AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Sözcü Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aday listelerini ve diğer süreçleri AK Parti Genel Merkezi'nde yoğun bir mesai geçirerek bütün hazırlık süreçlerine başkanlık ettiğini bildirdi. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet dileyen ve deprem bölgesindeki vatandaşların her zaman gündemlerinin birinci maddesi olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Genel Merkezimize iletilen her konuyu yakınlıkla takip ediyoruz. Bakan arkadaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız, devlet kurumlarımızın görevlileri sürekli sahadalar. Sayın Cumhurbaşkanımız da zaten bölgeyi sık sık ziyaret ediyor. Sayın Bahçeli, Sayın Destici, Sayın Erbakan da bu ziyaretlere katıldılar. Ortak yapılan bu ziyaretlerde aynı zamanda bütün bu süreçlere dönük olarak ihtiyaçların yapılması gerekenler Cumhur İttifakı olarak da ele alınıyor."
"Her Ramazan ayında bu şiddet gösterileriyle baş başa kalıyoruz"
Çelik, dün gece Mescid-i Aksa'ya İsrail güvenlik güçleri tarafından yapılan saldırıyı şiddetle kınayarak "Mescid-i Aksa'ya İsrail güvenlik güçleri tarafından yapılan bu saldırıyı şiddetle kınadığımızı, lanetlediğimizi ifade etmek isterim. Maalesef her Ramazan ayında bu şiddet gösterileriyle baş başa kalıyoruz. Bu şiddet gösterileri Müslümanların ibadetlerini engellemekten, Filistinlilere şiddet göstermeye kadar yoğun bir şekilde devam ediyor. Haremi Şerif'in kutsiyetinin, statüsünü ve hukukunun ihlal edilmesi şeklinde bir suçun ortaya çıkmasıdır. Haremi Şerif'in statüsü ve tarihi hakkında herkesin son derece saygılı olması gerekir. Bu İsrail güvenlik güçleri tarafından bu saygısızlık dün gece tekrarlanmıştır. Aynı zamanda bu baskın sırasında ibadetlerini yerine getiren Müslümanlar Kıble Mescidi'ne sığındılar. Kubbe Mescidi'nde ise acımasızca onlara müdahale edildiğini ve çoğunu yine aşırı şiddet uygulanarak tutuklandığını görüyoruz. Bu eylemi de ciddi bir şekilde kınadığımızı belirtmek istiyoruz. Mescidi Aksa'yı kıblemiz kutsal mabedimiz olarak bizim kırmızı çizgimizdir, gereken saygının gösterilmesi gerekir. Uluslararası toplumu bu konuda daha duyarlı davranmaya davet ediyoruz. İsrail'in bu tutumu Gazze başta olmak üzere bütün bölgedeki tansiyonu da yükselten bir yaklaşımdır. Her ramazan ayında tekrarlanıyor. Gün içerisinde devam ediyor. İsrail makamlarının son derece dikkatli ve hassas davranması gerektiğini ifade ediyoruz." diye konuştu.
"İsveç'in öncelikle taahhütlerini yerine getirmesi ve uygun düzenlemeler yapması gerekmektedir"
Finlandiya'nın NATO karargahında bayrak çekilme töreniyle NATO'nun 31'inci üyesi olduğunu ifade eden Çelik, "Bütün bu süre boyunca Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu ilkeler ve prensiplerin bu katılım sürecine dönük ortaya koyduğu yöntemin aslında ne kadar tutarlı olduğu bir kere daha görülmüş oluyor. Finlandiya ve İsveç birlikte başvurmuştu, ama biz burada Cumhurbaşkanımızın defalarca ifade ettiği gibi "terör konusunda tedbir almaları ve teröre yönelik terörle mücadele konusundaki taahhütlerini yerine getirmeleri gerektiğini" söyledik. Finlandiya bu konudaki taahhütlerini yerine getirdi düzenlemeleri yaptık ve Türkiye buna onay verdi. Bu vesileyle Finlandiya'yı tebrik ediyorum. Aynı ilkesel süreç İsveç içinde işleyebilecektir, fakat İsveç'in öncelikle taahhütlerini yerine getirmesi ve uygun düzenlemeler yapması gerekmektedir. İsveç bunları yaptığı takdirde hiçbir problem kalmayacaktır. Ama şu ana kadar seçim yaptıkları somut ve net değildir, hem düzenlemeleri hem saatleri böyle olması durumunda aynı sonuç işleyecektir. Türkiye terörle mücadele konusunda daha içerisinde tutarsız davranan bir ülkenin NATO üyeliğine onay vermeyecektir" diye konuştu.
