Ağlayalım mı gülelim mi?

Salih Köprülü

Millet olarak hepimiz biliriz.

“İsraf haramdır.”

Ama israftan da geri durmuyoruz.

Bakın çöplere, neler var neler…

Kamu kurumlarında “israf” konusu daha da önem kazanıyor.

Çünkü yetimin hakkı var…

Milletin hakkı var…

Geçmişin de geleceğin de hakkı var…

Hassas bir konu…

Ülkemiz, zor zamanlardan geçerek bugüne gelebildi.

Bugün ki varlıklarımızı kolay kazanmadık.

Bedel ödedik ve badire atlattık.

Biraz rahata kavuşunca savurmanın anlamı yok.

Anadolu’da bir söz vardır: “Akşam kavurur, sabah savurur.”

Savurmak kolay, kazanmak zordur.

Zor kazanılan, kolay harcanmasın.

Millet olarak bu konuya karşı hassas olsak da…

Lüksü severiz…

Aşırıyı severiz…

Ve ne yazık ki elimize imkân geçince har vurup, harman savururuz.

Hastaneleri gözlemledim…

Okulları gözlemledim…

Birçok devlet kurumunu gözlemledim…

Zaman israfından tutun da araç israfına…

Personel israfından tutun da yer israfına…

En basitinden kağıt israfından tutun da çay-kahve israfına kadar…

Dikkat edilmeyen veya dikkat edilmek istenmeyen birçok israf çeşidi gördüm.

Örneğin, bankamatik memurlarının görevlerini ve ne yaptıklarını bir türlü anlayamadım.  

İllaki dikkat edenleri de var. Fakat bunu genele yaymak gerekir.

“KPSS’yi kazandım, devlet dairesine kapağı attım, bundan sonra hiçbir şey umurunda değil” mantığı,

devlet dairesinde çalışma, adap ve edebine uymaz.

İğne deliğinden Hindistan’ı seyretmeyelim.

Gözlerimizi açalım, etrafımıza bakalım.

Neler göreceğiz neler…

İsrafı bırakan izzet kazanır.

Cimriliği bırakan şeref kazanır.

Kibirliliği bırakan keramet kazanır.

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim: “Biz bunca meşakkate alkış uğruna katlanmadık. Halis niyetimiz rızaya ilahidir.” sözlerini örnek alarak, değerlerimize ve varlıklarımıza sahip çıkalım.

Kaybedilen, kolay kazanılmıyor.

Dikkatli olalım, dikkat edelim.

Unutmayalım: “Devlet malı yiyen, yılan zehri içmiş gibidir.”

Bu halimize, ağlayalım mı gülelim mi? Siz karar verin…