Ağladı, aldattı, güldü ve…

Dr. Ramazan Tuzla

Hisse derdinde olmayan his yüklü Türk milleti, elinden tutup yükseltmedi hiçbir illeti. Hissizliğe sarılmadı bu zamana kadar; zillete de düşmeyecektir İnşaallah ebediyete kadar.

İnâyet Allah’tandır.

Türk milletinin hisli oluşu, günümüzde gerçek yüzünü gösteren bir oluşuma, âdeta beşiklik etmiştir. El bebek-gül bebek büyümüştür bu oluşum ve her ağlayışında fazlasıyla gıdalanmıştır Türk milletinin cömertliğinden.

Hislere hile yapan ağlamalar, Türk milletinde kabul görmüştür ve millete göz açtırmayacak bu oluşumun palazlanması da çok zor olmamıştır.

Ağlamalar aldatmıştır bu milleti mütemâdiyen; bu millet ağlayışa hissiz kalmamıştır katiyen. Ağlayışların arkasındaki ağlatma niyetini görememiştir bu zamana kadar. Zaman aşikâr etmiştir niyetleri sonuna kadar.

His yüklü bu milletin ağlayışlara dayanamayacağını bilen bu anlayış, ağlayışla başlatmıştır bu aldatışı. Bu aldatışa sevinenler, gülenler olmuştur on yıllardır. Bugünlerde, niyetleri ortalıkta dolaşmaktadır, orta malından beter.

 

Kara gün kararıp kalmaz, geçmeye mahkûm,

Kara niyet gizli kalmaz, açmaya mahkûm.

Yedi düvel hesap yapar bu topraklar için,

Bu millet kendi kaderini seçmeye mahkûm.

 

Türk milleti, kendi kaderini hep kendisi çizmiştir ve zillete de düşmemiştir. Kendisiyle beraber olanları da zillete düşürmemiştir. Kolay zamanların insanı olmamıştır Müslüman Türk milleti. Hep zor zamanlarla imtihan edilmiştir ve bu imtihanların biteceği de yoktur.

İmtihandan kaçanın kalemi kırılsın. İmtihanları dürüst yapmayanların da kalemi körelsin. Beddua olmamıştır umarım.

 

Yazamasınlar meramlarını hiçbir kâğıda;

Anaları mahkûm edemesinler acı ağıda.

Hesap yapanlar bilsinler ve unutmasınlar,

Hesap gününün sâhibi olan Allah’ı da.

 

Ağlayışlara dayanamayan bu millet, kendini ağlatacak bir anlayışı idrak etmiştir şu zaman diliminde. Her şeyin bir zamanı olduğu gibi, idrakin de müdrik için gizlenmiş bir zamanı vardır. Yaşadığımız zamanlar, idrake kıymet veren zamanlardır. Dostun ve düşmanın seçildiği, dost görünenlerin yolculuğunun nereye olduğunun aşikâr edildiği günlerdir yaşadıklarımız.

Bütün bu yaşadıklarımızın, milletimizin zararına olan şeyler olmadığını ve sergilenen idrakin de zamanlı sergilenmiş bir farkındalık olduğunu düşünüyorum.

İşin içinde para olunca lâl olan paralel bir yapının, kaslı ve kemikli bir şekilde devletimizin karşısına çıkmış olması durumunda, iş işten çoktan geçmiş olabilirdi.

Ortaya çıkan konuşmalar, perdesi yırtılan menfaat ilişkileri, değerler noktasında hiçbir zaman bir araya gelemeyeceklerini sandığımız yapıların girift ilişkileri bu oyunun açık bir göstergesidir.

Bu oyunu görenler de kıymetli, gördürene dua edenler de.

Ağlayışla başlayan bu oyun, Türkiye’mizde sahnelenmektedir ve oyunun büyüsü bozulmuştur. Bundan sonra gişe yapabilecek bir argümanı kalmamıştır. Türk milletinin ağlayışa acıyacak toleransı da kalmamıştır. Bilmektedir ki, bu ağlayışın arkasındaki anlayış, aldatmayı ve ağlatmayı amaç edinmektedir.

Beni bir defa aldatırsan sana yazıklar olsun; beni ikinci defa aldatırsan bana yazıklar olsun diyen söz sahibi, ilhamını, Peygamber Efendimizin,” bir Müslüman aynı delikten iki defa sokulmaz” hadisi şerifinden almıştır ve Türk milleti bu hassasiyeti sergileyecek basirete her zaman sahip olmuştur. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Bizim dünümüz, ak saçlıların günüydü ve dünyadan göçtüler. Yaşarken insanların ihanetlerine, aldatmalarına, haksız sevinmelerine ve gülen insan görünüşlülerin sinsi gülüşlerine şahit oldular. Kendilerinden sonraki bizi düşündükleri için dünyadan göçerken dediler ki: Son gülen iyi güler.

Ümitsizlik yok.

Vatan hasretinden hastalanan Koca Akif; “Gelecekten ümidi keserek azmi bırakmak, alçakça bir ölüm varsa eminim budur ancak” diyerek ümitli olmanın kıymetini sözleriyle taçlandırmıştır.

Ağlayışlara aldanmanın zamanı geçmiştir.

Duânızı eksik etmeyin efendim.