İçinde bulunan acılı sürecin atmosferine uygun olarak bir seçim kampanyası yapılması konusundaki uyarıların ihlal edildiğini vurgulayan Çelik, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Aslında devlet adabı içerisinde, siyaset adabı içerisinde 14 Mayıs'a kadar bu süreç rahatlıkla götürülebilir. Bütün siyasi partiler tercihlerini, itirazlarını, eleştirilerini rahatlıkla söyleyebilirler. Bütün görüşlerini ortaya koyabilirler ve sonuçta da yüce milletimiz sandık önüne koyulduğunda karar verir, karar çıktıktan sonrada herkes saygı duyar. Fakat bugün İYİ Parti'nin grup toplantısında Akşener'in kullandığı üslup Cumhurbaşkanımıza dönük ifadeleri ve kullandığı bazı tabirler maalesef şunu söylemek isterim ki bunu üzülerek söylüyorum. Son yıllardaki en niteliksiz, en yakışıklı ifadelerin yer aldığı bir konuşma olmuştur. Buraya gelirken arkadaşlar söylediler. Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Akşener'in bu konuşması sebebiyle tebrik etmiş. Dolayısıyla bu niteliksizliğe, bu yakışıksızlığa bir kitle destek durumu söz konusu olmuş. Bu ittifakın diğer üyeleri de aynı desteği sergileyecekler."
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a söylediği sözlere ilişkin Çelik, "Sayın Akşener devlet görevi yaptığı kısıtlı bir dönemde ortaya koyduğu en yüksek performans milletin değerlerinin, milletin örfünün değerleri üzerine geçen silindir gibi geçen 28 Şubat kararlarını uygulamaktır. Bununla övünmektedir. Ortaya koyduran bir icraat budur. Cumhurbaşkanımızsa bütün vatandaşlarımızın şahit olduğu ve destek verdiği şekilde bütün dünyanın şahit olduğu şekilde, bütün dünyada kabul ettiği şekilde Türkiye'yi dirayetle yönetmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini her orta her şart altında koruduğuna Cumhurbaşkanımızın bunu dirayetle yaptığına bütün milletimiz şahittir. 15 Temmuz gecesi de Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak için her türlü bedeli, hazır olarak meydanlara çıktı. Dünyadaki mazlumların hukukunu ülkemizin hak ve kazanımları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve kazanımlarını en yüksekte tutma konusunda tavizsiz olduğu Cumhurbaşkanımızın vakitleri ve hasımları tarafından da kabul edilen bir şeydir. Dolayısıyla burada bir değerlendirme yapılacaksa Sayın Akşener'in kendisinin kısa bir süre yaptığı devlet göreviyle ilgili bir değerlendirme yapması hatta bir muhasebe yapması, hatta bir yüzleşme içerisine girmesi hatta kabul görür görmez bilmem ama samimi helalleşme çağrısında bulunması en doğrusudur. Avrupa tabirlerle bir hezeyan şeklinde bağırıp çağırarak kullanılabilecek bütün kazanları eğip bükük bir saldırgan üssü haline getirerek bu son yıllarda gördüğümüz en yakışıksız ve nitelikli konuşmayla maalesef konuşmaya şahit olma durumunda kaldık. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın çeşitli siyasetlerine uyguladığı politikalara tabii ki demokratik bir ülkede eleştiri getirilmesi doğrudur. Başarılı bir devlet adamı olup olmadığını Türkiye Cumhuriyeti'ni başarıyla yönetmediğini tespit etme noktasında bu eleştirileri getirenlerin elinde yaptığı bir ölçü yoktur. Bir müktesebat yoktur. Herhangi bir ortaya koyacakları başarı da yoktur. Henüz kendi ittifaklarını doğru düzgün yönetemeyenler kendi partilerinin kendi ortaya koydukları ilkelere uygun bir şekilde yönetemeyenlerin hiç kimseye devlet adamlığı dersi verme gibi bir hak içerisine girmesi söz konusu olamaz" ifadelerini kullandı.
