Necmettin Erbakan Üniversitesi dün eski Tarım Bakanımız Prof. Dr. Sami Güçlü’nün inisiyatifleriyle hayata geçirilen çok önemli ve anlamlı bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Düşünce dünyamıza hayati derecede önemli katkılar sağlayan yazarlarımızın eserlerini gençlerle beraber okuyorlar.
Konya’da daha önceki denemelerini saymazsak yeni başlayan bu faaliyetleri Sakarya, Bolu, Kocaeli gibi başka şehirlerde başarıyla uygulamışlar. Toplantıya Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem Bey de katıldı. Milli Eğitim Bakanlığının tam desteğiyle yürütülen çalışmaların hedef kitlesi lise 3. 4. sınıflarla üniversite ilk yıllarında öğrenim gören öğrenciler.
Beraberce yapılan okumalar sayesinde gençlerde milli bir kimlik oluşturma, temel değerlerimizi tanıma ve bu sayede ‘geleceğe güvenle bakma’ açılarından aşama kat etme gayretleri göze çarpıyor.
‘Her insan için mutlaka bir dönüm noktası vardır’ gerçeğinden hareketle ‘gençlerde bir kıvılcım oluşturma’ gayretiyle yola çıktılarını söylüyor sayın hocamız. Tespitlerine katılmamak mümkün değil. Hakikaten herkesi şu veya bu şekilde etkileyen bir olay mutlaka vardım. Önemli olan da etkinin olumlu şekilde tezahürü için çaba sarf etmek.
‘Ferdi gayrete inandıklarını’ ifade ederek, aslında Cenab-ı Allah’ın şahsı muhatap alan metodunu öne çıkarıyorlar. Hakikaten bireyden başlayan çalışmalar toptancı olmuyor. Büyük gruplar içinde kaybolup, giden bireylere neden de olmuyor. Bu nedenle tek tek insanları hassaten de genç bireyleri hedef almanın getirileri daha fazla.
İnsan iyi olursa, insan doğru yerde durursa neticenin de iyi olacağı realitesinin altı çizilmektedir. Toplantıda ortaya konulan bu minvaldeki konuşmalarının tamamının altına imza atmamak mümkün değil.
Sami Güçlü’yü hep hoca unvanıyla anmayı tercih ettim. Sonuçta o bir ‘hoca’. Belki bir dönem bakanlık yaptı, TBMM’de çok önemli görevler üstendi ama bugün gene hoca. Hoca olmak, azımsanabilecek bir şey de değil.
Aktif siyaset günlerinde sorun çözme, milletin veya kurumların bir derdine çözüm bulma gibi bir işlevi oldu. Farklı meselelerde tarafları bir araya getirme ve oradan bir sonuç almayı başarırdı. Bu yönünü hep takdir ettim. Riskli ve sıkıntılı da olsa hakemlikten imtina etmedi. Şahidi olduğum çok sayıda çabası oldu. Netice de aldı.
Bu saatten sonra onun da siyasette ve dünya makamlarında gözü yok, beklentisi de bulunmuyor. Aktif siyaset defterini çoktan kapattı. Gençlerin yetişmesi, temel değerlerimize dönmenin daha önemli olduğunu ifade ediyor.
Kitaplardan ziyade yazarlar üzerinden gidilirse okumaların yararlı olabileceğini söylüyor. Tek tek kitapları anlamanın veya yanlış kitapların yanlış etkileri olabileceğini söylüyor. Okumalarda özellikle milli kültür ve benliğimiz üzerinde fazla katkısı bulunanlara işaret ediyor.
Diğer illerde Necip Fazıl, Mustafa Kutlu, Sezai Karakoç gibi yazarlarımızı okumuşlar. Hatta bu yaz lise birinci sınıf öğrencisi bir gencin Mehmet Akif okumaları kapsamında 33 kitabı, Sezai Karakoç kapsamında da 22 kitabı okuduğundan bahisle gayret ve teşebbüsün sınırlarının bizim düşündüğümüzün çok ötesinde olabileceğinin altını çiziyor.
Yapılan okumalar neticesinde her öğrencinin bir konuya eğileceğini, böylece vukufiyetin ileri noktalara ulaşabileceğini ifade ediyor.
Dün benim açımdan kazançlı bir gündü. Bu toplantıya katıldım, gözlerinden heyecan ve ilgi okunan gençleri tanımakla kalmadım, aynı heyecanı, aynı coşkuyu yansıtan bir hoca ile beraber oldum.
Bu türden çalışmalara sınırsız destek verilmelidir. Nihayetinde mesel dönüp, dolaşıp insana geliyor. Gelecek yıl merhum Akif’in ölümünün 80. yılı. Bugün onu ve düşüncelerini anlamaya daha fazla ihtiyacımız var.
Bu ülkemiz için olduğu kadar insanlık için de gerekli.