Aileler için son çağrı “beklemede kal”

Şeyda Tekelioğlu

Beklenti var olmaktır. Beklemek ihtiyacı, bağlılığı gösterir. Kendisinden bir şey beklenmesi de ehil görülmeyi, yeterliliği ifade eder. Sınav döneminde adayın beklentisi, ailenin beklentisi ve toplumun beklentisi vardır. Toplum beklentisi hem manipüle edilmesi çok kolay hem de manipüle etmek konusunda çok başarılı olduğundan kayda değer değildir.

Ama ailenin sınavla ilgili beklentisi sevgi ilgi ve güvendir. Sen varsın der evladına. Sen varsın ve ben senin için iyi bir gelecek hayal ediyorum. Sen yapabilirsin. Potansiyelin ve potansiyelini ortaya koyma becerinle her şey mümkün. Başarabilirsin.

Aileler için evladından bir şey beklemek ince bir mizan tatlı dil ve sabır gerektirir. Şöyle ki; Potansiyelinden çok fazlasını beklemek hayal kırıklığı getirir. Neticede değersiz hissettirir. Çıtayı yükseğe koyarsak hiç yoktan başarısız oluverir insan. Çıtayı aşağı koymak da potansiyelinden azını getirir. Tatmin olmayacağı başarılar elde eder. Bazen yapabileceğinin altında beklenti o kadar rahatlatır ki beklentiyi bile karşılayan bir sonuca erişemez. Beklenti gerçekçi ve geliştirici olmalı. Evladınızın gerçeklerinden uzaklaşmayın. Uçuk hayaller inandırıcılığınızı zedeleyecektir. Ama olanla da yetinmeyin. Anne baba duası bir ömrün seyrini değiştirmek için en kıymetli anahtar olabilir. Boynuzun kulağı geçmesi için, kulağın bu gelişimi desteklemesi ve önünü açması gerekir. Araştırın, birlikte hayaller kurun. “Bu da düşünülemez mi?”, “Şu bölüm hakkında fikrin var mı?” deyin. Beyin fırtınası hem size hem ilişkinize çok iyi gelecektir.

Merhametle, güzelliklerle yaklaşın. Bu süreçten geriye kalan anılar olmayacak. Çünkü ergenlik döneminden akılda kalan anılar değil. Ergenlik dönemi kocaman bir his bırakır insanın içinde. İlk bebeklik ve ergenlik hayatınızı yönlendirecek en kuvvetli hisleri bırakıyor içimizde. Güzel hatıralar biriktirelim ve çocuğumuza yapması gerekenleri tekrarladığımızdan daha fazla dua edelim. Önce kendi vazifelerimizi titizlikle yerine getirelim. İnanın sadece konuşuyor olmanız, ona hiç iyi gelmiyor.

O artık bebek değil, çocuk değil. Yetişkin olmaya çalışan, kabına sığmayan bir birey. “O her yaşta benim çocuğum” değil o her zaman benim evladım. Küçük yaşlarda kıyafetini seçmesine izin vermek değil saygı. Çok önemli kararlarda, er meydanında ortaya çıkacak evladımızın kararlarının bizdeki değeri. Tabi evladımıza saygı duymak için onu, o yaşa kadar donatmam gerekir. Sevgiyle, bilgiyle ve hayatın gerçekleriyle donatılmamış bir çocuktan sağlıklı kararlar almasını bekleyemeyiz. “Bizimkinin aklı bir karış havada” ise veya “Bizimki gailesiz” ise dönüp bakalım o 18 yılı nasıl geçirdiğimize. Nerde yanlış yaptığımıza çok takılmadan, gerekirse profesyonel destek alarak, nasıl telafi edeceğimizi bulalım. Ayarında bir beklenti yarattık, tatlı dille ona bunu aktardık. Sonrası sadece sabır ve dua. Bize emanet ettiği evladımızı, onun için en hayırlısını bilene bırakıverelim.

Toplumun beklentisini umursamadık, ailelerin beklentisini minicik şekillendirmeye çalıştık. En önemli yer… Adayın beklentisi! Bunu da haftaya konuşalım. Zira mevzu biraz derin.

NE YAPMALI? Bazen sadece dingin kalmalı.