Bildiğiniz gibi bu hafta içerisinde Venezüella lideri Hugo Chavez hayatını kaybetti. Chavez hiç kuşku yok ki dünya siyasetinin en aykırı birkaç sesinden birisiydi. Her açıklaması, içerisinde hiciv de barındıran bir muhalefeti yansıtıyordu. Sosyalist dünyanın fazlasıyla değer verdiği bir liderdi her şeyden önce. Özellikle Amerikan karşıtları Chavez’i ABD ve İsrail’e karşı söylemlerinden dolayı el üstünde tutarlardı. Ancak Ahmedinejad ipin ucunu biraz kaçırmış. Taziye mesajında, “O’nun Hz. İsa ve Hz. Mehdi ile dünyaya döneceğinden hiçbir kuşkum yok” demiş. Bu ifadeyi duyunca aklıma şu vecize geldi: “Merd-i Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler”. (Hırsızın merdi kendini överken nasıl iyi bir hırsız olduğunu anlatırmış şeklinde okunabilir.)
Mahmud Ahmedinejad kendisinin ve rejiminin ne seviyede olduğunu gözler önüne sermiş bu açıklamasıyla, Allah bazen insanın diline vurdurur. Aynı açıklamayı Ahmedinejad’dan önce Adnan Oktar’ın yaptığını söylersem İran yönetimin seviyesi herhalde kafalarda biraz daha netleşir. Tabi bizim inancımızda ölünün arkasından iyi konuşmak esastır ama bu sapkınlık noktasına varınca sıkıntı oluyor. “Kör ölür, badem gözlü olur” diye bir söz vardır, Anadolu’da yaygındır. Sanırım İran lideri için de geçerli bu söz. Öncelikle toprağı bol olsun diyelim inancımız gereği fakat buradan gerek İran’ın gerekse benzeri ideolojideki ülkelerin -yani Rusya, Çin, Küba, Venezüella gibi ülkelerin- insana bakışına Suriye meselesi üzerinden bir giriş yapalım.
ABD ve İsrail karşıtlığı denilince başı çeken liderler vardır, bunlar işte son örnekte olduğu gibi kimilerince “Hz. İsa ile dünyaya gelecek” noktasına varıncaya kadar kutsallaştırılırlar. Ahmedinejad, Chavez ve Esed bunlardan en dikkat çeken örnekler. Ama bunlar Rusya’nın, Çin’in, Suriye’nin, İran’ın yani kendilerinin uyguladığı zulümlerin ABD ve İsrail’le yarışır seviyede olduğunu görmezden gelirler. Ayrıca bu ABD ve İsrail karşıtlıkları sadece söylemden ibarettir. Söylemlerinde de yukarıdaki taziye mesajı örneğinde olduğu gibi ‘sirkatin’ söylerler.
ZULME DESTEK VERMEK ZULÜMDÜR!
Ahmedinejad’ın “Hz. İsa ve Hz. Mehdi ile birlikte dünyaya tekrar inecek” dediği Hugo Chavez Suriye’deki ölen bebeklerin bir nevi katillerindendir. Zulme destek vermek de zulümdür, hatta elinde güç varken zulmü görmezden gelmek bile bir zulümdür. Chavez’in Esed’e verdiği destek herkesin malumu. Böyle bir noktada bir katil destekçisini İslam’ın kutsal varlıklarıyla birlikte anmak İslam’a hakaretin bir başka örneğidir. Kendi ideolojik ve dünyevi kavgalarımızı İslam’a mal etmek kadar dini incitici bir şey daha yoktur herhalde. Danimarka’daki bir ne idiğü belirsizin yaptığı karikatürlerden daha fazla zarar veriyor Ahmedinejad’ın bu açıklamaları. Ama kimsenin dikkatini çekmiyor. Ciddi bir samimiyet sorunu var insanlarda.
FİLİSTİN SORUNU NASIL BAŞLADI?
Esed’in ve benzer ideolojidekilerin İsrail karşıtlığının söylemden ibaret olduğunun en basit örneklerinden birisi de Golan Tepeleri’nin durumudur. Hatta dikkat ederseniz Başbakan Erdoğan da en çok bu noktaya dikkat çeker. Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde staj yaptığım dönemde, SDE Başkanı ve Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay’ın da üzerinde en çok durduğu örnek yine bu malum Golan Tepeleri konusuydu. 1967’deki Arap-İsrail Savaşı’nı anlarsak bölgeye dair tüm sorunları anlayabiliriz. Golan Tepeleri’nin kaybedildiği savaş Hafız Esed’in iktidarını hazırlar. Hafız Esed ve dolayısıyla Beşşar Esed varlıklarını ve iktidarlarını bir bakıma İsrail’e borçludurlar. Hatta şu rivayet de herkes tarafından bilinir ve konuşulur: Hafız Esed iktidara gelebilmek için kazanılmakta olan savaşı bırakıp Golan Tepeleri’ni İsrail’e bırakmıştır. Neticede 6 gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail savaşları kaybedilmiş ve bugünkü Filistin sorununun da temelleri atılmıştır. Şimdi olayın biraz daha netleşmesinden hareketle söyleyebilirim ki; İsrail bölgedeki diktatörlerin varlık sebebidir. Arap Uyanışı bu anlamda H. Mübarek’lere karşı, H. Esed’lere karşı, B. Esed’lere karşı Muhammed Mursi’dir, Müslüman Kardeşler’dir ve desteklenmelidir.
GERÇEK AYRINTILARDA GİZLİ!
Şimdi düşünmek lazım; benim veya o döneme canlı tanıklık eden yaşı yetenlerin ve hatta ufak bir araştırma yapan herkesin bildiği bu gerçekleri Ahmedinejad ve sözüm ona Hz. İsa ile dünyaya geri gelecek olan Chavez bilmiyor muydu? Biliyorlar, hem de herkesten daha iyi biliyorlar fakat işlerine böylesi geliyor. 1982’de Hama katliamı olurken de biliyorlardı 2012’de yine Hama katliamı olurken de biliyorlardı.
Benden bu yazıyı okuyan herkese bu konular hakkında gerçeklerin biraz daha berraklaşması için naçizane bir tavsiye olsun; 6 gün savaşlarını, Hafız Esed’in iktidara gelişini, Golan Tepeleri’nin nasıl kaybedildiğini, İsrail topraklarının nasıl 4 katına çıktığını ve Filistin Sorunu’nun nasıl başladığını çeşitli kaynaklardan bir okusunlar. Bu okumaların yapılması bölge siyasetini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Arap Baharı nedir ve neden bu kadar önemlidir bunu göreceklerdir. Esed ile İsrail’in, Ahmedinejad ile İsrail’in nasıl birbirlerini büyüttüklerini göreceklerdir. Naçizane tavsiyemdir.