Ne yazık ki, aile yapımız günden güne çöküyor. Milletimizin hem temeli, hem direkleri hem de çatısı olan aile yok oluyor. İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa, bu milleti "yasa" boğdu. Onlardan sonra istatistiklere bir baksak, nasıl da acı neticeler görüyoruz.
En basit şeylerden ve sadece kadının şahitliğiyle evden atılan kocaların yaşadıkları belli. Kur'an asla bunu kabul etmez. Erkeğin ifadesi de alınır.
Örfümüz, adetimiz, irfanımız ve en önemlisi de son ve mükemmel dinimize aykırı neler yok ki? Kadın hakları adıyla kurulan ve güya bunları prensip edinen dernekler ne yaptı? İslâm’ın zıddına olan kararlar aldılar ya da o kararların ardında durdular.
Mesela nafaka konusu.
Haşa onlar mı biliyordu nafaka süresini yoksa Allah c.c mı?
16/17 yaşında düzgün bir yuva kurup, hapiste çürüyenlere günah değil mi? O yavruları ne yapsın o anneler?
Feminizm adı altında erkekleri reis konumundan çıkarmak ve kadını ev reisi yapmak ya da reisin kim olduğu belli olmadan ortada bırakmak, Allah’ın hükmüne aykırı tabii ki. Böyle bir ailede çatışmalar olmaz mı? Tabii ki kadına zulmeden erkeklerin gerçek tespiti ile karşılığını görmesi, İslâm’ın da hükmüdür. Buna asla itiraz edilmez. Allah ve Rasülü s.a.v. zaten bunu yasaklamıştır.
Allah c.c: "erkekler kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler," (Nisa 34) buyuruyor. Bunu görmezden gelmek, Allah’ın kanununu çiğnemektir ve kadınları da perişan etmektir. Zira kadın annedir. Yavruları vardır. Şefkatlidir. Şefkati galebe çalar. Bazı istisnalar ise kaideyi bozmaz.
Ne yazık ki, bunlara inanan, lgbt yi savunan bazı etkililer, bu vatana büyük zulüm yaptılar. Aileleri, aile koruyuculuğu adı altında darmadağın ettiler. Bilemediler mi, batıdan gelen kanunların bizim yıkımımıza sebep olacağını? Hala da savunanlar var. Maalesef uygulamalar hala yok olmaya doğru.
Bütün bunlar ve aşağıdaki gerçekler düzene girmeden devam ederse, 10 yıl sonra ne aile kalır ne de ahlâk kalır? Müslüman olmayan devletler bile bu konularda nice tedbirler alırken, bizde hala lgbt propagandası yapılıyor ve hiç bir cezai müeyyide uygulanmıyor.
Evet. Gemi alabora oluyor. Batmaya doğru gidiyor? Hani tedbirler? Şimdi değilse ne zaman? Bütün bunlar 10 yıldır dile getiriliyor. Çocukların elindeki "akıllı telefonlar" akılları çöpe atıyor, ruhlarını karartıyor, nice canları yok ediyor.
İnternetin bu kadar ucuz olması ve her eve, her tlf'na girmesi kesinlikle felakettir diye en az on yıl önce yazmıştık pek çok yazarla. İşte gelinen sonuçlar. O, evlerde kısıtlı, kamu, sanayi ve benzeri kuruluşlarda sınırsız olabilir. İşte acıları. Maddi ve manevi kayıpları.
Elinde tlf olan her genç, anne babadan ayrı bir odada ve sadece onunla meşgul. Ders yok. Gayret yok ve tabii ki ahlâk da yok.
Bu hususlarda epey gözönüne almamız gereken şeyler var.
Liselerin mecburi olması, her kız ve erkeğin okuması, daha sonra ilim kabiliyet ve isteği olmadığı halde, sırf kendisini ispat için üniversitelere gitmesi, kesinlikle evlilik yaşını ilerletiyor.
Bu arada ahlâkî yıkım arttıkça artıyor.
Öte yandan, kadınların her iş sahasına atılması da, maalesef yuvaların ya zarar görmesine ya da yıkımına sebep oluyor. Bu durum, çocukların anne şefkatinden yoksun olarak kreşlere verilmesine de yol açıyor ki, bu da büyük yaralar meydana getiriyor. Zaten çocuk sayısı da hep düşüyor. Öyle ya, çalışan kadın fazla çocuk ister mi?
Örtü, tesettür davası da kalmadı maalesef. Everest tepesine çıktık ama davayı aşağıda unuttuk. Dünyevîleştik. Okullarda mutlaka giyim kuşam yönetmeliği getirilmeli. Yoksa durum felâket.
Ayrıca erkekler konusunda, işsizlikle beraber sanatkâr eksikliği de gün geçtikçe artıyor. Sanayilerde çırak olmadığı gibi, kalfa ve usta maalesef günden güne azalıyor.
Sonuç; bu gidişat hiç iyi değil. Allah etkili, yetkili ve her birimize şuur versin.