Dün AK Partinin Dedeman Oteldeki toplantısını aday tanıtımı olarak anlamışım, gitmeye karar vermiştim, tam gideceğimde davetiye ye bir daha baktım, aday adayı tanıtımıymış…
Gitmedim…
Bu vesileyle de şunları yazayım, tarihe kayıt düşmüş olalım;
Aday adayı konusunun parti içi bir konu olduğunu düşünüyorum. Bir aday adayının toplumu etkilemesi gibi bir beklenti yanlış… Neticede AK Parti kendi içindeki mekanizmalarını işleterek adaylarını belirledi, ya da belirleyecek…
Şaşaalı bir aday adaylığı sürecinin AK Partiye bilinenden daha fazla zarar verdiğine inanıyorum.
Her şeyden önce bu aday adaylığı sürecinde birçok insan, AK Parti'yi kendini masumlaştırma, kimlik sorununu çözme yeri olarak görüyor.
Geçtiğimiz dönemlerde aday adayı maratonuyla AK Parti'ye embedded (yapışmış) birçok insan bugün için AK Partinin yüz karası konumundadır.
İş ahlakından yoksun, şahsiyeti kendinden küçük, karakteri paraya tevdi edilir birçok tip bugün birçok kurum ve kuruluşta AK Partiliyim diye geziyor…
Ve inanınız en çok zararı da AK Partinin ideallerine veriyor…
Biz lafı dinlenecek bir insan değiliz, biliyorum ama yine de yazıyorum, aday adaylığı süreci bu kadar şaşaalı geçmemelidir.
AK Partiyi birileri tanıtım mekanizması olarak görmemelidir.
AK Parti, herhangi bir parti değildir.
AK Parti, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde çok önemli bir değişim, dönüşüm politikasına öncülük etmiş tarihi bir oluşumdur.
AK Parti büyük bir idealin iz düşümüdür, bir medeniyet projesidir…
Küçük hesaplarla, ihalecilerin cirit attığı, insanların kendilerine para, makam ve itibar devşirdikleri, bugün var, yarın yok bir parti değildir AK Parti…
Bugün içindeki her mensubu bu şuurlar hareket etmeyebilir ama ben karar vericilerin AK Partinin bu yüce idealine hiçbir zaman ihanet etmeyeceklerine inanıyorum…
Onun için aday adaylığı süreçleri AK Partiye zara verir mahiyettedir diyorum.
Bu süreçler parti içinde, topluma lanse edilmeden yürütülmelidir.
Şimdi aday adayları harcamalar yapıyor, gizli ya da açık reklam yapıyor, ortaya bir para koyuyorlar, hoydur hoydur gazete, televizyon geziyorlar, Ankara’yı suyoluna çeviriyorlar…
Peki, bu insanlar aday olmazsa (ki zaten sadece bir tanesi olabilir), ne olacak?
Bu insanlara başka sözler verilmekte midir?
Bugün birçok kurumdaki genel müdürün, başmüdürün, yönetim kurulu üyelerinin bu aday adaylığı sürecinden sonra atanmış isimler olduğunu, utanarak yazmak durumunda kalıyorum…
Biz adaletli olmazsak, yanlışa yanlış diyemezsek nasıl adalet ve kalkınmanın temsilciliğini üstlenebiliriz…
Neticede bundan önce nasıl gelmiş, nasıl olmuş bilemiyorum, benim bildiğim AK Parti artık bu adaylık sürecinden vazgeçmeli, parti içinde, dar bir çevrede aday adaylık süreci oluşturulmalıdır.
Aday adayı olanlarda o süreçte partiye isimlerini yazdırmalı, toplanacak istişare heyetleriyle başkanlar belirlenip bu süreç bitirilmelidir.
Bu süreç insan harcama süreci gibi algılanıyor, zira insanlar yönetim kurulu üyeliklerini, ilçe ya da il başkanlıklarını bırakıyorlar, bu insanlar genç yaşta siyasete veda etme tehlikesiyle karşı karşıyalar.
Bu süreç torpil süreci gibi algılanıyor, zira kamu kurumundan AK Partiliyim diye aday adayı olmak için başvuran ağalar- beyler artık kendilerine daha üst makamlar mevkiler beklemeye başlıyorlar…
Başbakanımız, Büyük Ustamız, Partinin önde gelenleri, Ahmet Davutoğlu Bakanımız, Ahmet Sorgun Ağabeyimiz, Tahir Akyürek Başkanımız, kıymetli Mustafa Kabakçı ağabeyimiz, lütfen bu sürecin AK Partiye zarar vermeden oluşması için bir formül bulun.
AK Parti büyük bir medeniyet projesidir, heder etmeyelim…
Biz üzerimize düşeni yapıyoruz ve ifade ediyoruz, başka ne yapabiliriz, bilmiyorum…