Geçen hafta Türkiye için bir mecburiyet olan Yükseköğretim reformunun önündeki en büyük engeli ‘Akademik Klanları’ yazmıştık. Yazımız akademide büyük bir tartışma başlattı. Klanın tetikçileri hafta boyunca bazen sureti haktan cümlelerle, bazen de tetikçi dili ile tepkilerini ortaya koydu. Klanın baskısından bunalan, sığınacak bir liman arayan akademinin mazlumları ise her türlü vesayetin tasfiyesinde insiyatif alan Eğitim-Bir-Sen’in akademide örgütlü vesayeti de tasfiye edebileceğine dair ümitlerini ifade ettiler.
Cumhurbaşkanımızın Erciyes Üniversitesi Akademik Açılış Töreninde yaptığı ‘Bunların derdi akademik tekamül değil, tetikçileri oldukları Akademik Klanın devamlılığıdır.’ açıklaması ardından Akademik Klanda derin bir endişe başlamıştı zaten.
Evet, kapsamlı bir Yükseköğretim reformunun önündeki en büyük engel Akademik Klanlardır. Varoluşunu Akademik Tekamül için değil, Klanın etkinliği ve bekası üzerinden tanımlayan Akademik Klanlar, seçim sisteminin atama sistemine dönüştürülmesi ile rektörler üzerinde kurduğu hegemonyayı kaybetmişti. Doçentlik Sözlü Sınavının büyük oranda kaldırılması ile akademik yükseltilmelerdeki gücünü de kaybetti. Akademik Yükseltilme Yönetmelikleri üzerinden ‘kural koyma tekelinin’ avantajlarından yararlanarak bir mevzi tutmaya çalışsa da bunun sürdürülebilir olmadığının farkında.
Akademik Klana öldürücü hamle, klanın kendisini yeniden üretmesini sağlayan insan kaynaklarına yapılacak operasyon ile yapılabilir. Akademik Klan, kendi varlığının idamesi için akademinin insan kaynaklarına nüfuz etmesi gerekiyor. Akademiye giriş basamağı olan araştırma görevlilerinin belirlenmesi aşamasındaki operasyon kapasitesi Klanın beka kaygısının temelidir. Yükseköğretim Kurumları Akademik Teşkilat Yönetmeliğinin örgütlü yapılara sağladığı avantajları değerlendiren Akademik Klan, Bölüm ve Ana Bilim Dalı başkanlıkları üzerinde oluşturduğu hegemonya üzerinden Araştırma Görevliliği sınavlarında büyük hareket serbestiyesine sahiptir. Bu serbestiyet stratejiktir; ÖYP Dediğimiz merkezi sistemle araştırma görevlisi istihdamına yönelik Akademik Klanın direnişinin arka planında da bu vardır. Tek bir adet araştırma görevlisi kadrosu için büyük kavgalar veren Akademik Klanın ÖYP Araştırma görevlisi kadrolarını kullanmaması da, Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile doktorasını yurt dışında yapan Bilim İnsanlarına kadro vermemek için her türlü direnci göstermesinde de; araştırma görevlisinin kadrosunu bulunduğu üniversiteden başka bir üniversitede Yüksek Lisans ve Doktora yapmasının engellenmesinin ardında da aynı saik vardır.
Nasıl, akrabalık tesisi kan bağı ve sıhriyet dediğimiz iki kanalla oluyor ise Akademi Klan da kadroları öncelikle kan bağı ile doldurmakta, kalan kadrolar ise sıhriyet bağı ile doldurulmaktadır. ‘Yaklaştırmak, eritmek, karıştırmak’ anlamındaki ‘sıhriyeti’; Akademik Klan, kendi kanından olanlarla tamamlayamadığı insan kaynağını, Klana mensup olmadığı halde her nasılsa akademiye dahil olmuş araştırma görevlilerini devşirmekte kullanmaktadır. Klana dahil edilmek istenen adaylara, yüksek lisans ve doktora eğitimi boyunca profesyonel bir proses uygulanarak özsaygısı kaybettirilmekte, şahsiyeti eritilmekte ve Klana tam bir itaati sağlanmaktadır. İtaati tam olanların Akademik Klanın bir mensubu olarak doktoraları hızla bitirilmekte, kadro vs. süreçlerde klana mensubiyetin tüm imkanları kullandırılmaktadır. İtaatte zorlananlar ise yüksek lisans ve doktora eğitiminde sürekli yol kazaları yaşamakta, bilimsel çalışmaları engellenmekte, kadro bulmaları zorlaştırılmakta buna rağmen her nasılsa bu süzgeçlerden geçenler, Doçentlik sürecinde Sözlü Sınav jurileri üzerinden oluşturulan kirli network ile doçent olmaları engellenmektedir.
Akademik Klanın tasffiyesi için akademiye giriş basamağının liyakata dayalı tesisi, liyakatı tesis içinde yüksek lisans ve doktora sınavlarının merkezi sistemle kurgulanması gereklidir. Her ne kadar ALES ve diploma puanları üzerinden oluşturulmuş bir ön değerlendirme sistematiği olsa da Akademik Klan, etkin olduğu jürilerin yaptığı bilim sınavları üzerinden istediği operasyonu, maniplasyonu yapabilmektedir.
Vee, artık bu layuselliğe bir son vermek gerek…