Kandil'den gelen sözlere ilişkin tek bir kelime edemeyen İYİ Partiyi eleştiren Çelik, "'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkacağız" diyen Kandil'den miyavladığı zaman bunlardan herhangi bir kükreme geliyor mu? Kandil'den yapılan açıklamalarda Millet İttifakı'nın başındaki adaya destek verdiklerini, bu sebepler eylemlerine ara verdiklerini söylüyorlar. Bu tip miyavlamalar söz konusu olduğunda bu teröristler kendi kendilerine aslan, siyasetçilere destekledikleri siyasetçilere başka türlü muamele yaptıklarında bunlardan bir kükreme duyuyor muyuz? Herhangi bir ses gelmiyor. Ya çıkıyor terör örgütü diyor ki "Biz sizin adaylığınızı desteklemek için Erdoğan'ı yıkmak için Cumhur İttifakı'nı yıkmak için ve eski ya bu teröristler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yeniden kurmak için eylemlerimize ara veriyoruz. Size ful destek veriyoruz, diyorlar'. Bunlar karşısında susuyorlar. Kandil'deki teröristlere söyleyemedikleri lafları Cumhurbaşkanımıza dönük olmak istiyorlar. Büyük milletimizin, yüce milletimizin, aziz milletimizin takdirini arz ediyoruz" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'in 6'lı masadan kalkmasına ilişkin sorular oluştuğunu söyleyen Çelik, sözlerine şu şekilde sürdürdü:
"Ortada masadan oturup kalkmayla ilgili olan ciddi bir cari açık ortaya çıktı. Bir sürü laf söylediklerine bir sürü laf işittikleri kişilerle tekrar aynı masaya oturmak durumunda kaldılar. Bunu izah edemedikleri için ortaya çıkan büyük siyasi cari açığı, büyük meşruiyet açığını millete hesap verme konusundaki büyük açığı Cumhurbaşkanımıza saldırarak kapatabileceklerini zannediyorlar. Hayır bu kapanmayacak. Millete asıl söylememiz gereken, asıl hesap vermemiz gereken konu burasıdır. Seçim kampanyaları seccadeye ayakkabıyla basarak başladı. Ondan sonra mitinglerinde dar ağaç pankartı atarak devam etti. Şimdi de Meclis çatısı altında kurşun sergisi düzenleyerek bunu sürdürmeye çalışıyorlar. Buradan ne demokrasi çıkar. Ne milletin hayrına bir iş buradan çıkan tek şey tehdittir. Milletin kazanımlarını heba etmek için ortaya koyulan bir performanstır. Meral Hanım çıktı. Aynı şu cümleyi kurdu televizyonlarının önünde "Altılı masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir." Yani altılı masanın milleti temsil etme yeteneği olmadığını, millet adına bir iş yapma yeteneği olmadığını Sayın Akşener ifade etti. Arkasından çıktı dedi ki Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kastederek "Şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edilmiştir. Onun arkasından ne kumar masasında, ne nota masasında olmayacağız. Arkasından ölüm ve sıtma arasında bir tercihe zorlandık. Arkasından ceketimi assan, aday ederim diyenlerin karşısında duracağız" dediler Şimdi burada herkesin sorması gereken soru şudur. Birkaç gün içerisinde ne değişti de tekrar zorla o masaya oturdunuz? İkincisi burada şahsi hırslar Türkiye tercih edilmiştir. Kastettiğiniz nedir? Sizin dışınızdaki ortaklarınız masada Kılıçdaroğlu'nun adaylığını gündeme getirmişler. Siz de şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edilmiştir, diyorsunuz. Peki bu şahsi hırslara sizi razı eden, o masaya tekrar döndüren ve bugün Kılıçdaroğlu için oy isteten nedir? Kumar masasıyla, noter masası arasında kaldık, diyorsunuz. Ölümle sıtma arasında kaldık, diyorsunuz. Ölümü mü tercih ettiniz, sıtmayı mı tercih ettiniz? İzah etmemiz gereken mesele bunlar. Şimdi bütün bunları bir kenara bırakıp aslında şunun hiç unutulmaması lazım. Burada o çıkan dağınıklığı burada ortaya çıkan kendi siyasetini darmadağın etme sürecini kapatmak için Cumhurbaşkanımıza saldırarak bütün bunları perdeleyebileceklerini zannediyorlar. Bugünden, sizin bu siyasi tavrınız ortada apaçık durmaktadır. Size masada ne söylendi ki şahsi hırslar Türkiye'nin önüne geçmiştir, dediniz. Neden Türkiye'yi savunmak için masadan kalkıyorum, diyorsunuz. Ondan sonra hiçbir şey değişmeden tekrar oturuyorsunuz. Şimdi bütün bunların hesabının verilmesi bunların millete izah edilmesi gerekir."
İYİ Parti'den istifa eden Yavuz Ağıralioğlu'nun sözlerini hatırlatan Çelik, "Kendi partinizden Yavuz Bey çıktı. Açıkça şu cümleyi kurdu. "Yıllar boyunca yemediğimiz hakareti birkaç gün içerisinde yedik." Sizin bütün bu hakareti sineye çekmenizin sebebi nedir? Bütün bu hakaretler karşısında susmanızın, bütün bu hakaretleri sineye çekmeniz nedir? Kimse özür dilemediği halde tekrar masaya oturmanızı izah etmeniz gerekir" dedi.