Gençlik kavram olarak Sanayi Devrimi sonrası oluşan dünyanın kavramlarındandır. Gençler her zaman ve her toplumda bulunmuş olmakla beraber Gençlik ve gençliğe atıflar özellikle Ulus Devlet şeklindeki örgütlenmelerden sonra toplumların gündemini işgal etmiştir. Gençlik kavramının içi boşaltılırcasına gündemde tutulmasına, gençlik adına yapılmayan işin kalmamasına bakarak aldanmayalım.
Aslında gençlik büyük bir yok oluşa sürüklenmekte. Modern dünya gençliğe, hatta tüm insanlığa, insanın varoluşu hakkında tatmin edici bir cevap veremedi, insan neden var sorusuna verilemeyen cevap, insan ölünce ne olacak sorusunu sormayı ürkütücü hale getiriyor. Bundan dolayı insanının varoluş problemini halledemeyen modern hayat çareyi ölümü unutturmakta bulmuş. Hızlı yaşam, cinsel özgürlük, aşırı hürriyet, şımarıklık boyutunda özgüven, insanın kendini birey olmak zorunda hissetmesi ve cemaatten, cemiyetten, camiden, cemden kaçış, kopuş.
Zannetmeyelim ki bu sadece Batı dünyasının sorunu. Bu büyük tehlike coğrafyamızı da etkisi altına almış durumda. Gençliğimiz belki tarihimizin en sığ, en cahil, en ruhsuz dönemini yaşıyor. Tehlikenin büyüklüğünün farkında değiliz. Bu milletin alt yapısı ilk kez ve büyük çapta çökme tehlikesi ile karşı karşıya.
İnsanın bu dünyadaki hayatının sonu olan ölümü doğal mecrasından koparan popüler kültür, muazzam bir şekilde ölüm korkusu pompalıyor. Ölümü engellemek mümkün olmadığı için ertelemek için her şeyi yapıyor. Peki ruhların ölümünü ne yapacağız? Haydi öte dünya endişesi olmayanları anlıyorum da ahret inancı olanlar buna karşı ne yapıyor? Kendi çocuklarımız, gençlerimiz göz göre göre bu yokoluşa kanat çırpıyorlar. Ülkenin en hayati ve öncelikli meselesi gençliğimizi muhafaza etmektir, ki bunun en önemli ayağı eğitim meselesidir.
Eğitimi yeniden baştan ayağa kurmak zorundayız. Bunun için de nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz sorusuna cevap bulmalıyız. Toplumun ortak değerleri azaldıkça, aşındıkça bu değerler üzerinde anlaşmak kolay olmuyor. Hele bir de bu değerlerin hayata, pratiğe geçilmesi hususunda ortak bir zeminde buluşmamız zor gözüküyor. Bu ortak değerleri gençlere benimsetmek için gençliğin hatta tüm toplumun önüne “Rol Model“ insanlar konulması gerekir. Vefatının 79. Senesinde andığımız Milli Şairimiz Mehmet Akif tam da bu Rol Model insandır. Akif anlamak, anlamak için tanımak zorundayız. Eserleri, hayatı filmlere, dizilere, oyunlara, çizgi filmlere konu olmalı. İnanın Akif’i tanıdıkça onu çok sevecek ve ona büyük bir saygı duyacaksınız.
Akif gibi bir nesil yetiştirmek umuduyla…