Kelimenin hayatımızdaki yerini takdir edebilmek için, kısa bir süreliğine hiç kelime bilmediğinizi düşünün.
Düşünebildiniz mi?
Düşünülemez; çünkü düşünce de kelimeler üzerine bina edilir ve kelimeniz yoksa düşünceniz de yok demektir.
Kelime hayattır.
Bazı kelimeler, tek başına bir güzelliktir.
Dost, gönül, iyilik, hamiyetperver, çilekeş, mücâdele, sabır, kulluk…
Bazı kelimeler, iyi bir bütün oluşturabilmek için yeni kelimelere ihtiyaç hisseder.
Gün, sıradan bir kelimedir. Vuslat günü, kavuşma ile güzelleşen günü anlatır. Ekmek, bir gıdadır. Ekmek parası, bir mücâdelenin, bir adamlığın gayret güzergâhını anlatır. Kırmızı, bir renktir. Kırmızı beyaz, bu toprağın tapusunu, bayrağımızı anlatır, anımsatır.
Bazı kelimeler ise anlamca iyi olmasa da, iyi bir kelimeyi yanına alınca bambaşka bir anlama, ayrı bir güzelliğe dönüşür.
Alçak, anlamı belli olan bir kelimedir. Alçak gönüllü, derin bir şahsiyete, bir kişiliğe giden yolu anlatır. Hırsız, bildiğimiz hırsızdır. Gönül hırsızı, dost kazanmanın kâbiliyet sınırlarında gezdiren bir güzelliktir.
Başlığımızı unutmadık.
Bazı kelimeler, birlikte kullanıldığında, hangi kelimenin önce kullanıldığının çok önemli olduğu kelimelerdir.
Adam ve kral kelimeleri, menfi ya da müspet yönden bir tarafa ağırlık veren kelimeler değildir. Bu iki kelimeden hangisinin önce kullanıldığı, anlamda derin farklılıklar oluşturur.
Kral kelimesini önce kullanalım: Kralın adamısın!
Adam kelimesini önce kullanalım: Adamın kralısın!
Kelime hayattır, demiştik ya; işte, hayatın iki uç sınırı…
Hayatınızın bu iki kelimeden ibâret olduğunu düşünün ve bu iki kelimeden hangisine öncelik vererek hayatınızı yaşadığınızı düşünün.
Sizin için kral öncelikli ise, doğal olarak, kralın adamı olmak için hayatınızı harcayacak ama adamlık nedir, bilemeyeceksiniz.
Bir şahsiyetiniz olmayacak. Gözünüz kralın ellerinde, kulağınız kralın iki dudağının arasından çıkacak sözlerde olacak ve ikbal beklentiniz, kralın adamı olmak isteyişinizin en göbeğinde yer alacaktır.
Sizi tanımlarken diyecekler ki, o, kralın adamıdır, işini bilir. Yaş yere yatıp, kuru yerde düş görmez. Uyanıktır. Onun için hak değil, menfaat önemlidir ve menfaatinin olmadığı yerde bir lahza durmaz.
Evet, kralın adamı iseniz, sizi tanımlayacak en nezâketli ifâdeler bunlar olacaktır. Kralın adamı için, sokak ağzındaki ifâdelere burada yer verecek olursak, yazının albenisi artar ama güzelliği azalır.
Şimdi, sokak ağzı gibi görünen ama bu yazının temelini oluşturan adamın kralı mevzusuna gelelim.
‘Sen var ya sen, adamın kralısın!’
Bu sözdeki samimiyeti, hiçbir kralın adamı anlayamaz, anlatamaz.
Söz, sokak ağzı gibidir. Sokak nedir, bilmeyen kralın adamları, adamın kralı olmak gibi bir dertleri olmadığı için, sokağın derdi ile dertlenebilmelerine de imkân yoktur.
Hayatını, adamlığı önceleyerek yaşayan insan, kralın adamı değil, kralın kendisi olur. Bunu bildiği için, adamlığında yalpalama, birilerine yaranma, bir tarafa yıkılma olmaz. Dik durur, düz durur. Adam kalır.
Düsturu, adamın kralı olmak olan insanın düzlüğü, sıradanlık değil, dürüstlüktür, insan kalmaktır.
Düsturu, kralın adamı olmak olanların, düz durabilmesine imkân var mıdır? Kraldan emir bekleyen kişinin duruşunu tasavvur etmeniz, görüntü olarak zihninize yeter.
Çile, adamın kralı olmak için yürünülen yol üzerindedir.
Adamın kralı, birileri beni sevsin, diyen insan değildir ama duruşuyla birçok insanın gönlüne giren bir gönül hırsızına dönüşür. Alçaklık nedir bilmez ama alçak gönüllü bir insanın bütün hasletleri, bu güzel insanda cem eder.
Adamın kralı olanların, kula kulluk etmesine imkân yoktur.
Adamın kralı olmak için yaşanılan bir hayat, gelecek nesillerin en büyük sermayesi, bir güzel hayatın gül bahçesidir.
Bu bahçeye giren, belki dikenler yüzünden çile çekebilir ama gül bahçesinin o güzel kokusunu ciğerlerinin ta derinlerine çekmesine kimse engel olamaz. Kral bile…
Şunu da diyelim: Adamın kralı olanın başındaki tacı, kralı gelse alamaz.
Gök kubbede hoş bir seda bırakma mevzusu var ya; kralın adamı olmak için hayat yaşamış bir kişinin bu mevzuya dâhil olduğuna şâhit olanımız var mı?
Kralın adamı olmak için değil, adamın kralı olmak için mücâdele vermiş insanların adlarının gönüllerdeki yerine kim müdahale edebilir?
Sabrı kısaltmama adına, sözü uzatmayalım ve bitirelim.
Geldiğimiz yere geri dönelim.
Kelime hayattır, demiştik. Bu yazı özelinde hayat iki kelimeden oluşuyor: Adam ve kral
Kralın adamı olmak için geçen bir hayat ile adamın kralı olmak için geçen bir hayat, aynı terâzide tartılamaz.
Zira kralın değil, adamlığın öncelendiği bir hayatın sıkletini hiçbir terâzi tartamaz.
Adamın kralı olanlara selam olsun.
Son Söz
Adamlık yolunda bin çile de olsa,
Vazgeçme! Krallığın seni bekliyor.
Derdin ki, kralın adamı olmaksa,
Yürü! Çıkmaz sokaklar seni bekliyor.