7 Haziran seçimlerinde Ak Parti Konya’da istediği ve beklediği oyu alamadı. Davutoğlu faktörüne ve seçim öncesi açıklanan metro projesine rağmen, Cumhurbaşkanlığı seçiminin bile gerisine düştü. Bunun sebeplerini parti kurmayları mutlaka analiz etmişlerdir. Yapılan hatalar, ihmal edilen alanlar ve sorunlar irdelenmiştir.
Bu konulara girecek değilim. Zira bu nedenler bir çırpıda sıralanabilecek kadar basit ve tek boyutlu değil.
Bugün aday belirleme sürecini ve aday profilini ele almak istiyorum. Kamuoyunda aday belirleme sürecinde yanlışlar yapıldığını düşünenlerin sayısı az değil. Bir defa Ak Parti’nin 2002’den beri oturttuğu, teamül haline getirdiği ilçe temsillerinin Konya açısından yeterince sağlanamadığı düşünülüyor.
Kabul edelim veya etmeyelim Konya ilçeleri arasında mikro milliyetçilik çok yaygın. Büyük ve yerel kültürü güçlü ilçelerde bu konudaki hassasiyet daha fazla.
Akören’den Hüyük’ten aday gösterilmemesini kimse yadırgamaz ama bir Beyşehir bir Seydişehir öyle değil. Cihanbeyli, Kulu hakeza. Bu bölgeler şehir siyasetinde ağırlıkları olan ilçelerden oluşuyor.
Mesela Seydişehir ve Beyşehir’in 7 Haziran listesinde nüfuzlarına ve nüfuslarına rağmen vekilleri yok(tu). Geçtiğimiz dönemlerde bu ilçeleri temsilen vekiller görev yaptılar. Değerlendirme yaparken sadece buralarda yaşayan nüfus sayıları yanıltıcı olabilir. Seydişehir ve Beyşehir’li olup da Konya şehir merkezinde ikamet edenlerin sayısı da az değil yani.
Karar vericiler bu ilçelerin seçilen vekilleri nasıl karşıladığına bir baksın. Bağırlarına basmışlar mı, eleştirmişler mi?
Ayrıca, geçen seçimlerde aşırı temsil diyebileceğimiz sayıda vekil çıkaran Kuzey ilçelerine, yani Cihanbeyli, Kulu gibi ilçelere bu kez yeterince ağırlık verilmemişti.
Bölgenin adayı olarak gösterilen Abdullah Ağralı çok iyi bir tercih, lakin en az bir tane daha vekil kontenjanının o bölgeye ayrılması gerektiğine inananların sayısı az değil.
Ayrıca, geçen seçimde teşkilatlara hak ettikleri değer ve ağırlık da verilmemişti. Oysa teşkilatlar parti sisteminin bel kemikleri, özellikle de Ak Parti gibi kitle partisi olma yönünde kendine bir hedef koyan partilerde. Teşkilat mensuplarını seçimlerde motive edecek bir neden gerekiyor.
25. dönem vekilleri tespit edilirken teşkilat temsiline de bakılmamış. İl ve ilçe örgütleri kendilerini anlamayan, seçmenden nasıl oy isteneceğini bilmeyen adaylarla doldu.
Teşkilat mensup ve başkanlarını azarlayanlara mı bakarsınız, belediye başkanlarına emir verenlere mi?
Teşkilatlar ve yerel yönetimler seçime inanmadılar.
Yeni dönemde teşkilat temsili sağlanmadan başarı kazanma şansı çok düşük. Öte yandan, teşkilatları dikkate almayan, uyumsuz bir görüntü sergileyen bürokratlar aday gösterilince teşkilatlar hakikaten hayal kırıklığına uğramıştı.
İl başkanı ve il yönetimi seçim sürecini başarıyla yönetebilecek kapasiteye sahip. Genel merkez listeleri nihai olarak belirlerken İl başkanına danışsa eminin farklı bir sonuç alınır(dı). Listelere Konya’yı bilmeyen insanlar müdahil olunca, Konya tam anlamıyla temsil edilemiyor. Özgeçmişler ve unvanlar siyasette başarı getirmiyor!
Öte yandan, kadim mesele ‘paralel’ mevzuunu da ihmal etmemek gerekiyor. Aday listesi belirlenirken mevzuya yeteri kadar önem verildi mi, bilmiyorum. Ama tekrar hatırlatalım: Paralele yakın duran adaylar yok diyen varsa beri gelsin: Muhtemelen çocukları onların okullarına gitti, belki de ‘paralel’in elinde dosyaları var. Bilmiyorum.
Ama paralelin borusunu öttürenler var mı, yok mu? Ona bakılsın…
Bu seçimde ideolojik olarak parti formatına uymayan adaylara da dikkat etmek gerekir. MHP’li adaya da tahammül yok. Son güne kadar o ağızla konuşan aday seçmende sıkıntıya neden oldu.
MHP’li aday MHP’den aday olsun. Ak Parti çizgisinde olan da Ak Parti’den.
Zannımca listede dört-beş değişiklik olur. Tabanı temsil eden, teşkilata yakın, sivil toplum desteğine sahip olan adaylar şanslı.
‘Havalı’ tiplere ise yer yok…