağımız her türlü işin, kimleri ne yönde etkileyebileceğini düşünerek yapmak, en önemli görevimiz olduğunu unutmayalım.