Sosyologlar, şu cümleyi çok severler: “İnsanların yüzünde maske vardır.” İnsan olarak maskelerin varlığını hep yadırgadığımız için, bu tür sözlere sıkı sıkı sarılırız ve onlardan söz ederken yüzümüze tiksinti içeren ironik bir gülümseme yayılır.
Maskelerin iticiliğini inkâr edemeyiz elbet. Evet, insanlar genellikle maskelidir; ancak kabul etmeliyiz ki, o maskeler zorunludur. Maskelerimiz olmasaydı bugün birçoğumuz çok daha sefil yaşam koşullarında çırpınıyor olur, dahası bir kısmımız yaşamın ötesine geçmiş bile olabilirdi. Eğer insanlar maske taşıyorsa, onları peşinen kötülemek veya lanetlemek yerine anlamak için çaba harcamak kuşkusuz çok daha erdemli bir tutum olurdu. Zira maskelerin büyük sorumlusu, hiç kimsenin onsuz dolaşmasına tahammül edemeyen bütün bir toplumdur. O toplum, kimi zaman maskelere faziletli anlamlar bile yüklemiştir. Onlarsız dolaşırsanız, onlarsız konuşursanız, sizi “kötü” ilan eder. Hayatı size dar eder, zehir eder.
Bir akşam evinize bir misafir gelmiştir. Açtır; ama yemek masasına oturmadan önce birkaç kez yalan söyler. “Aç değilim.” der. “Daha yeni yedim.” der. “Ben sizi rahatsız etmeyeyim.” der.
Adam biraz fazla otursa, herkes rahatsız olur. “Ben müsaadenizi isteyeyim.” diyerek toparlanmaya başladığında, o ana dek içlerinden: “Yaw şu herif kalkıp gitse de kafamızı dinlesek...” diye homurdanıp duran ev sahipleri kibarca gülerek “Oturuyorduk, niye acele ediyorsun ki?” der.
Bir mecliste otururken birinin kendisine imalı bir eleştiri getirmesine bile kızıp saldırıya geçen pek onurlu beyler, müdürleri veya patronlarının hakaretamiz fırçaları karşısında kuyruklarını kıstırarak, hatta belki de gülümseyerek başlarını önlerine eğerler.
Güzel bir bayan gördüğü zaman ağzının suyunu akıtarak içine düşercesine bakan ve ona karşı “Hint kumaşından yapılmış erkek” numaraları yapan sahtekâr, sırnaşık ve yılışık erkeklerle iç içe yaşıyoruz.
Yağlı ballı erkekleri buldukları zaman alarma geçip onları elde edinceye kadar olduklarından çok daha güzel görünmek için tüm randevularına ful tuvalet ve makyaj gelen, en terbiyeli, en temiz, en bakımlı ve ideal eş adayı rolleri kesen, iş olmayınca ya da olamayınca ise “öküz”, “ayı” gibi hakaretlerle söylene söylene geri dönüp giderken kendisinin uğrunda mücadele etmediğini söyleyen kadınlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Kendileri dünyada uğrunda mücadele edilmeye değer yegâne varlıklardır ya!
Saymakla bitiremeyiz.
Bütün bunları yapanlar, zırt pırt insanlarım maskeli olduğunu söyleyerek bazı ruhsal organlarını tatmin etmeye devam ederler; oysa maskeler hayatımızın her anında vardır ve binlercedir.
Bayanlar ve baylar! Unutmayın, o “maskeli” dediğiniz kimseler biziz ve siz bize dâhilsiniz.