Geçen Cuma günü malumunuz bir yazı yazdım. Bu yazımda net ifade edeyim, kafama göre ifade kullanmadım. Bütün yazdıklarımı delile dayandırdım. Çünkü konu önemliydi, birkaç açıdan önemli. Biz Elhamdülillah Müslüman’ız ve bizim dinimizde iftira, zan ve gıybet yasak kılınmıştır…
Bunu bilen bir insanız ve onun için delilleri ile Ahmet Özhan ile ilgili konuyu yazdık. Şükür ne yalan söyledim, ne iftira ettim, ne de gıybet yaptım, olanı, toplumumuzun bize verdiği gazetecilik saikı ile gündeme getirmeye çalıştım, hepsi bu.
Bir başka açı ise Şeb-i Arus etkinliklerinde bildiğiniz gibi malum şahsiyet sahne alıyor ve ben şahsen bir kültür ve turizm müdürümüzün ağzından duymuştum, “Ahmet Özhan olmasa etkinliklere gelen insanların çoğu gelmez” demişti. Mevlana’nın düğün günü ne yazık ki Ahmet Özhan konserleri haftasına çoktan dönüştüğü için biz buna itiraz ediyoruz, Ahmet Özhan gibi insanlar düğün günümüzü mahvetmesin diye bu yazıyı yazdım…
Tabi siz okurlarımızda onlarca mail ve yorumla müthiş bir şekilde bize destek oldunuz. Avukat Cem Baran dostumuzla birlikte onlarca dostumuz yazımız için telefon ederek kutladı.
Hepsine şükranlarımı sunuyorum.
Birkaç tane okurumuz ise bizi itham etti. Genelde hepsinin dediği “iftira günah o bayanla Ahmet Özhan evlendi, neden yalan yazıyorsunuz?”
Yahu Allah’ınızı severseniz yazıyı baştan sona bir daha okuyun, ben bir tek yalan ifade yazmış mıyım? Bakın tarih var, kaldıkları otel var, o tarihte Ahmet Özhan mahkemeye eski eşi için, “hezeyan içinde, yalan söylüyor” diyor ve ilişkiyi kabul etmiyor. Daha sonra eski eşinin avukatı bir delil sunuyor mahkemeye ve yalan söyleyenin Ahmet Özhan olduğunu kanıtlıyor. Ahmet Özhan bunun üzerine 2 milyon lirayı vererek boşanmayı kabul ediyor.
Bana yazılan bir mailde okur dostumuz “boşanmadan önce o bayanla Ahmet Özhan imam nikâhı ile evliydi” diyor. Arkadaşlar imam nikâhı diye bir nikâh olmaz, bunu herkes bilsin. Bununla birlikte bir bayandan boşanıp bir başka bayanla evlenecekse bir erkek bunu alenen yapmalı ve para için korkup yalan söylememelidir. Evlilikte esas aleniliktir.
Tabi bunları yazıyoruz ama aslında şunu da ifade edelim; bizim derdimiz Ahmet Özhan falan değil. Zaten İstanbul’da her şarkıcının, her türkücünün, her sinema ya da dizi sanatçısının yaşadığı sıradan bir hayat onunki… Mehmet Ali Erbil’de, Hülya Avşar’da bir başka sanatçı da, Ahmet Özhan’da böyle yaşıyor. Para vermemek için yalan söylüyor, sonra yalanı ortaya çıkınca devlet memuru Ahmet Özhan 2 milyon lirayı verip, “giden gider, kalan sağlar bizimdir”, diyerek yeni maceralara yelken açıyor. Bu İstanbul dehlizlerinde sıradan bir vakıadır.
Bizim derdimiz Konya, bizim derdimiz Konyalı, bizim derdimiz H. Mevlana… Biz Hz. Pirin Düğün Gecesinde bu milletin ahlaki değerlerini bozmak üzere kurgulanmış şarkıcıların, türkücülerin değil, nefsi ile başa çıkmayı başaran, dervişlerin, edebi başına taç yapmış Allah dostlarının ilahi söylemesini, insanlarımıza öğüt vermesini istiyoruz. Bizim derdimiz bu.
Yoksa Ahmet Özhan bir şarkıcı, çok rahat içkili mekânlarda da şarkı söyleyebilir, Emel Sayınla’da düet yapabilir, meyhanede de sahne alabilir, eşini de aldatabilir, evli olmadığı bir bayanla (bu mahkemede kendisinin beyanıdır, benim değil) bir hafta bir otel odasında nikâhlı olmadığını kendisinin beyan ettiği bir bayanla kalabilir.
Biz bunlarla ilgilenmiyoruz, biz böyle bir şarkıcının Şeb-i Arus’ta Sema zikir programından önce sahne almasını istemiyoruz ve Konya’nın İstanbul derebeylerine rağmen bunu başaracağına ve Ahmet Özhan’dan Şeb-i Arus programlarını kurtaracağına inanıyoruz
Konya’mızın Ağabeyi Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, Sayın Valimiz Aydın Nezih Doğan, Sayın Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Akyürek, Sayın milletvekillerimiz bakın Ahmet Özhan’dan bu etkinlikleri kurtaramazsanız bilesiniz etkinlikler seküler çığırtkanlığa dönüşecek…
Bizden söylemesi.