Muaşeret Türk dil kurumu tarafından ‘’Birbirleriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma’’ anlamında kullanılan bir terimdir bu terim son günlerde anlam ve önemini iyice hissettirmiştir. Bu terimi niye seçtim açıklamaya çalışayım geçen hafta ülkemizin en büyük medyası olan devletimizin nadide köklü kuruluşu TRT genel müdürü sayın Şenol Göka beyin makamına bir baskın yapılarak yıpratma, küçük düşürme girişimini üzülerek defalarca izledim sayın Göka randevu verilmediğini söylüyor sayın vekilde ben seçilmişim diyor. Muhalif vekil ‘’ ne diyor başbakan atanmışlar seçilmişlerin karşısında her zaman saygılı olacak diyor ben seçilmiş biriyim.’’ diyerek öfkelenen sayın milletvekillerine adabı muaşeret kurallarını tekrar gözden geçirmeleri gerekir diye düşünüyorum. Toplumu oluşturan bir birey olarak üstümüze düşen görev ve sorumluluklarımızdan bence en önemlisi mensubu olduğumuz topluma saygı sınırlarını muhafaza ederek hareket etmemiz gerektiğine inanıyorum . Bunu ister dağdaki çoban, ister Ankara’daki bir bürokrat veya İstanbul’daki zengin sosyete olsun toplumun her kesimi saygı görmek ister ve en doğal hakkıdır. Halk tarafından seçilmiş olmak atanmış bir bürokrata saygısızlık yapma hakkı vermez. Bu bürokratın icraatlarını beğenmemiş olabilirsiniz beğenmeme hakkınızı kullanın eleştirin ancak saygılı olun. Beğenmediğiniz eleştirdiğiniz mevzuları varsa bunu adalet temelinde çözmek gerekir savcılıklara suç duyurusunda bulunursunuz savcılarda gereğini yapar bir suç veya görevi kötüye kullanma varsa mahkemeler bunun kararına varır. Sayın genel müdürün gösterdiği nezaket ve saygılı davranışından ötürü tebrik etmek gerekir.
Sevgili okurlarım farkında mısınız? Bu günlerde sürekli toplumsal gerilim oluşturmaya çalışan bir grup siyasi kesim sürekli birilerini karalama hakaret ederek siyasi rant sağlamaya çalışıyorlar. Siyaset adamları zaman zaman rakiplerinin hoşuna gitmeyecek konuşmalar yapabilirler ancak bu konuşmalar hakaret içerikli olmaz olamaz. Kötü söz, hakaret ve olumsuz davranışlar siyasi kin ve tutumlar ne siyasi adamlığa yakışır ne de topluma bir yarar sağlar bilakis gereksiz yere toplumu gerer. Siyasilerimiz daha nazik ve saygı çerçevesi içerisinde eleştirilerini gerçekleştirmeleri gerekir. İktidar hangi siyasi görüşten olursa olsun bu ülke hepimizin bu düsturu kendimize hedef edinmemiz gerekir. Ancak son günlerde yapılan eylemleri ve konuşmaları da üzülerek izlemekteyiz. Türk siyasi tarihinin en köklü geçmişe sahip M. Kemal Atatürk’ün kurduğu bir siyasi parti liderinin de nezaket kuraları çerçevesinde hareket etmesini gerektirir. Demokrasiye inandığını söyleyen ancak halk tarafından iktidara bir türlü yaklaşamayan, on iki yıl boyunca AK Parti iktidarını deviremeyen bir siyasi parti liderinin yüzde elli iki oyla Türkiye’nin ilk seçilmiş reisi cumhuruna hakaret etme hakkı vermez. Rekabet nezaketi yok eden bir durum olmaması gerekir. Siyasi nezaketin gereğini yapmalarını muhalif partilerden bekliyoruz biz demokrasiye inanan bir millet olarak seçilmiş Cumhurbaşkanına saygı ve nezaket gösterilmesini istiyoruz. Diktatörlükle suçlanan sayın reisi cumhur avukatları vasıtasıyla hakkını arayarak bir demokrasi dersi vermiştir. Bir kez daha Lider kişiliğini mütevazileştirerek, milletin adamı olduğunu göstermiştir. Saygılarımla